Sizin hiç yaranız oldu mu, kaşıdıkça canınızı acıtan!
Ve bilmediğiniz bir kentin sokaklarında hiç kayboldunuz mu yaralı yaralı!
Hiç fark ettiniz mi cami önlerinde size el açan Suriyeli kadınların bakışlarındaki çaresizliği!
Ve hissettiniz mi görmezden geldiğiniz Suriyeli çocukların trafik ışıklarında yalınayak bastıkları asfaltın sıcaklığını…
***
Bir Ramazan ayını ve bayramını daha geride bıraktık.
Belki de akıllarda kalan en önemli iftarlardan biri, Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan’ın Suriyeli çocuklarla ekmeğini paylaştığı o kutsal sofra oldu.
O iftarda, Suriyelilerin yüzyılın en ağır mezalimine maruz kaldığını söyledi Başsavcı Yeldan…
***
‘Bu masa etrafında bulunan tüm insanlar, yüreği yaralı insanlardır’ dedi
‘Bu rahmet ve bereket ayında dokunulması gereken o güzel yüreklere dokunmak için arkadaşlarımızla beraber yola çıktık. İnşallah bölgemiz ve ülkemiz huzur içinde geleceğe yürüyecek. Bölgemizde ve ülkemizde yaşanan tüm acıların son bulmasını temenni ediyorum’ dedi.
***
Bir cumhuriyet başsavcısının Suriyeli yetim çocuklarla ne işi olur?
Gider lüks otellerde şaşaalı iftar sofralarına, yemeğini yer, içer kalkar!
Ama yaralı olmak başka!
Yüreği yaralı insanla ekmeğini paylaşmak daha başka!
Ya yüreği yaralı yetim bir Suriyeli çocuğun başını okşamak…
Başsavcı Yeldan’ın da farkı burada…
***
Cezaevine düşen insanı cezalandırıp hayatını karartmak yerine; onu topluma kazandırmak, meslek sahibi yapmak, cezaevinden çıktığında koluna altın bilezik takmak, hükümlüleri topluma yararlı işlerde çalıştırmak, yaptıkları el işlerini paraya çevirip onlara gelir sağlamak, hükümlülerin alın teriyle okullardaki sıraları masaları onarttırıp devlete dolaylı maddi katkı sağlamak da farklı bir davranış.
O insanların derdiyle dertlenip, cezaevindeki insanların yarasını sarmak gibi bir şeydir bu da aslında…
Başsavcı Yeldan’ın da farkı burada…
***
‘Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir’ demiş filozof.
Derin acıların halinden anlamak gerek, dilden, duruştan anlamak gerek.
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, dilsiz olan derin acıların halinden anlıyor, yüreği yaralı Suriyeli yetimlerin halinden anladığı gibi.
Ve yaraları sarıyor, kanamaya başladığı yerden…