MUSTAFA ÖZKE ADANA (GÜNAYDIN) – Yazar Özlem Aydoğmuş Ördem’in ‘Sosyolojik Bir Bakışla Adana Sineması’ adlı araştırması, yarınların Adanası için çok önemli verileri içinde barındırıyor.Araştırmasına konuk ettiği birbirinden değerli sanatçılar da Adana adına önemli açıklamalarda bulunuyor.Araştırmaya konuk olan sanatçı Erdal Cindoruk, “Bugün Adana sinemasından bahsedebilmemiz için Adana’nın tarihi ve kültürel değerlerini anlatan öyküsünden yola çıkmamız gerekir.” diyor. YILMAZ GÜNEY FİLMLERİ Cindoruk, “Adana sineması dediğimizde 1960-70’li yıllardaki Yılmaz Güney filmleri aklımıza gelir ve gerçek anlamda kenti yansıtan unsurları da görebiliriz. O yıllarda coğrafi şartların da uygun olmasıyla beraber edebiyatçıların ve sinemacıların kente özgü konuları ele aldıkları görülmüştür. O yıllarda ağalık sistemi, pamuk işçiliği, delikanlılık gibi baskın konular ele alınmıştı. Ancak bugüne baktığımızda kente ait unsurları taşıyan yerel bir sinema anlayışını göremiyoruz. Bir kabadayılık meselesinin sinemaya taşınması demek varoş sokakların içine girmek, orada yaşamak demektir.” diye düşüncelerini dile getiriyor. ÖYKÜDEN YOLA ÇIKMAK ÖNEMLİ Adana’nın kendisine ait hikâyesini anlatan bir senaryonun bulunmadığını dile getiren Cindoruk, şu önemli saptamalarda bulunuyor; “Kenti kent yapan özelliklerin filme aktarılması gerekir. Bir Dila Hanım, Hanımın Çiftliği gibi dizi filmler Adana’yı yansıtamaz. İnce Memed, Asfalt Rıza, İnce Cumali ve varoşların çekilmesi ile buraya özel karakterlerin yaşamları yansıtılmış olur. Kenti kent yapan kahramanlar çok önemli, bu kişiler varlıklarıyla birer kahramandır. Aslında sonradan fakirleşen arta kalan kahramanlardır diyebiliriz. Bu kişiler 1950’lerde baraj yapımının bitmesiyle çok zengin olup, sonra İstanbul’a çanta dolusu para ile gidip eğlence hayatında kazandıklarını tüketenlerdir. Ne zaman ki, bugünün varoşları filmlerde işlenirse, aşklarını, türkülerini, düğünlerini, ilişkilerini anlatan bir sinema öyküsü oluşursa o zaman Adana sineması vardır, denilebilir. Şiveleriyle, köyleriyle, çoluk çocuklarıyla harmanlanan bir sinema öyküsüne ihtiyaç vardır. Sonuçta her bir sokağın bir senaryosu, bir hikâyesi mevcut... Bir öyküden yola çıkmak çok önemlidir. Örneğin, öykücü Zafer Doruk kendine has öyküler yazar ve kendisi Orhan Kemal öykü ödülünü almıştır. Bir kanalın, bir barajın öyküsünü filme çektiğiniz zaman kente ait sinemadan bahsederiz.”
ADANA
18 Kasım 2017 - 07:24
'Dila Hanım, Hanımın Çiftliği gibi dizi filmleri Adana'yı yansıtamaz'
Yazar Özlem Aydoğmuş Ördem’in ‘Sosyolojik Bir Bakışla Adana Sineması’ adlı araştırmasına konuk olan Erdal Cindoruk, Adana için çok önemli mesajlar veriyor
ADANA
18 Kasım 2017 - 07:24