ADANA (GÜNAYDIN) – Bugün 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü… Bilmeyenler için ayrıca Dünya Öykü Günü... İnsanlar, sevdiklerine duygularını dile getirmek için çeşitli hediyeler alıyor. Kimi bir altın kolye, kimi bir buket çiçek… Kimi bir akşam yemeğinde buluşuyor, kimi yurt dışına tatile çıkıyor. Herkes kendi ekonomik durumuna göre farklı bir hediye seçiyor. Elbette, hiç hediye almadan yüreğinden geldiği gibi ‘Bana göre her gün sevgililer günü. En büyük hediye senin varlığın. Seni seviyorum’ diyenlerin sayısı da az değil…
Kimi öykü gibi bir aşk yaşıyor, kimi sevdiğine öyküler yazıyor.
Hiç düşündünüz mü?, Evinde beslediği hayvanına ‘Seni seviyorum’ diyerek, farklı bir yemek ısmarlayanların sayısı nedir?.
Sevgililer gününde herkes yaşamını paylaştığı eşine hediyeler alırken, ‘Hayvanları kim düşünür’ demeyin!.TARTIŞILMAZ SEVGİToplumda, hayvanlara insanlardan daha çok değer verenler de var, “İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum” diyenler de…
Çünkü yozlaşmış kültürün yarattığı basit arkadaşlıklar, insanların verdikleri sözü tutmaması, yalan yanlış bilgilerle karşısındakinin güvenini zedelemesi gibi nedenler, maalesef günümüzde hayvanlara olan ilgiyi daha çok artırıyor.
Bu yüzden çoğu zaman lüks arabaların ön koltuklarında oturan köpekler görürsünüz, başını dışarı çıkarıp, ‘sizin yerinize ben oturuyorum’ der gibi bakan hayvanlar.
Elbette hayvan sevgisi tartışılmaz kiminin balık sevgisi vardır, kiminin kedi, kiminin köpek… Kimi olduğu gibi doğaya aşıktır, bir karıncanın bile incitilmesinden rahatsızlık duyar.
İşte, Güngör Örücü’nün köpeğine olan sevgisi…ARAL’A ANMA TÖRENİGüngör Örücü de hayvan aşığı bir insan. Beyaz Rus Terrier cinsi köpeğine olan bağlılığı öyle bir hal almış ki artık aşka dönüşmüş.
Onu anlatırken gözleri uzaklara dalıyor; … “Aral’ı evimize getirdiklerinde daha üç aylıktı. İlk kucağıma aldığım günü dün gibi hatırlıyorum. Çok heyecanlanmıştım. Geceleri ona sarılıp yatardım. Yıllar birbirini kovaladı. Ben nasıl büyüdüysem o da öyle. Sabahları ilk işi beni öpmek olurdu. Öpmediği zamanlarda ‘Bugün beni öpmedin’ derdim, koşar gelirdi. Aramızda güçlü bir bağ oluştu. En yakın arkadaşımdı artık. Sıkıldığım zamanlarda onunla konuşurdum, beni anlardı. Çok güzel günlerimiz geçti. Her Haziran geldiğinde güzel bir doğum günü yapardık. 15 yıl birlikte yaşadık. Bir gün rahatsızlandı. Onu kurtarmadık, çok erken kaybettik. Mermerden güzel bir mezar yaptırdım. Etrafını da demirlerle çevirttirdim. Ölümünün üzerinden tam 11 yıl geçti, yaşadığım acıyı tarif edemem. Her yıl 18 Mart’ta mezarına gidiyoruz ve anma töreni düzenliyoruz. Sağ olsun, dostlarım katılıyor. Aral ile ilgili anılarımı anlatırken, gözlerim doluyor. Hala çok duygulanıyorum…” diyorKÜÇÜK AVLUNUN MÜDAVİMLERİHayvan sevgisinin çocukluktan başladığını dile getiren Güngör Örücü, “Evimizin küçük bir avlusu vardı. Kedi, köpek ve kuş beslerdik. Dört kardeştik, avluda onlarla oynardık. Küçük avlumuzun müdavimleriydi hayvanlar... Evimizin bir köpeği vardı. Adını İnci koymuştuk. Bembeyazdı. Bir gün, nasıl olduysa ağzından burnundan köpük gelmeye başladı. Annem ve babam hemen sarımsaklı yoğurt hazırlayıp yedirdi. Bir süre sonra hayvan kendine geldi. Ama bizi de iyi korkuttu. Ondan sonra Aral girdi yaşantımıza. Bize çok şey kazandırdı. Mersin’de bir yazlığımız vardı. Orayı çok seviyordu. Gideceğimizi duyunca yerinde duramazdı, kuyruğunu sallayıp oradan oraya koşardı. Deniz çantamı bile tanırdı. Ne zaman deniz çantamı hazırlayıp koluma taksam dışarıya gideceğimizi anlardı. Gece bir sıkıntısı olduğunda gelip uyandırırdı. Dışarı çıkartıp ihtiyacını giderirdim. İnanın, tuvalet ihtiyacını karşılarken bile kimseyi rahatsız etmeyecek gizli bir yer arar bulurdu.” diye konuşuyorKAYBOLAN HAYVANAT BAHÇESİEskiden Adana Atatürk Parkı’nın içinde bir hayvanat bahçesi bulunduğunu anlatan Güngör Örücü şöyle devam ediyor: “Ara sıra hayvanat bahçesine giderdik. Güzel olurdu. Sonra ne olduysa hayvanat bahçesini ortadan kaldırdılar. Nereye gitti. Kim hayvanları nereye götürdü, bilmiyoruz. Arkadaşlarla karar verdik. Bir dernek kuralım dedik. 1992 yılının şubat ayında kurduk derneğimizi… Yedi kişiydik. Adını da Kimsesiz Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği koyduk. Sonra sokak hayvanlarına sahip çıkmaya başladık. Toplumu bu yönde bilinçlendirme çalışmaları yaptık. Zaman zaman toplantılar düzenleyip sahipsiz hayvanlara sahip çıkılmasını istedik. Kamu kurum ve kuruluşlarının bu yöndeki destekleriyle sahipsiz hayvanları barınaklara kazandırdık.”HAYVANLARI TERK ETMEYİNSon zamanlarda, özenle aldığı köpekleri sokağa terk eden aileler bulunduğunu belirten Güngör Örücü, buna bir son verilmesini istiyor.
Örücü şu uyarılarda bulunuyor, “Özellikle yayla ve deniz evlerine gidenler, dönüşte kedi ve köpeklerini orada bırakıyorlar. Hayvanlar çok zor şartlarda yaşamaya çalışıyor. Hatta karşıdan karşıya geçerken yolda ölen kedi ve köpeklerle bile karşılaşıyoruz. Benim yazlıkçılardan ricam götürdükleri hayvanlarını geri getirsinler. Yaylaya ya da denize bırakmasınlar çünkü hayvanlar bir süre sonra bakımsızlıktan ölüp gidiyor. Bir gün yazlıktan dönerken sahipsiz bir hayvanı Adana’ya getirip barınağa teslim ettik. Biz bunu yapmasaydık belki hayvan yoldan geçerken ölecekti. Bu yüzden yazlıkçıların tatile giderken yanlarında götürdükleri hayvanları geri getirmeleri onların yaşaması adına büyük önem taşıyor.”BİR KAP YEMEK İLE SUHayvan sevgisinin sınırının olmadığını dile getiren Güngör Örücü, vatandaşlara şu önerilerde bulunuyor: “Bakamayacağınız hayvanı satın olmayın. Verdiğiniz paranın bir önemi yok. Ama o da bir can taşıyor. Alıp iki üç gün sonra dışarı bırakıyorsunuz. Sahipsiz kalıyor. Özellikle yaz aylarında kapınızın önüne bir kap su koyun, bir kap yemek koyun. Mutlaka onun bir nasiplisi çıkacaktır. Bir kedi gelecektir, bir köpek gelecektir. Belki bir kumru, belki bir serçe ya da güvercin… Bir de barınaktan hayvan alanlar var. Hevesi geçtikten sonra hayvanı sokağa bırakıyorlar. Bunu yapmayın. Bakamayacaksanız bırakın hayvan barınakta kalsın.”TABLOSU DUVARDAAral’ın ölümünden sonra onun için güzel bir tablo yaptırdığını anlatan Güngör Örücü, bu konuda ünlü ressam Kudret Sönmez’den yardım istediğini dile getiriyor.
Örücü, tablonun yapılış öyküsünü de şöyle anlatıyor. “Zaman zaman resim sergilerine giderim. Bir gün ressam Kudret Sönmez’in sergisine katıldım. Her bir eseri birbirinden güzeldi. Ona köpeğimden söz ettim. Kısa da olsa Aral’ı anlattım ve bir tablosunu yapmasını önerdim. Kabul etti. Çok sevindim. Aral’ın tablosunu duvara yerleştirdim. Ne zaman baksam Aral’ı yanımdaymış gibi hissediyorum. Böyle güzel bir eseri evimize kazandırdığı için Kudret Sönmez’e teşekkür ediyorum.”
Güngör Örücü’nün yakın dostu fotoğraf sanatçısı Mesut Eray da, her yıl 18 Mart’ta Aral’ı anma törenine katıldığını söylüyor. Mesut Eray, “Aynı mahallede bulunduğumuz için Güngör hanımla görüşüyoruz. Onun hayvanlara olan yakın ilgisini biliyorum. Özellikle Aral’ı kaybettikten sonra büyük üzüntü yaşadı. Onun için güzel bir mezar yaptırdı. Hiçbir masraftan kaçınmadı. Ona bir insanmış gibi davranıp mezarını mermerden yaptırdı. Bir de demirle çevirdi. 18 mart günü geldiğinde haberleşip dostlarıyla birlikte Aral’ın mezarına gidiyoruz. Güngör hanım çok mutlu oluyor. Ne mutlu onun gibi bir hayvan dostu var toplumumuzda. Bu davranışın diğer insanlara da örnek olmasını istiyorum.” ifadesini kullanıyor. MUSTAFA ÖZKE / ÖZEL HABER
Kimi öykü gibi bir aşk yaşıyor, kimi sevdiğine öyküler yazıyor.
Hiç düşündünüz mü?, Evinde beslediği hayvanına ‘Seni seviyorum’ diyerek, farklı bir yemek ısmarlayanların sayısı nedir?.
Sevgililer gününde herkes yaşamını paylaştığı eşine hediyeler alırken, ‘Hayvanları kim düşünür’ demeyin!.TARTIŞILMAZ SEVGİToplumda, hayvanlara insanlardan daha çok değer verenler de var, “İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum” diyenler de…
Çünkü yozlaşmış kültürün yarattığı basit arkadaşlıklar, insanların verdikleri sözü tutmaması, yalan yanlış bilgilerle karşısındakinin güvenini zedelemesi gibi nedenler, maalesef günümüzde hayvanlara olan ilgiyi daha çok artırıyor.
Bu yüzden çoğu zaman lüks arabaların ön koltuklarında oturan köpekler görürsünüz, başını dışarı çıkarıp, ‘sizin yerinize ben oturuyorum’ der gibi bakan hayvanlar.
Elbette hayvan sevgisi tartışılmaz kiminin balık sevgisi vardır, kiminin kedi, kiminin köpek… Kimi olduğu gibi doğaya aşıktır, bir karıncanın bile incitilmesinden rahatsızlık duyar.
İşte, Güngör Örücü’nün köpeğine olan sevgisi…ARAL’A ANMA TÖRENİGüngör Örücü de hayvan aşığı bir insan. Beyaz Rus Terrier cinsi köpeğine olan bağlılığı öyle bir hal almış ki artık aşka dönüşmüş.
Onu anlatırken gözleri uzaklara dalıyor; … “Aral’ı evimize getirdiklerinde daha üç aylıktı. İlk kucağıma aldığım günü dün gibi hatırlıyorum. Çok heyecanlanmıştım. Geceleri ona sarılıp yatardım. Yıllar birbirini kovaladı. Ben nasıl büyüdüysem o da öyle. Sabahları ilk işi beni öpmek olurdu. Öpmediği zamanlarda ‘Bugün beni öpmedin’ derdim, koşar gelirdi. Aramızda güçlü bir bağ oluştu. En yakın arkadaşımdı artık. Sıkıldığım zamanlarda onunla konuşurdum, beni anlardı. Çok güzel günlerimiz geçti. Her Haziran geldiğinde güzel bir doğum günü yapardık. 15 yıl birlikte yaşadık. Bir gün rahatsızlandı. Onu kurtarmadık, çok erken kaybettik. Mermerden güzel bir mezar yaptırdım. Etrafını da demirlerle çevirttirdim. Ölümünün üzerinden tam 11 yıl geçti, yaşadığım acıyı tarif edemem. Her yıl 18 Mart’ta mezarına gidiyoruz ve anma töreni düzenliyoruz. Sağ olsun, dostlarım katılıyor. Aral ile ilgili anılarımı anlatırken, gözlerim doluyor. Hala çok duygulanıyorum…” diyorKÜÇÜK AVLUNUN MÜDAVİMLERİHayvan sevgisinin çocukluktan başladığını dile getiren Güngör Örücü, “Evimizin küçük bir avlusu vardı. Kedi, köpek ve kuş beslerdik. Dört kardeştik, avluda onlarla oynardık. Küçük avlumuzun müdavimleriydi hayvanlar... Evimizin bir köpeği vardı. Adını İnci koymuştuk. Bembeyazdı. Bir gün, nasıl olduysa ağzından burnundan köpük gelmeye başladı. Annem ve babam hemen sarımsaklı yoğurt hazırlayıp yedirdi. Bir süre sonra hayvan kendine geldi. Ama bizi de iyi korkuttu. Ondan sonra Aral girdi yaşantımıza. Bize çok şey kazandırdı. Mersin’de bir yazlığımız vardı. Orayı çok seviyordu. Gideceğimizi duyunca yerinde duramazdı, kuyruğunu sallayıp oradan oraya koşardı. Deniz çantamı bile tanırdı. Ne zaman deniz çantamı hazırlayıp koluma taksam dışarıya gideceğimizi anlardı. Gece bir sıkıntısı olduğunda gelip uyandırırdı. Dışarı çıkartıp ihtiyacını giderirdim. İnanın, tuvalet ihtiyacını karşılarken bile kimseyi rahatsız etmeyecek gizli bir yer arar bulurdu.” diye konuşuyorKAYBOLAN HAYVANAT BAHÇESİEskiden Adana Atatürk Parkı’nın içinde bir hayvanat bahçesi bulunduğunu anlatan Güngör Örücü şöyle devam ediyor: “Ara sıra hayvanat bahçesine giderdik. Güzel olurdu. Sonra ne olduysa hayvanat bahçesini ortadan kaldırdılar. Nereye gitti. Kim hayvanları nereye götürdü, bilmiyoruz. Arkadaşlarla karar verdik. Bir dernek kuralım dedik. 1992 yılının şubat ayında kurduk derneğimizi… Yedi kişiydik. Adını da Kimsesiz Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği koyduk. Sonra sokak hayvanlarına sahip çıkmaya başladık. Toplumu bu yönde bilinçlendirme çalışmaları yaptık. Zaman zaman toplantılar düzenleyip sahipsiz hayvanlara sahip çıkılmasını istedik. Kamu kurum ve kuruluşlarının bu yöndeki destekleriyle sahipsiz hayvanları barınaklara kazandırdık.”HAYVANLARI TERK ETMEYİNSon zamanlarda, özenle aldığı köpekleri sokağa terk eden aileler bulunduğunu belirten Güngör Örücü, buna bir son verilmesini istiyor.
Örücü şu uyarılarda bulunuyor, “Özellikle yayla ve deniz evlerine gidenler, dönüşte kedi ve köpeklerini orada bırakıyorlar. Hayvanlar çok zor şartlarda yaşamaya çalışıyor. Hatta karşıdan karşıya geçerken yolda ölen kedi ve köpeklerle bile karşılaşıyoruz. Benim yazlıkçılardan ricam götürdükleri hayvanlarını geri getirsinler. Yaylaya ya da denize bırakmasınlar çünkü hayvanlar bir süre sonra bakımsızlıktan ölüp gidiyor. Bir gün yazlıktan dönerken sahipsiz bir hayvanı Adana’ya getirip barınağa teslim ettik. Biz bunu yapmasaydık belki hayvan yoldan geçerken ölecekti. Bu yüzden yazlıkçıların tatile giderken yanlarında götürdükleri hayvanları geri getirmeleri onların yaşaması adına büyük önem taşıyor.”BİR KAP YEMEK İLE SUHayvan sevgisinin sınırının olmadığını dile getiren Güngör Örücü, vatandaşlara şu önerilerde bulunuyor: “Bakamayacağınız hayvanı satın olmayın. Verdiğiniz paranın bir önemi yok. Ama o da bir can taşıyor. Alıp iki üç gün sonra dışarı bırakıyorsunuz. Sahipsiz kalıyor. Özellikle yaz aylarında kapınızın önüne bir kap su koyun, bir kap yemek koyun. Mutlaka onun bir nasiplisi çıkacaktır. Bir kedi gelecektir, bir köpek gelecektir. Belki bir kumru, belki bir serçe ya da güvercin… Bir de barınaktan hayvan alanlar var. Hevesi geçtikten sonra hayvanı sokağa bırakıyorlar. Bunu yapmayın. Bakamayacaksanız bırakın hayvan barınakta kalsın.”TABLOSU DUVARDAAral’ın ölümünden sonra onun için güzel bir tablo yaptırdığını anlatan Güngör Örücü, bu konuda ünlü ressam Kudret Sönmez’den yardım istediğini dile getiriyor.
Örücü, tablonun yapılış öyküsünü de şöyle anlatıyor. “Zaman zaman resim sergilerine giderim. Bir gün ressam Kudret Sönmez’in sergisine katıldım. Her bir eseri birbirinden güzeldi. Ona köpeğimden söz ettim. Kısa da olsa Aral’ı anlattım ve bir tablosunu yapmasını önerdim. Kabul etti. Çok sevindim. Aral’ın tablosunu duvara yerleştirdim. Ne zaman baksam Aral’ı yanımdaymış gibi hissediyorum. Böyle güzel bir eseri evimize kazandırdığı için Kudret Sönmez’e teşekkür ediyorum.”
Güngör Örücü’nün yakın dostu fotoğraf sanatçısı Mesut Eray da, her yıl 18 Mart’ta Aral’ı anma törenine katıldığını söylüyor. Mesut Eray, “Aynı mahallede bulunduğumuz için Güngör hanımla görüşüyoruz. Onun hayvanlara olan yakın ilgisini biliyorum. Özellikle Aral’ı kaybettikten sonra büyük üzüntü yaşadı. Onun için güzel bir mezar yaptırdı. Hiçbir masraftan kaçınmadı. Ona bir insanmış gibi davranıp mezarını mermerden yaptırdı. Bir de demirle çevirdi. 18 mart günü geldiğinde haberleşip dostlarıyla birlikte Aral’ın mezarına gidiyoruz. Güngör hanım çok mutlu oluyor. Ne mutlu onun gibi bir hayvan dostu var toplumumuzda. Bu davranışın diğer insanlara da örnek olmasını istiyorum.” ifadesini kullanıyor. MUSTAFA ÖZKE / ÖZEL HABER