PELİN ERKOCUADANA (GÜNAYDIN) – AK Parti Adana Milletvekili 4. Sıra Adayı Prof. Dr. Talip Küçükcan, Türkiye'de değişimin, dönüşümün, siyasal ve ekonomik kalkınmanın tek dinamosunun 2002’den buyana AK Parti olduğunu belirterek, “Bölgesel ve uluslararası konjonktür göz önünde bulundurulduğunda da AK Parti'nin bu süreci taşıyabilecek tek parti olduğunu hepimiz görüyoruz.13 yıllık icraatları ile her kulvarda ülkemize ciddi mesafeler kazandırmış Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetleri AK Parti tarafından yönetilmiştir. Tüm bu özellikleri içinde barındıran bir parti dururken gidip ülkenin ulusal güvenliğine, büyümesine, Avrupa’nın hasta adam nitelendirmesine çanak tutan partilerde siyaset yapma gafletini gösteremezdim.” DediKüçükcan, 7 Haziran seçimlerinin bir dönüm noktası olacağını ve AK Parti’nin yine tek başına iktidara gelip Yeni Türkiye'nin inşasına hızla devam edeceğini belirterek, “2002-2014 dönemi birinci yarıydı. Bu yarıda AK Parti’nin kurucu genel başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye eski ve köhnemiş kurum ve anlayışlardan kurtulmaya başladı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın damgasını vurduğu ilk yarıda vesayetle mücadele, demokratik reform paketlerinin benimsenmesi ve uygulanması, yargı ve güvenlik bürokrasinin paralel yapı tasallutundan kurtarılması, milli birlik ve kardeşlik projesinin başlatılması gibi gelişmelere tanıklık edildi. Bu dönemdeki en büyük başarı, statükoyu temsil eden yapı ve anlayışa büyük darbe vurulmasıdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Türkiye'nin inşası için gereken ortamı hazırladı. Sayın Ahmet Davutoğlu için 2023 ve 20171 gibi uzun vadeli planları hayata geçirmek için uygun bir zemin bıraktı.” şeklinde konuştu.AK Parti Adana Milletvekili 4. Sıra Adayı Prof. Dr. Talip Küçükcan ile seçim öncesi ve seçim sonransa yönelik bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımıza ‘Prof. Dr. Talip Küçükcan kimdir?’ sorusuyla başlayalım. Benim özgeçmişim aslında biraz uzun sayılır. Zira farklı okullar, şehirler, üniversiteler ve ülkeler arasında şekillendi. Size yine de kendimden kısaca bahsedeyim. 1963 yılında doğdum. Kadirli İmam-Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum. Daha sonra Londra Üniversitesi'nde Yüksek Lisans, Warwick Üniversitesi'nde doktora yaptım. Aynı üniversitede iki yıl süre ile İngiltere, Almanya, Hollanda ve Fransa’daki Türk gençleri üzerine doktora sonrası çalışmalar yürütmek nasip oldu. Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyeliği yaptım. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Müslümanlara Karşı Ayrımcılık ve Hoşgörüsüzlük ile Mücadele Özel temsilcisiyim, SETA Vakfı tarafından yayınlanmakta olan uluslararası Insight Turkey Dergisi’nin genel yayın yönetmeniyim. İngiltere'deki çalışmalarım sonrasında 1999 yılında Türkiye’ye dönerek İslam Araştırmaları Merkezi’nde çalışmaya başladım. 2007 yılında Marmara Üniversitesi'ne öğretim üyesi olarak atandım. 2006 yılında iyi bir kadro ile SETA Vakfı’nı kurduk. YÖK Başkan Danışmanlığı, SETA Vakfı Toplumsal Araştırmalar Koordinatörlüğü ve Dış Politika Direktörlüğü, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü görevlerinde bulundum. TRT Haber'de Açı Programı’nda da yorumculuk yaptıktan sonra bugün aktif siyasetin içindeyim ve AK Parti Adana 4’üncü sıra milletvekili adayıyım. Neden siyasi tercihiniz AK Parti? Türkiye'de değişimin, dönüşümün, siyasal ve ekonomik kalkınmanın tek dinamosu 2002’den buyana AK Parti'dir. Bölgesel ve uluslararası konjonktür göz önünde bulundurulduğunda da AK Parti'nin bu süreci taşıyabilecek tek parti olduğunu hepimiz görüyoruz.13 yıllık icraatları ile her kulvarda ülkemize ciddi mesafeler kazandırmış Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetleri AK Parti tarafından yönetilmiştir. Tüm bu özellikleri içinde barındıran bir parti dururken gidip ülkenin ulusal güvenliğine, büyümesine, Avrupa’nın hasta adam nitelendirmesine çanak tutan partilerde siyaset yapma gafletini gösteremezdim. Bunların ötesinde ise yetiştiğimiz çizgi ve gelenek itibariyle de başka bir siyasi yapıda olmamız beklenemez. Ülkeye katkı sunmak için illaki milletvekili olmanız gerekmiyor. Siz hizmet etmek isteyin yeter ki, hizmet edeceğiniz bir sürü mecra var. Burada asıl soru nasıl bir katkı sunacağınızın niteliğinidir. Kimisi partinin teşkilat yapılanmasında görev yapar, kimisi mahalle başkanı olur, bir başkası Bakan olur, bir diğeri Genel Başkan olur, bir diğeri de derki gönlüm sizinle. Kısacası bunların hepsi bir halka içinde hizmet anlamı taşır. Ben bugüne kadar siyasetçi olarak siyasi arenada bulunmamış olabilirim ama bu akademisyen kimliğimle her zaman ülkemin bir adım öne gitmesi için taşın altına elimi koydum. Tabir yerinde ise bu konular için kafa yordum. Fiili olarak mutfak çalışmalarımız ile siyasetin içindeyim esasında. Siyaset her daim hayatımın önemli bir parçası oldu. Bugün gelinen noktada ise akademik tecrübemden edindiğim birikimimi milletimize hizmet için kullanmak niyeti ile girdim aktif siyasete. Parti büyüklerimiz de siyasi arena da olmamızı takdir ettiler, inşallah 7 Haziran’dan sonrada milletimizin takdiri ile görevimiz mecliste Adana’mızı ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek olacak.Talip Bey kendinizi tanıtırken Kadirli doğumlu olduğunuzu söylediniz. Peki neden Adana? Öncelikle Kadirli’nin ve bağlı bulunduğu Osmaniye ilinin, Adana’nın eski ilçesi olduğunu hatırlatmak isterim. Milletvekilliği başvurusu esnasında iki il tercihi yapılıyor ben kendimi Adanalı gördüğüm için ikinci tercihimi Adana’dan yana kullandım. Genel Merkezimiz bu şekilde uygun görmüşler ki Adana milletvekili adayı yapıldım. Öncelikle şunu açıkça ifade etmeliyim. Benim şuralısın buralısın lafı çok hoşuma gitmiyor.7 Hazirandan sonra şunu çok açık yüreklilikle söylüyorum, ben herkesin temsilcisi olacağım. Osmaniye’nin sorunu da, Mersin’in sorunu da, Hatay’ın sorunu da, Adana’nın sorunu da benim sorunum olmak zorunda. Ben bu şekilde bir niyetim olmasaydı emin olun ben bu yola çıkmazdım. Kaldı ki bizim mensubu olduğumuz partinin 13 yılına baktığınızda, Türkiyelilik bilinci ve aldığımız siyasi terbiyede zaten buna müsaade etmez. Bu şekilde düşünmedikten yoksun bir anlayışla hizmet etmenin mümkün olmayacağını düşünüyorum. İfadeleriniz güzel ve olması gerektiği gibi ama Adana’nın ilçeleri için bile bu sizin dediğiniz gibi ilerlemiyor. Öyle şey olur mu, tekrar ediyorum bölgesel milliyetçiğine kaşıyım. Ben bölgenin hatta Türkiye’nin vekili olacağımı ifade ettim. Adana ölçeğine indiğimizde şunu Adanalı seçmen kardeşlerimiz asla unutmasın. Ben 15 ilçenin milletvekili olacağım. Seçilmiş olmanın verdiği özellik bu olmalıdır. Diğer partilerin adaylarını bilmem ama bizim 14 adayımız aynı düşünceler içinde. Etnik yapı ya da bölgesel hizmet ayrımı ne bizim siyasi kültürümüzde yer alır ne de insani ahlakımızda. Düşünsenize 15 ilçeden milletimiz size oy verecek, sizi meclise taşıyacak ve sonra ben şu ilçenin ya da bu bölgenin milletvekiliyim diyeceksiniz. Olmaz öyle bir şey. Böyle düşünce içinde olacak kişi milletvekili olmasın zaten. Böyle düşünecek ve hareket edecek birinin milletine faydasının olacağını kimse düşünmesin. Adaylığınız açıklandıktan sonra ne tür tepkiler aldınız? Gayet olumlu tepkiler aldık. Yaklaşık 15 gündür sahalardayız ve ilçelerimizde coşkulu bir şekilde partimizle birlikte aday tanıtımları gerçekleştiriyoruz. Bu gezilerimizde gördüğüm tek şey var o da Anadolu’nun en sıcak illerinden biri olan Adana’nın ve insanlarının aynı derecede davranışlarına yansıyan sıcaklığı. Tanıyan birçok insan, arkadaşlarım her türlü destekleri ve dualarıyla her daim arkamızda olduklarını ifade ettiler. Beklentilere layık olmak için var gücümüzle çalışacağız. Bizim için makam ve mevki sadece hizmet etme yönüyle değer ifade eder. Bütün mesaimizi de inşallah bunun için harcayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. AK Parti’nin ikinci yarı inşa dönemini nasıl değerlendirirsiniz? 7 Haziran seçimleri bir dönüm noktası olacak. AK Parti yine tek başına iktidara gelip Yeni Türkiye'nin inşasına hızla devam edecek. 2002-2014 dönemi birinci yarıydı. Bu yarıda AK Parti’nin kurucu genel başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye eski ve köhnemiş kurum ve anlayışlardan kurtulmaya başladı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın damgasını vurduğu ilk yarıda vesayetle mücadele, demokratik reform paketlerinin benimsenmesi ve uygulanması, yargı ve güvenlik bürokrasinin paralel yapı tasallutundan kurtarılması, milli birlik ve kardeşlik projesinin başlatılması gibi gelişmelere tanıklık edildi. Bu dönemdeki en büyük başarı, statükoyu temsil eden yapı ve anlayışa büyük darbe vurulmasıdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Türkiye'nin inşası için gereken ortamı hazırladı. Sayın Ahmet Davutoğlu için 2023 ve 20171 gibi uzun vadeli planları hayata geçirmek için uygun bir zemin bıraktı. 7 Haziran seçimleri ile ikinci yarı başlayacak. Bu dönemde eski köhnemiş ve günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen kurumların yerine tarihi bugünü ve geleceği doğru okuyan kurumlar inşa edilecek. Bu inşa sürecinin merkezinde de insan onurunun temel hareket noktası olacak. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde eski ve milli iradeyi yansıtmayan kurumlar sarsıldı. Bazıları ise yıkılarak yenileri kurulması için de girişimlerde bulunuldu. Sayın Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki ikinci yarıda, daha önce başlatılan projeler sonlandırılırken bir yandan da Yeni Türkiye için gerekli kurumlar oluşturacak.Önümüzdeki dönemde AK Parti ülkenin ekonomik başarısını sürdürebilir mi? Bu sorunun cevabı içinde gizli değil mi? Ekonomik başarı bugüne kadar var ki bu soruyu bu şekilde sorma ihtiyacı hissetiniz. Hep şunu ifade ediyorum benim ifademe de gerek yok aslında. Tüm seçimlerde bunu onaylayan milletimiz de bunu böyle görüyor. AK Parti, her zaman güven ve istikrarın sembolü olmuştur. Söylemden öte bir eylem ve icraat partisi olmuştur. AK Parti kim ne veriyorsa 5 fazlasını vereceğim siyasetini tarihe gömmüştür. Bugün bol keseden vaatlerle söylem ortaya koyanların, ne matematikten ne hesaptan anlamadıkları ortadadır. Zaten ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözünden hareketle sormak lazım. Bugüne kadar ne yaptınız ki, bugünden sonra ülkeyi yönetmeye talipsiniz? Karşımızdaki muhalefetin insanları kandırmaya yönelik gerçekten uzak demode tarz ve üslubu artık siyaseten miadını doldurmuştur. Milletimiz 7 Haziran’da da tercihini istikrardan yana kullanacaktır. Türkiye G20 zirvesine ev sahipliği yapacak bir ülke. Buradan geriye dönüş olmaz. Kalkınma ve sosyal devlet olma yolunda hızla ilerliyoruz. Seçim Beyannameleri açıklandı vaatler sıralandı, nasıl buldunuz? MHP’de büyük bir sessizlik hâkim. Şimdiden yenilmiş gibi davranıyor. CHP ve HDP’ ye gelince de hangi projeler yapılacak diyen yok. CHP ile HDP arasında eşantiyon yarışı var seçim bildirgelerinde. Üç maaş benden diyerek hareket ediyorlar. Bunlar hep eski Türkiye'de kalan siyasi söylemler. ‘Biz gelirsek bütün bu projeleri durduracağız’ nasıl der bir parti? ‘Biz gelirsek havaalanını durduracağız. Üçüncü köprüyü durduracağız’ diyorlar. AK Parti ‘Dünyanın en büyük havaalanını yapacağız’ dedi. Onlar buna karşı çıktılar. Halkımız kendisi için faydalı olacak şeye karşı durana, yani muhalefetten herhangi bir partinin iktidarına da bu yüzden karşı. Seçim bildirgelerinden okuduğumuz en net özet; AK Parti'nin en kuvvetli olduğu politika olarak kabul edilen ekonomiden dem vurma taktiği. Meydanlarda ekonomik söylemler öne çıkıyor. Ama burada kritik nokta gözünden kaçıyor muhalefetin. Vaatle güven arasında bir denge kurulması lazım. Size biri dünyaları vaat edebilir, ama bu vaadini gerçekleştireceğine sizi inandıramazsa, güvence vermezse, bu vaatler havada asılı kalır. Muhalefetin durumu da tam da budur. Ekonomik açıdan AK Parti'nin daha çok inandırıcılığı var. 13 yıllık iktidarında bunu ispatladı. AK Parti'nin bu tür bir sorunu olmadığı için bu konudaki söylemlere sadece gülüp geçiyoruz. 3 yıllık iktidar hizmetlerini 18 yaşındaki bir seçmene AK Parti’yi anlatmak zor olacak mı? Milletimizin aklı ile bir defa kimse dalga geçmemeli. Artık eski Türkiye yok, insanımızın hafızası balık hafızası değil. 18 yaşındaki kardeşimi hastaneye gidip muayene olurken ve ilaçlarını alırken zorlanmaması ve hastanede değer verilmesi ona yetiyor. 12 yıl öncesi ile şimdiyi kıyasladığında artan üniversite sayısını ayırt edebiliyor. Uçakla seyahat etmenin verdiği rahatlığı biliyor. Köyde yaşayan insanlarımız bile görüyor her şeyi. Köydeki insanımız ipad kullanıyor, akılı telefon kullanıyor, sürekli internetten gelişmeleri takip ediyor. Bizden önce nelerin olduğunu ve bizden sonra nelerin değiştiğini biliyor. Kendisinin refah seviyesinin AK Parti ile yükseleceğini biliyor. Gençler bizim projelerimizin gerçekleşmesi ile kendisinin dünya gençliğiyle aynı seviyede olacağını görüyor. Kişi başına 25 bin dolardan bahsediyoruz. Küresel bir Türkiye yolunda o gençlerimizle birlikte yürüyoruz. Tüm bunların yanında anne babalardan bir ricam var, gençlerimizin hepsine bizim ulaşma şansımız yok. Siz onlara eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farklı anlatın lütfen. Anlatın ki neler yaşadıklarınızı, şimdi ise nasıl bir Türkiye’de yaşadığınızı bilsinler.
AK Parti döneminde özellikle üniversite harçlarının kaldırılması, kredilerin artırılması ve yeni yurtlar açılması gençlerin dikkatinden kaçmıyor. CHP iktidar olabilir mi bu seçimlerde sizce?Siz bunlara vaat diyebilirsiniz ama ben bunlara vaatten öte oy çalmak için yapılan reklam kampanyası diyorum. Yüzde 35 hedefiyle iktidar olacağını zanneden ana muhalefetin, iktidar olmaya bile ümidi yokken bu vaatlerini soruyorum size kim inandırıcı bulabilir? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim hedefi yüzde 35. Yüzde 35 ile iktidar olunmaz. O da bunu çok iyi biliyor. Şu anda anketlerde, CHP’nin ibresi yüzde 25'lerde. İmkansız ama 10 puan daha arttırarak yüzde 35'i tutturmayı hedefliyor. Bu bile iktidar olmak için kafi değil. 'Siz AK Parti olarak 2002 yılında yüzde 34,4’le iktidar oldunuz' diyebilirsiniz. O zaman 2 siyasi parti parlamentoya girebilmişti. Şimdi barajı aşan başka siyasi partiler de var. Dolayısıyla yüzde 35 ile iktidar olunması mümkün değil. Bu bile Kılıçdaroğlu’nun kafasının eski Türkiye’de kaldığını göstermeye yetiyor. Muhalefet partileri bir koalisyon özlemi içinde. ‘Acaba bu seçimlerde AK Parti'yi biraz zayıflatabilir miyiz, milletvekili sayılarını düşürebilir miyiz, 276'nın altına çekebilir ve bir koalisyon yolunu açabilir miyiz’ hedefindeler. Koalisyon hükümetlerinin tadına bu millet çok baktı. Ekonominin dibe vurduğunda ülkenin nasıl fakirleştiğini, bir gecede gecelik faizlerin nasıl tavan yaptığını, bunun doğurduğu ekonomik çöküşün ülkeyi her defasında IMF’ye sömürü malzemesi yaptığını da gördü. Bu nedenle 13 yıllık istikrarlı giden bir yapıyı artık bozamayacaklar. Ülke düşmanlarının bu konuda çok fazla heveslenmemelerini öneririm.HDP Barajı Aşabilir mi sizce?7 Haziran seçimleri öncesinde kamuoyundaki yapılan spekülasyonlar HDP’nin büyütülme kampanyasından başka bir şey değildir. HDP’nin barajı aşacağı iddiasıyla HDP’nin oyunu arttırmaya çalışılıyor. Böyle bir propaganda yapılıyor. Gazete köşelerinde televizyon ekranlarında kasıtlı olarak bunlar konuşuluyor ve yazılıyor. Başka siyasi partilerin hayali HDP’nin barajı aşması. Onlara göre HDP barajı aşacak ve milletvekili sayısını arttıracak, AK Parti’nin de milletvekili sayısı düşecek hesabındalar. Fakat hem kendilerini hem de milleti kandırıyorlar. HDP’nin barajı aşması halinde de Meclis'te bir değişiklik olmayacaktır. HDP’nin barajı aştığını varsayalım, şuanda 30 milletvekilleri var. Kaldı ki AK Parti’nin milletvekili sayısı düşer diye bir durum da yok. HDP barajı aşarsa CHP’nin milletvekili sayısının düşme olasılığı daha fazladır. Çünkü HDP’ye oy veren kesim 10 Ağustos’ta İhsanoğlu’na tepki koydu ve CHP’lilerin oyu aldı. Tabloya baktığımızda 30 Mart seçimlerinde HDP yüzde 6,5 oy almış. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyu esas almaya çalışıyorlar ancak o çok yanlış bir hesaptır. İhsanoğlu’na oy vermek istemeyen CHP’liler hiç hesaba katılmıyor, sadece bu tepki oyları Demirtaş’a gitti ve HDP’nin oylarında 1-2 puan kımıldama oldu. Dolayısıyla HDP’nin barajı aşması bana göre mümkün değildir.7 Haziran’da da bu söylediğim sandıklara bu şekilde yansıyacaktır. MHP’nin durumu ne olur sizce? MHP’de yerinde sayar hatta geriler bu seçimlerde. MHP’nin tek siyasi argümanı malumunuz terör sonucunda milli duygularla seçmenden oy devşirmek. Ülke yönetimi adına ortaya koyabildikleri herhangi bir söylemleri zaten yok, bir tek ümitleri var o da terör hadisesi artarsa, barış süreci sekteye uğrarsa MHP’ye oy bakımından bir kazanç getirir mi diye hesap yapıyorlar. Onun için Devlet Bahçeli bağırıp duruyor, devletin beka sorunu var diye. Devletin bekası ile ilgili bir sorun yok. Bu sorun Türkiye Cumhuriyeti’nin beka sorunu değil de, Devlet Bahçeli’nin ve MHP’nin beka sorunu olabilir. Çözüm süreci başarılı olacak ve siyasi malzememiz bitecek diye ödleri kopuyor.Sayın Talip Küçükcan son olarak eklemek istekleriniz nedir? Kim nasıl bir senaryo üzerinde çalışırsa çalışsın önceki seçimlerde de gördük ki halkımızın feraseti açık, icraatı görüyor takdir ediyor, oynanan oyunun da farkında ve buna müsaade etmedi etmeyecek. Anketlerle, ithal PR stratejileri üzerinden toplum mühendisliği ya da siyaset mühendisliği yapmaya kalkanların sandıkta bir kez daha hezimete uğrayacaklarına inancım tam. Biz vatandaşımızın gözünün içine bakarak, onların derdi ile dertlenmenin dışında bir siyaset gütmediğimizi ifade etmek isterim. İnşallah Türkiye 18. kez milletvekili seçimleri için sandık başına gidiyor. 17–25 Aralık polis-yargı darbesinin ardından iki büyük seçim sınavından başarı ile çıkan AK Parti üçüncü ve en büyük sınavına hazır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti'nin karşısında ise Paralel suç örgütü, vesayetçiler, CHP, Gezi provokatörleri, HDP ve yasa dışı sol örgütlerden oluşan büyük bir koalisyon var. Siyasi ve ekonomik kargaşa ortamı oluşturmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmek için bütün güçlerini birleştirerek yoğun bir çaba gösteren bu koalisyona karşı AK Parti iktidarı tek başına tekrar iktidara getirecek olan milletimize emanetiz. Böyle ağır bir sorumluluk altında 7 Haziran seçimlerinde milletimizle kol kola yeni Türkiye yolculuğunda 2. yarının ve yeni Türkiye’nin inşasına yine milletimizi katkı vermeye davet ediyorum. Halkımızın teveccühüyle istikrarın güvenin güçlenerek devam edeceğine de yürekten inanıyorum.
AK Parti döneminde özellikle üniversite harçlarının kaldırılması, kredilerin artırılması ve yeni yurtlar açılması gençlerin dikkatinden kaçmıyor. CHP iktidar olabilir mi bu seçimlerde sizce?Siz bunlara vaat diyebilirsiniz ama ben bunlara vaatten öte oy çalmak için yapılan reklam kampanyası diyorum. Yüzde 35 hedefiyle iktidar olacağını zanneden ana muhalefetin, iktidar olmaya bile ümidi yokken bu vaatlerini soruyorum size kim inandırıcı bulabilir? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim hedefi yüzde 35. Yüzde 35 ile iktidar olunmaz. O da bunu çok iyi biliyor. Şu anda anketlerde, CHP’nin ibresi yüzde 25'lerde. İmkansız ama 10 puan daha arttırarak yüzde 35'i tutturmayı hedefliyor. Bu bile iktidar olmak için kafi değil. 'Siz AK Parti olarak 2002 yılında yüzde 34,4’le iktidar oldunuz' diyebilirsiniz. O zaman 2 siyasi parti parlamentoya girebilmişti. Şimdi barajı aşan başka siyasi partiler de var. Dolayısıyla yüzde 35 ile iktidar olunması mümkün değil. Bu bile Kılıçdaroğlu’nun kafasının eski Türkiye’de kaldığını göstermeye yetiyor. Muhalefet partileri bir koalisyon özlemi içinde. ‘Acaba bu seçimlerde AK Parti'yi biraz zayıflatabilir miyiz, milletvekili sayılarını düşürebilir miyiz, 276'nın altına çekebilir ve bir koalisyon yolunu açabilir miyiz’ hedefindeler. Koalisyon hükümetlerinin tadına bu millet çok baktı. Ekonominin dibe vurduğunda ülkenin nasıl fakirleştiğini, bir gecede gecelik faizlerin nasıl tavan yaptığını, bunun doğurduğu ekonomik çöküşün ülkeyi her defasında IMF’ye sömürü malzemesi yaptığını da gördü. Bu nedenle 13 yıllık istikrarlı giden bir yapıyı artık bozamayacaklar. Ülke düşmanlarının bu konuda çok fazla heveslenmemelerini öneririm.HDP Barajı Aşabilir mi sizce?7 Haziran seçimleri öncesinde kamuoyundaki yapılan spekülasyonlar HDP’nin büyütülme kampanyasından başka bir şey değildir. HDP’nin barajı aşacağı iddiasıyla HDP’nin oyunu arttırmaya çalışılıyor. Böyle bir propaganda yapılıyor. Gazete köşelerinde televizyon ekranlarında kasıtlı olarak bunlar konuşuluyor ve yazılıyor. Başka siyasi partilerin hayali HDP’nin barajı aşması. Onlara göre HDP barajı aşacak ve milletvekili sayısını arttıracak, AK Parti’nin de milletvekili sayısı düşecek hesabındalar. Fakat hem kendilerini hem de milleti kandırıyorlar. HDP’nin barajı aşması halinde de Meclis'te bir değişiklik olmayacaktır. HDP’nin barajı aştığını varsayalım, şuanda 30 milletvekilleri var. Kaldı ki AK Parti’nin milletvekili sayısı düşer diye bir durum da yok. HDP barajı aşarsa CHP’nin milletvekili sayısının düşme olasılığı daha fazladır. Çünkü HDP’ye oy veren kesim 10 Ağustos’ta İhsanoğlu’na tepki koydu ve CHP’lilerin oyu aldı. Tabloya baktığımızda 30 Mart seçimlerinde HDP yüzde 6,5 oy almış. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyu esas almaya çalışıyorlar ancak o çok yanlış bir hesaptır. İhsanoğlu’na oy vermek istemeyen CHP’liler hiç hesaba katılmıyor, sadece bu tepki oyları Demirtaş’a gitti ve HDP’nin oylarında 1-2 puan kımıldama oldu. Dolayısıyla HDP’nin barajı aşması bana göre mümkün değildir.7 Haziran’da da bu söylediğim sandıklara bu şekilde yansıyacaktır. MHP’nin durumu ne olur sizce? MHP’de yerinde sayar hatta geriler bu seçimlerde. MHP’nin tek siyasi argümanı malumunuz terör sonucunda milli duygularla seçmenden oy devşirmek. Ülke yönetimi adına ortaya koyabildikleri herhangi bir söylemleri zaten yok, bir tek ümitleri var o da terör hadisesi artarsa, barış süreci sekteye uğrarsa MHP’ye oy bakımından bir kazanç getirir mi diye hesap yapıyorlar. Onun için Devlet Bahçeli bağırıp duruyor, devletin beka sorunu var diye. Devletin bekası ile ilgili bir sorun yok. Bu sorun Türkiye Cumhuriyeti’nin beka sorunu değil de, Devlet Bahçeli’nin ve MHP’nin beka sorunu olabilir. Çözüm süreci başarılı olacak ve siyasi malzememiz bitecek diye ödleri kopuyor.Sayın Talip Küçükcan son olarak eklemek istekleriniz nedir? Kim nasıl bir senaryo üzerinde çalışırsa çalışsın önceki seçimlerde de gördük ki halkımızın feraseti açık, icraatı görüyor takdir ediyor, oynanan oyunun da farkında ve buna müsaade etmedi etmeyecek. Anketlerle, ithal PR stratejileri üzerinden toplum mühendisliği ya da siyaset mühendisliği yapmaya kalkanların sandıkta bir kez daha hezimete uğrayacaklarına inancım tam. Biz vatandaşımızın gözünün içine bakarak, onların derdi ile dertlenmenin dışında bir siyaset gütmediğimizi ifade etmek isterim. İnşallah Türkiye 18. kez milletvekili seçimleri için sandık başına gidiyor. 17–25 Aralık polis-yargı darbesinin ardından iki büyük seçim sınavından başarı ile çıkan AK Parti üçüncü ve en büyük sınavına hazır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti'nin karşısında ise Paralel suç örgütü, vesayetçiler, CHP, Gezi provokatörleri, HDP ve yasa dışı sol örgütlerden oluşan büyük bir koalisyon var. Siyasi ve ekonomik kargaşa ortamı oluşturmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmek için bütün güçlerini birleştirerek yoğun bir çaba gösteren bu koalisyona karşı AK Parti iktidarı tek başına tekrar iktidara getirecek olan milletimize emanetiz. Böyle ağır bir sorumluluk altında 7 Haziran seçimlerinde milletimizle kol kola yeni Türkiye yolculuğunda 2. yarının ve yeni Türkiye’nin inşasına yine milletimizi katkı vermeye davet ediyorum. Halkımızın teveccühüyle istikrarın güvenin güçlenerek devam edeceğine de yürekten inanıyorum.