MUSTAFA ÖZKEADANA (GÜNAYDIN) - “…Ulufesini yeni almış Yeniçeri Ağası, Yemiş İskelesi’ndeki kahvehaneye girmiş ve “Kahveci!, Herkese benden bir kahve yap. Yalnız şu köşede nargile içen Rum gemi kaptanına yapma.” demiş. Kahveci herkese birer kahve yapıp dağıtmış ve en son Rum gemi kaptanına vermiş.Yeniçeri, ‘Ben sana o kafire kahve yapma diye tembih etmedim mi? diyince kahveci de, “Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!” cevabını vermiş.Aradan zaman geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında suyu bulduğuna göre Sisam’da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. Gün gelmiş, Yemiş İskelesi’nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler, bekleşirler imiş… O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş.Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış. İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir can da beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekten, – beş kuruş! diye bağırmış. Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. zavallı kahveci, “Beni beş kuruşa aldığına göre kimbilir ne gibi işkencelerle öldürecek.” diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum : “Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi’ndeki kahveci değil misin? kucaklaşıp öpüşmüşler. Bir fincan kahvenin hatırını sayanlardır ki asi de olsa, saki de olsa mert adamdır.”Bu öykü, Alev Taşkent Belgin’in Türk atasözlerinin kökenlerini anlattığı Annem Derdi ki kitabından alınmış. Ben de Almanca ve Türkçe öğretmenliği yapmış edebiyatçı Ayşe Seyla Ertem’in yazdığı ‘R’leri Söyleyemeyen Çocuk’ adlı kitabında okudum.Yazar Ayşe Seyla Ertem’in kitabın girişindeki bu kahve öyküsünü anlatması aslında, kitapta yazdığı öykülerin, şiirlerin ve paylaştığı resimlerin kahve tadında güzel olmasından kaynaklanıyor.Bir öğretmenin anılarının anlatıldığı kitabın sonunda, “Hayatı dört elle kucaklayan; insanlara, doğaya, ve canlılara duyduğu coşkun sevgiyle öğrencilerine ve tüm çevresine ışık saçan,; edebiyatı, kitapları ve sanatı, hayatının tam da merkezine koyan aydın bir öğretmen, almış eline kalemi, kadife gibi bir üslupla bizlerle söyleşiyor. Bu kitabı okurken çay-kahve eşliğinde bir dostunuzla karşılıklı konuşuyormuş gibi hissedeceksiniz kendinizi. Türk filmlerinden, klasikleşmiş edebiyat eserlerinden, çocuk eğitiminden, hayatın anlamından, daha birçok konudan söz edeceksiniz. Şiirlerin ve resimlerin eşliğinde 1960’lardan günümüze bir yolculuğa çıkacaksınız. Bir de deneyimli bir öğretmenden meslek sırlarını öğreneceksiniz.” yazıyor.Gerçekten de kitabın içindeki şiirler, fotoğraflar ve birbirinden ilginç öyküler sizi alıp tarihin derinliklerine götürüyor. ‘R’leri Söyleyemeyen Çocuk’ sizlere çok şey öğretecek.
ADANA
22 Haziran 2015 - 16:45
"O kafire kahve yapma!"
Yazar Ayşe Seyla Ertem’in kitabın girişindeki kahve öyküsünü anlatması aslında, kitapta yazdığı öykülerin, şiirlerin ve paylaştığı resimlerin kahve tadında güzel olmasından kaynaklanıyor.
ADANA
22 Haziran 2015 - 16:45
Gerçekten de harika bir kitap.Çok akıcı bir dili var.Genç yaşlı herkese tavsiye ederim.İde-fix'den ısmarlamak mümkün.Bazı kitapçılarda da bulunuyor.