Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, kıdem tazminatı ile ilgili açıklamasının ardından yazdığım köşe yazımla ilgili AK Parti eski Milletvekili Ziyaeddin Yağcı aradı.
***
İşçinin kıdem tazminatı ile ilgili sahiplenmemden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
***
Sohbet ilerledi ve Yağcı, 1975-1976 yıllarında başlayan kıdem tazminatı fonu oluşturma girişimlerini anlattı.
***
Ziyaeddin Yağcı o yıllarda Çalışma Bakanlığı Özel Kalem Müdürü olarak görev yapıyormuş. Dönemin hükümeti, işçinin kıdem tazminatı ile ilgili bir atılım başlatmış ve tazminatların devlet güvencesi altına alınması için bir çalışma başlatmış.
***
Tabi, çalışma işçi sendikalarının karşı çıkmasıyla rafa kalkmış. Sonraki yıllarda da 2-3 kez bu çalışma gündeme gelmiş ama her defasında çalışmaya karşı çıkan işçi sendikaları olmuş...
Hayretler içinde dinledim Ziyaeddin Yağcı'nın anlattıklarını...
***
Oysa, kıdem tazminatının devlet güvencesine alınmasına, işverenler ve işveren sendikaları karşı çıkmalı. Mantık bunu götürür...
***
İşçi sendikalarının, işçinin hakkını savunması gerekirken, işçi haklarını teminat altına almak için yapılan çalışmalara neden sekte vurur anlam veremedim.
***
Sonrasında, 1980 öncesi sendika hareketlerinin muhalifliğinden söz edilince, durumu anlamış oldum.
Yağcı da bir işveren... Yanında 20 işçi çalıştırıyor ve işçilerin kıdem tazminatlarının, her ay vergi, sigorta gibi cüzi miktarlarda kesilerek, oluşturulacak bir fonda garanti alınmasını istiyor...
***
Çünkü, işçinin 3 kuruşluk tazminatına göz dikilmesini istemiyor...
***
Bir başka pencereden de bakıyor sayın Yağcı, "Belki peyder pey aktarılsa bu ödemeler hiçbir işletmeye yük olmaz. Ama yıllar sonunda ortaya çıkan meblağı iyi niyetli olsa da birçok işyeri ödeyemez..."
***
Kısacası, AK Parti hükümetinin işçi haklarıyla ilgili başlattığı kıdem tazminatlarının devlet güvencesi altına alınmasına herkes destek olmalı...
***
Bunun siyaseti olmaz, ol(a)maz...
***
Sırf muhalefet olmak için, işçinin yıllar sonra kazanacağı bu hakka kimse sekte vurmamalı... Bu görev de, gerek iktidar, gerekse muhalefete düşüyor...
***
Buradan çıkarılacak hisse şu; TBMM'de milletin adına koltuk işgal edenler, sermayenin değil, milletin, işçinin, çalışanının vekili olduğunu artık göstermeli...