idamı
istenen 23 kişiyi
verdiği kararlı hukuk mücadelesi ile astırmayan saygın bir avukatı kaybetti adana!
***
27 mayıs, 12 mart
ve 12 eylül askerî
girişimlerinin canlı tanığı hülagû balcılar veda etti yaşadığımız evrene!
***
cemal süreya
‘her ölüm
erkendir’ diyor ya!
acı haberini duyunca üzüldüm!
***
etik
kurallara uyan!
ileriyi gören aydın bir avukattı, iyi adamdı!
***
adliyede
bir yeminle
başladığı avukatlığı
yine aynı yerde cenazesinin alınmasıyla noktalandı!
***
bir baba dostunu
kaybetmenin acısıyla
sarsıldı baro başkanı mengücek gazi çıtırık ve dedi ki; ‘o, inancını yitirmeden ve davasında eğilmeden, bükülmeden şartlara göre kalıp almayan biriydi!
***
ki belki, o söz!
şartlara göre kalıp
alanlara çok iyi bir dersti!
***
ve ben!
aramızdan
ayrılmadan bir süre önce
bürosunda görüşmüştüm, mesleğinde yarım asrı deviren o usta hukukçuyla!
yılların tecrübeli ismi
ergenekon ve balyoz davalarını değerlendirmişti, değerlendirirken nasıl ileriyi gören bir hukukçu olduğunu da idamdan kurtardığı sanıklarla belgelemişti!
***
demişti ki;
‘yaşadığımız
coğrafya birçok
kavmin kaybolduğu bir yer. askerliği bilmeyen bu coğrafyada yaşayamaz. bu yüzden asker, politikadan önemlidir. askeri politikaya karıştırmamamız gerekiyordu, karıştırdık’
***
asker bizim
gözbebeğimiz, namusumuz,
hürriyetimizdir. biz ordu milletiz. ve şu an ortada darbe teşebbüsü yok. hazırlık hareketleri var ama onun da cezası düşük.
***
bu yüzden paşalar serbest bırakılmalıdır. verilen kararların da temyizden döneceğine inanıyorum. ben 10 sene yatan bir MHP’linin beraat ettiğini gördüm. şimdi siz bu paşalara beraat verseniz, içeride bulunduğu sürede yaşadığı acının karşılığını nasıl ödeyeceksiniz. devlete tazminat hakkınız var ama dünyaları verseler cezaevindeki bir günün acısını karşılayabilir mi?’
***
biliyorsunuz
bir süre sonra
paşalar serbest bırakıldı!
çünkü o, geleceği
gören bir avukattı!
***
hülagû balcılar
1960 ve sonrasındaki
girişimlerin Türkiye’yi çok geride bıraktığına inanıyordu
***
bakın
o günkü röportajda
şunları söylüyordu: “1960 darbesi olmasaydı Türkiye avrupa’yı çoktan geçerdi. elbette darbe istenmez ama bugün gerçek bir darbe olmadığı halde olacakmış gibi bir ortam oluşturuldu. yargı siyasi iktidarın emrinde gibi bir durum yaratıldı. oysa hakimler ve savcılar kimsenin emri altına girmez. ‘Türk bayrağının dalgalandığı her yer benim vatanım’ diyen hakim ve savcılarımız var. buna rağmen belli çevrelerce yargı çok hırpalandı. anayasa; ‘hiç kimse yargıya müdahale edemez, telkinde bulunamaz’ diyor. bazı medya grupları da dahil ergenekon ve balyoz davaları sürecinde çok yanlı davrandılar. hukuk üstatları; ‘davada haklı, mevzuda kuvvetli, ifadede nazik’ olun diyor. bu yönüyle davanın bazı avukatları mahkeme ile iyi geçinemediler. kahramanmaraş olaylarını savunduğum davada beni de mahkemeden attılar ama sonra ben bunu telafi ettim. yani duruşmaya giren avukatların tavrı, konuşmaları ve savunmaları da çok önemli.”
***
o gün
ne diyordu!
bugün, dediklerinin
hepsi nasıl ortaya çıktı!
***
adamlığına hasretle!