ADANA (GÜNAYDIN)- Avrupa Jinekolojik Onkoloji Topluluğu (ESGO), Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği, bölge üniversiteleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinin kadın hastalıkları ve doğum anabilim dallarının katkılarıyla Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kışla Yerleşkesinde düzenlenen “2. Geleneksel Jinekolojik Onkoloji Toplantısı”, Türkiye’nin dört bir yanından uzmanları bir araya getirdi.1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla gerçekleştirilen ve 2 gün süren toplantıda, kadın kanserleriyle ilgili dünyadaki son gelişmeler ele alındı. Başkent Üniversitesi Rektör Ali Haberal, kanserle ilgili konuların tartışıldığı Kanser Haftasında, konunun en yetkili uzmanlarının “2. Geleneksel Jinekolojik Onkoloji Toplantısı” için Adana’da bir araya geldiğini ifade etti. Tüm kanser türlerinde koruyucu hekimliğin ön planda olması, tarama programlarının rutin olarak uygulanması gerektiğinin altını çizen Haberal, “Bizim bugün ülke olarak yapmamız gereken, büyük hastaneler açmaktan ziyade bu işi koruyucu hekimlikle çözmek” diye konuştu.
“Jinekolojik onkologlar çok önemli görevler üstleniyorlar”
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke ise kanseri azaltmanın yollarından birinin de genel kadın sağlığına özen göstermek olduğunu söyledi. Karateke, “Az kilolu olmak, spor yapmak, tarama programlarına katılmak kadın kanserlerini azaltmak için önemli bir unsur” şeklinde konuştu.
“Kanser bütün dünyanın sorunu”
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Macit Arvas da, sağlık sorunları genel olarak ele alındığında, kanserden kaynaklı ölümlerin kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada geldiğini belirtti. Kanserin sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın sorunu olduğuna dikkat çeken Arvas, “Neticede hasta kanser olduktan sonra önünüze geldiği zaman bizim işimiz çok daha zorlaşıyor” ifadelerini kullandı. Belirtilerin genellikle ağrı, akıntı ve kanama şeklinde olduğuna dikkat çekti. “Aşı konusu devlet politikası olarak ele alınmalı”
Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalından Prof. Dr. Ali Ayhan ise kadın üreme organları kanserleri denildiğinde; rahim ağzı kanserleri, rahim içi kanserleri, yumurtalık kanserleri ve dış kısım olarak ifade edilen vulva kanserlerinin ön plana çıktığını kaydetti.
Kadınlarda en sık karşılaşılan rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Ayhan, şöyle devam etti:
“Bu kanserin nedenini bugün biliyoruz. Nedene yönelik yaklaşımlara baktığımız zaman aşılama sistemi denilen sistem var. Yani rahim ağzı kanserini yapan virüse göre geliştirilmiş aşılarla bugün için yüzde 70-75 önleyebiliyoruz. Dolayısıyla şöyle bir mesaj vermek istiyoruz. Biz rahim ağzı kanserlerini kız ve erkek çocuklarımıza okul çağında aşı yaptırmak suretiyle bugün için önleyebilir durumdayız. Ancak bu olayların devlet politikası olarak ele alınmasından yanayız. Aşılamada temel felsefe, cinsel ilişkiden önce olmasıdır. Artı genç yaşta aşı bir antijendir. Çünkü bu hastalık cinsellikle geçen bir hastalıktır. Virüsün taşınması aşı ile önlenmiş olur. Bu aşı kabaca 9-26 yaş arasında yapılabilir. İlerleyen yaşlarda da yaptırılabilir ama beklenti daha düşük olur. Ülkemizde aşılama şu anda bireye bağlı yapılıyor. Devlet şu anda aşılama programına girmiş değil. Herkes bilinçlendiği doğrultuda, kendi parasını vererek aşılama yapabilmekte. Orana bakıldığında, ülke bazında ele aldığımız zaman aşılama düzeyi düşük” ifadelerini kullandı.
“Yumurtalık kanserinde erken tanı şu an için zor”
Yumurtalık kanserleri konusunda bilgiler veren Prof. Dr. Hüsnü Çelik ise kanser tedavisinde en büyük avantajın erken tanı olduğunu, ancak yumurtalık kanserinde bunun pek mümkün olmadığını ifade etti.
“Jinekolojik onkologlar çok önemli görevler üstleniyorlar”
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke ise kanseri azaltmanın yollarından birinin de genel kadın sağlığına özen göstermek olduğunu söyledi. Karateke, “Az kilolu olmak, spor yapmak, tarama programlarına katılmak kadın kanserlerini azaltmak için önemli bir unsur” şeklinde konuştu.
“Kanser bütün dünyanın sorunu”
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Macit Arvas da, sağlık sorunları genel olarak ele alındığında, kanserden kaynaklı ölümlerin kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada geldiğini belirtti. Kanserin sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın sorunu olduğuna dikkat çeken Arvas, “Neticede hasta kanser olduktan sonra önünüze geldiği zaman bizim işimiz çok daha zorlaşıyor” ifadelerini kullandı. Belirtilerin genellikle ağrı, akıntı ve kanama şeklinde olduğuna dikkat çekti. “Aşı konusu devlet politikası olarak ele alınmalı”
Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalından Prof. Dr. Ali Ayhan ise kadın üreme organları kanserleri denildiğinde; rahim ağzı kanserleri, rahim içi kanserleri, yumurtalık kanserleri ve dış kısım olarak ifade edilen vulva kanserlerinin ön plana çıktığını kaydetti.
Kadınlarda en sık karşılaşılan rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Ayhan, şöyle devam etti:
“Bu kanserin nedenini bugün biliyoruz. Nedene yönelik yaklaşımlara baktığımız zaman aşılama sistemi denilen sistem var. Yani rahim ağzı kanserini yapan virüse göre geliştirilmiş aşılarla bugün için yüzde 70-75 önleyebiliyoruz. Dolayısıyla şöyle bir mesaj vermek istiyoruz. Biz rahim ağzı kanserlerini kız ve erkek çocuklarımıza okul çağında aşı yaptırmak suretiyle bugün için önleyebilir durumdayız. Ancak bu olayların devlet politikası olarak ele alınmasından yanayız. Aşılamada temel felsefe, cinsel ilişkiden önce olmasıdır. Artı genç yaşta aşı bir antijendir. Çünkü bu hastalık cinsellikle geçen bir hastalıktır. Virüsün taşınması aşı ile önlenmiş olur. Bu aşı kabaca 9-26 yaş arasında yapılabilir. İlerleyen yaşlarda da yaptırılabilir ama beklenti daha düşük olur. Ülkemizde aşılama şu anda bireye bağlı yapılıyor. Devlet şu anda aşılama programına girmiş değil. Herkes bilinçlendiği doğrultuda, kendi parasını vererek aşılama yapabilmekte. Orana bakıldığında, ülke bazında ele aldığımız zaman aşılama düzeyi düşük” ifadelerini kullandı.
“Yumurtalık kanserinde erken tanı şu an için zor”
Yumurtalık kanserleri konusunda bilgiler veren Prof. Dr. Hüsnü Çelik ise kanser tedavisinde en büyük avantajın erken tanı olduğunu, ancak yumurtalık kanserinde bunun pek mümkün olmadığını ifade etti.