Vefasız bir toplum olup çıktık
Bakın ardı ardına acılar yaşadık. Kimin umurunda.
TRT’nin efsane spikeri Mesut Mertcan, huzurevinde yaşama veda etti. O yaşarken, onun adını yaşatamadık, ona sahip çıkamadık.
O yaşarken bir bulvara ya da bir caddeye adını veremedik.
Onun çocukluğunun geçtiği bir parkta adını yaşatamadık.
Artık Mesut Mertcan yok. Şu saatten sonra yapılacak bir güzelliğin kıymeti olur mu sizce?
Neden biz, insanlar yaşarken onun varlığını güzel bir anıyla yaşatamıyoruz.
*****
Arkasından Muzaffer İzgü göçüp gitti.
Pekiyi onun kıymetini bildik mi?. Hayır!
Adana’da hangi belediye başkanı Muzaffer İzgü’nün adını bir bulvara ya da bir caddeye verdi?.
Geçtiğimiz aylarda Muzaffer İzgü bir film makinesi göndermişti Adana’ya… Büyükşehir belediyesi aldı onu müzeye koydu.
Muzaffer İzgü’nün bir anısı yok mu var ama yeterli mi hayır!
Çünkü Muzaffer İzgü Adana’nın kılcal damarlarını kitaplarında yaşatan en büyük yazarlardan biriydi.
Bu saatten sonra adını bir bulvara versek ne!
*****
Adana’nın değerli sanatçılarından biridir Mahmut Hazım Kısakürek…
Gölge oyunu ustasıdır. Seyhan Belediyesi Kent Konseyi üyesidir. Mahmut Hazım Kısakürek önemli Adanalı yazar Muzaffer İzgü'nün ismini kentimizde önemli bir cadde veya meydana verilmesi için girişimde bulundu.
Adana'nın her sorunuyla yakından ilgilenen milletvekili Zülfikar Tümer, Kısakürek'in girişimini Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar'a aktardı.
Bakın Adana’nın o kadar milletvekili var. Bir yazarın adının yaşatılması için yine Milletvekili Zülfikar Tümer devreye giriyor.
Belediye başkanı konuyu hemen belediye meclisine taşıma sözü veriyor.
Dileriz büyük ustanın adı Seyhan’da yaşatılır. Milletvekili Tümer’in mücadelesini verdiği bir konu daha amacına ulaşır.
*****
Gelelim Mesut Eray’a.
Gençliğin fotoğrafçısına.
Ömrünü Adana’ya harcadı, sanata, sanatçıya harcadı, kentin her yerini fotoğrafladı. Adana’da belki evinde Mesut Eray fotoğrafı olmayan yoktur.
Valilerin, belediye başkanlarının fotoğraflarını çekti.
Sesi o kadar güzeldi ki koro oluşturdu. O koroda Adana’nın en güzel şarkılarını seslendirdi.
Gazetecilik yönü de vardı. Gazetesi de vardı. Çok mütevazı bir insandı, bunu Ziyapaşa Bulvarı’ndaki ‘dergahına’ gelenler iyi bilirdi. Mesut Eray dost canlısıydı, dostuna sadıktı.
Fotoğraf makinelerinden müze oluşturdu.
Adana’da bir Mesut Eray fotoğraf müzesi var.
Pekiyi kimin haberi var! Resmi bir açılışı bile yapılmadı.
Yaşarken ‘Ağabey’ diye arkasından koşan belediye başkanları iki gün sonra onu da unuttu.
*****
Bu kadar vefasızlık ağır geliyor insana.
Bakın Mesut Eray’ın adı bir caddeye ya da bulvara verilmedi.
Oysa dünyaları sığdırdığı işyerinin bulunduğu küçük sokakta onun adı yaşatılabilirdi.
Bunu bile yapmadılar. Çünkü, onlara göre Mesut Eray yaşarken değerliydi. Politikacıların ve özellikle de belediye başkanlarının çok güzel fotoğraflarını çekiyordu.
Ölünce unutuldu.
*****
Mesut Eray
Mesut Mertcan
Muzaffer İzgü ve daha ne isimler!
Adana’nın gerçekten de yaşayan birer tarihiydiler. Değerlerini yaşarken bilemedik. Şu saatten sonra onları yaşatmak için yapılanlar göz boyamaktan öte gitmez.
Yaptığın iyiliği o sanatçı görmedikten sonra…
*****
Ne olur
bir gün de
ölümü beklemesek!
Vefasız olmasak ne olur!