‘insan
eğer bir kuşun yalnız başına ağlayışını veya su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini dinleyemezse, yaşamın ne anlamı kalır!’
***
‘dereler
ve nehirlerden akan pırıltılı sular
sadece su değildir,
onlar bizim atalarımızın kanıdır’
***
‘kayalık tepeler, ıslak çayırlardaki damlalar, atın vücudundan buharlaşan ısı ve insan; hepsi aynı ailedendir’
***
‘her parlayan
çam iğnesi, bütün o kumsallar ve sahiller, karanlık ormanlardaki sis, uçsuz bucaksız alanlar ve havada vızıldayarak uçuşan her bir böcek, halkımızın anılarında kutsaldır’
***
‘göllerin
berrak sularındaki her bir yansıma, halkımızın yaşamından olaylar ve anılar anlatır
***
‘suyun mırıltısı,
babalarımızın babalarının sesidir
nehirler ise bizim erkek kardeşlerimizdir’
***
‘bizim çocuklarımıza öğrettiğimizi, siz de kendi çocuklarınıza öğretin: dünya anamızdır. dünyaya ne kötülük olursa, oğullarına da aynı kötülük olur’
***
‘eğer insanlar yere tükürürlerse, kendi yüzlerine tükürürler. biz bunları biliyoruz. dünya insanlara ait değildir. insanlar dünyaya aittir’
***
‘bir zamanlar sizin gibi güçlü olanların ve ormanlarda özgürce dolaşanların mezarları da kalmayacak’
***
‘onları anmak ve yaslarını tutmak için, bir zamanlar bu dünyada yaşamış olanların çocukları da kalmayacak’
***
‘eğer
toprağı size satarsak,
onun kutsal olduğunu hatırlayınız
ve bunu çocuklarınıza da öğretiniz’
***
bu satırları;
kızılderili reis seattle’ın, 1854 yılında abd başkanı franklin pierce’e yazdığı mektuptan derledim
***
bu mektup, birleşmiş milletler çevre koruma teşkilatı tarafından, çevre üzerine şimdiye dek bilinen en güzel ve en içten anlatım olarak tanımlanıyor
***
ihtimal
günümüzde
böyle mektup yazan yoktur!
zaten gözü yemez, zor çıkar!
***
ama
anlamlı bir mektup!
teşekkürümüz de
yazana kalsın!
***
mektubun,
en dikkat çekici satırlarını sona bıraktım!
bu da anlayana
kapak olsun!
***
‘yatağına
pislik yığmaya devam eden,
bir gece
kendi pisliğinde boğulacaktır’