PELİN ERKOCUADANA(GÜNAYDIN)- Tiyatronun okunmak için değil oynanmak için yazıldığını belirten Köpeklerin İsyan Günü isimli oyunun yönetmeni Mark Levitas; Tiyatronun iki tarafı vardır; her ne kadar edebi bir eser olsa da okunmak için değil oynanmak için yazılmıştır. O yüzden bir tiyatronun can bulacağı yer her zaman sahnedir’ diye konuştu.Türkçe oyun yazılmamasının nedeninin imkansızlıklar olduğunu savunan Levitas, oyun yazarlarının eserlerini oluşturacak prodüksiyonu sağlayacak imkânı bulamadıklarını söyledi.Oyununun oyuncularından Elif Ürse ise henüz tiyatro sektörünün olmadığını vurgulayarak; ‘Tiyatro sektörü diye bir şey henüz yok. Çabalar var’dedi.Köpeklerin İsyan Günü oyununun oyuncuları Zuhal Gencer Erkaya, Elif Ürse ve oyunun yönetmeni Mark Levitas ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte o röportajımız…Daha önce Adana'ya gelmiş miydiniz?Zuhal Gencer Erkaya: Ben daha önce Adana’ya Tartuffe oyununu oynamaya gelmiştim. Bir de Hanımın Çiftliği dizi çekimlerimiz burada olmuştu. Adana evim gibiydi zaten… Çok seviyorum Adanayı…Adana'yı nasıl buluyorsunuz?Elif Ürse: Ben Adana'yı çok seviyorum. İnsanlarını, tiyatroya olan düşkünlüğü çok seviyorum. Mesela biletler satışa çıktığı zaman hemen satılmış… Sabaha kadar gişenin açılmasını beklemişler. Çok sevindik, bunu duymak çok güzel. Adana’nın çok güzel bir seyircisi var. Zaten çok sıcakkanlı insanlar. Ben kendi adıma söyleyebilirim burayı çok seviyorum.Mark Levitas: Ben Adana’ya ilk kez geliyorum. Henüz çok fazla gezemedim ama gördüğüm kadarıyla çok güzel bir şehir...Siz daha önce hangi oyuna gelmiştiniz?Elif Gürsu: Ben iki ay önce Gülünç Karanlıklar adlı oyun ile gelmiştim. Bir belediye tiyatrosu oyuncusuyum. Bol bol gezdik, yedik, içtik. Çok tatlı herkes insanları çok sıcak… Adana'yı çok sevdim. Nasıl buldunuz Adana seyircisini?Elif Ürse: Coğrafyası çok güzel, seyircisi çok sıcak. Oyunu iki kere oynadık. Salon doluydu. Ve hatta lütfen tekrar gelin diye sosyal medyadan mesajlar aldık. İstanbul, İzmir, Ankara sanatla daha çok iç içe görünse de Türkiye'de bir tek Adana'da bir ay süren festival var. Bu konu hakkında düşünüyorsunuz? Zuhal Gencer Erkaya: Bu harika bir şey... Keşke her şehirde böyle festivaller olsa… Elif Ürse: Festival ile ilgili yazıları basından takip ettim. Çok etkilendim keşke her şehir böyle olsa. Adana'nın zaten kültürü böyle... Festival yıllardır var... Bu bugünlerde çok anlamlı...Mark Levitas: Festival ile ilgili çok şey duydum. O yüzden böyle bir uluslararası festivalin içinde yer almak oldukça hoş. Festivale katılmak için bir sürü grup başvurmuş... Yeni kurulan bir topluluk olarak platformun ilk oyununun burada olması çok güzel ve çok sevindirici. Bu festival hem bölge, hem devlet tiyatrolarını hem de uluslararası arenadan grupları bir araya getiriyor. Bu çok özel ve önemli…Elif Ürse: Avrupa'nın birçok yerinde küçük şehirlerde böyle festivaller vardır. Büyükşehirlerinden başkentlerinden değildir onun gibi bir şey bu yani.Mark Levitas: Hatta sonunda o şehir o festivalle özdeşir.Elif Ürse: Burası da öyle… Bu büyük gurur kaynağı... Keşke bütün şehirlerde olsa… Bugünlerde bu kaleleri tutmak lazım… Sahip çıkmak lazım…Günümüzde tiyatro sanatçısı yetişiyor mu? Tiyatro sanatçıları neden dizilere yöneliyor?Zuhal Gencer Erkaya: Çok yetişiyor.Mark Levitas: Tiyatro sanatçısı elbette çok yetişiyor. Bende İstanbul'da oyunculuk okulunda hocayım. Fakat tabii tiyatro ve televizyon arasında şöyle bir şey var; televizyon oyuncuların sonuçta bir yaşam alanına dönüştü. Yaygınlığı nedeniyle, dizilerin çokluğu nedeniyle çoğu tiyatro sanatçısı televizyonda çalışıyor, çalışmaya devam ediyor.Peki neden?Mark Levitas: Televizyona yönelmenin finansal nedenlerden olduğunu düşünüyorum.Elif Ürse: Tiyatrodan gerçekten geçinebilecek bir para kazanılsaydı televizyona, dizi oyunculuğuna yönelim bu kadar fazla olmazdı.Zuhal Gencer Erkaya: Benim için fark etmiyor. Yani sinemada da oyunculuk yapıyorum, tiyatroda da dizilerde de… Tek şey şu tiyatrodan iyi kazansak her işi kabul etmek zorunda kalmayız… İnsanlar tamamen maddi durumdan dolayı istiyorlar dizilerde olmayı.Yeni nesil oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?Zuhal Gencer Erkaya: Yeni nesilde de çok iyi oyuncular var. Ama isim saymamız mümkün değil birini söylersek diğerlerini atlarsak olmaz.Sizce televizyonda da tiyatro benzeri eserler verilemez mi? Mark Levitas: TRT'de de bir dönem bu çok yapıldı. Keşanlı Ali Destanı gibi oyunlar sahnelendi. Tiyatro metinlerinin televizyonda sahnelenmesi yetmişlerde ve seksenlerde çok rastladığımız bir şeydi… Şimdi ise yapılması oldukça zor…Şimdi yapılması neden zor?Mark Levitas: İçinde bulunduğumuz dönemde bence insanlar aksiyona ve daha çok mekâna yayılmış şeyleri tercih ediyorlar.İstanbul'dan gelen bir topluluk olarak şunu söylemek isterim; bence tiyatro seyircisi artıyor. Hem gençleşiyor, hem artıyor. Yani tiyatroyu kendi yerinde izlemek ve canlı bir sanat dalı olması onu muhafaza etmesi gerekiyor. Televizyonun bambaşka bir dinamiği var. Çok daha çabuk bir tüketim… Tiyatro da edebi bir eser veriliyor ve bu on sene sonra ya da elli sene sonra da sahnelenebiliyor. Bir yerde yapılan bir oyunu bambaşka bir grup başka bir şehirde de sahneleyebiliyor. Yorum isteyen bir şey ve bu özgünlüğü koruması çok önemli... Ben bir taraftan ise tiyatro seyircisinin arttığını ve insanların farklı yerlere getirip farklı yerlerde devamlı sahneler açılıyor.Zuhal Gencer Erkaya: Ben İzmit Şehir Tiyatrosu oyuncusuyum. Biz 1997'de kurduk orayı. Ve hiçbir zaman boş bir salona oynamadık. Harika bir şey yani… Oranın da çok iyidir izleyicisi. Hiç boş oynadığımızı hatırlamıyorum. Hep yabancı eserler uyarlanıyor. Türkçe tiyatro eseri üretimi olmuyor mu?Mark Levitas: Yeni yeni yazılıyor. Türk yazarlarının kendi oyunlarının sahneleme imkânı bulması çok kolay olmuyor. Bu yüzden de süreçte pes eden çok yazar var.Türkçe eser üretimi neden kolay değil?Mark Levitas: Çünkü yazar genelde kendi eserlerini oluşturacak prodüksiyonu sağlayacak imkânı bulamıyor. Elbette ki yabancı klasikler zaten bugünün güncel eserlerle kıyaslanamaz. Antik Yunan Tragedyaları ile başlayan iki bin beş yüz yıllık eserlerden bahsediyoruz. Yabancı metinler, konfirme olan metinler çeviriliyor. Bunlar daha kolay seyirciyle ulaşıyor. Bir yazarın genç bir oyunun yazarının kendini kabullendirip bunu mesleğe dönüştürmesi, bundan para kazanacak hale gelmesi süreci zor olduğu için pes eden çok yazar oluyor.Elif Ürse: Bu sektör olmak ile ilgili… Tiyatro sektörü diye bir şey henüz yok. Çabalar var.Mark Levitas: Yani senin yazdığın bir oyun Türkiye'nin dört farklı yerinde bir sezon eğer oynanıyorsa bu o zaman bir meslektir. Ve sen ikinci sezon ondan para kazanacağını onu devam ettireceğini bilirsin. Kendi oyununu yazarsın. Öyle bir durum söz konusu... Yerel bir tiyatro külliyatı ancak metinlerden oluşuyor.Bunun değişmesi için ne yapılmalı?Elif Ürse: Ülkemizde bu konlara destek yok. Avrupa’da öyle devlet destekleri var ki… Ama yine de burada güzel bir çaba var.Zuhal Gencer Erkaya: Yani belki de devlet tiyatroları, şehir tiyatroları yazarları daha çok desteklemeli.Mark Levitas: Ödenekli kurumların imkânları daha fazla oluyor. Elif’in de dediği gibi batı da sadece yazılması için değil o oyunların farklı dille çevrilmesi için bile farklı bütçeler var. Böylece o ülkelerdeki oyunların farklı ülkelerdeki sirkülâsyonu çok daha yaygın yapılıyor. Siz İspanya’da bir oyun yazdığınız zaman bir de biraz tanınan biriyseniz biliyorsunuz ki o oyununuz Danimarka’da, Almanya’da, Fransa’da oynayacak. O dolaşım o yazarların yaşam devamlılıklarını sağlayabiliyor.Sizce tiyatronun eğitime katkısı olmaz mı? Mark Levitas: Yazılı bir metin olduğu için tiyatro edebi bir eser. Bence kişilerin gelişim süreçlerinde edebiyat ve sanatla tanışmalarında çok önemli olduğunu düşünüyorum.Elif Ürse: Tiyatro ile yazarlarının o dönemini kavramak, o dönemle ilişkili olmak, insanı anlamak, kendini anlamak, olduğun zamanı, süreci anlamak mümkün oluyor…Mark Levitas: Tiyatronun iki tarafı vardır; her ne kadar edebi bir eser olsa da okunmak için değil oynanmak için yazılmıştır. O yüzden bir tiyatronun can bulacağı yer her zaman sahnedir. Tiyatro oyuncularının sosyal güvencesi var mı?Zuhal Gencer Erkaya: Şehir tiyatrosu olduğundan dolayı benim var.Mark Levitas: Ama bağımsız çalışıyorsanız tabii daha zor.Ama ödenekli kurumların sosyal güvenceleri var?Zuhal Gencer Erkaya: Bir nevi memuruz.Mark Levitas: Bir tiyatro sanatçısının hayatında belirli bir sağlık ve gelecek garantisi olması gerek.Elif Ürse: Ve devletin bu hizmeti veriyor olması gerek. Peki, şimdiye kadar oynadığınız sizi en çoketkileyen rol hangisiydi?Zuhal Gencer Erkaya: Ben Roberto Zucca’da oynadığım rolde çok zorlanmıştım. Zorlandığım bir rolü oynamayı seviyorum. Roberto Zucca’da öyle bir kadın nasıl olabilir diye böyle bir türlü kabullenemiyordum ama bunu kabullenmem gerekiyordu oynayacaktım sonuçta… Onda bayağı zorlanmıştım ve hatta çalışırken 44 kiloya düşmüştüm.Elif Ürse: Elif Ürse: Ben oynadığım rollerin hepsini seviyorum. Ama benimde bir tane zorlayan rol vardı. Howard Barker’ın "Bir İnfazın Portresi" adlı oyununda Galaksi karakterini oynadım. O benim için çok zordu. Oyunda yaşımdan çok büyük birini oynuyordum. Bende onu çalışırken 44-45 kiloya düştüm. Yani o beni aslında zorlayan roldü. Galiba en çok sevdiğiz roller oyuncuyu biraz zorlayan roller oluyor.Zuhal Gencer Erkaya: Evet insanın çok hoşuna gidiyor. Hiç bana benzemeyen karakteri oynamak çok zevkli oluyor.Elif Ürse: Biz aslında daha çok rolü değil de oyunu severiz.Mark Levitas: Tabii süreci bütünü. Oyunun bıraktığı tadı…Bu oyunu oynamaya nasıl karar verdiniz?Zuhal Gencer Erkaya: Geçen sene İzmit’te de bir oyunum yoktu hiçbir şey yapmamaya karar vermiştim ne dizi ne bir şey yapmak istemiyordum. Sonra Mark bir gün bu tekst ile bana geldi ve ben oyunu o kadar beğendim ki hemen oynamayı kabul ettim. Mark ile ve Ceren ile tanıştım onlarla çalıştım. Elif gibi Sercan gibi Görkem gibi çok hoş insanlarla tanıştım. Elif ile beraber oynamak acayip keyifliydi onu yaşadım. Yani bu oyunda olduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi ve çok mutluyum.Mark Levitas: Hiç tanışmıyorduk. Uzun provalar yaptık ama çok keyifli geçti.Elif Ürse: Bir de keyifli olan güncel bir metinin içinde olmak. Yani tabii ki bir edebi eser oynamanın çok başka bir tadı vardır ama bugünün sözünü söyleyen bir oyunun içinde olmak sizin gerçekten aktif bir sanatçı olduğunuzu hissettiriyor.Zuhal Gencer Erkaya: Bugün şu anda yaşadığımız Türkiye’yi anlatıyor ve onun içinde izleyenlerde çok etkileniyorlar ve çok beğeniyorlar.Siz bu oyunu hazırlamaya nasıl karar verdiniz?Mark Levitas: Bu oyuna ortağım ile birlikte karar verdik. Oyunun yazarı Ceren Ercan, ben oyunun yönetmeniyim. Beraber kurduk tiyatroyu... Metinleri Ceren getirdi ve beraber başladık çalışmaya… Farklı bir tiyatroda çalışıyorduk. Oyun üzerine çalışıp bu projeyi yapmak istedik. Bu oyun ile ilgili bizi heyecanlandıran şey; oyun daha önce Lizbon’a gitti, Portekiz’de yabancı bir seyircinin karşısına çıktı. İstanbul’da da oynamaya devam ediyoruz fakat oyun ilk defa bir Anadolu şehrinde oynayacağız.İlk önce Adana mı oluyor?Mark Levitas: Evet, İstanbul seyircisi dışında Türkiye’de hiç sahneye çıkmadık. Beni Adana’da ki seyircinin bu oyuna vereceği tepki ve oyunla kuracağı ilişki çok heyecanlandırıyor. Çünkü oyun İstanbul’da Nişantaşı ve Osmanbey’de geçiyor yani onlar için nasıl bir algı olacak merak ediyoruz.Eli Ürse: Ama Adana seyircisi de öyle açık ki… Alışkanlık meselesi izleyici olmakZuhal Gencer Erkaya: Kesinlikle.
ADANA
25 Nisan 2017 - 10:51
'Tiyatronun can bulacağı yer her zaman sahnedir'
Türkçe oyun yazılmamasının nedeninin imkansızlıklar olduğunu savunan Levitas, oyun yazarlarının eserlerini oluşturacak prodüksiyonu sağlayacak imkânı bulamadıklarını söyledi.
ADANA
25 Nisan 2017 - 10:51