bir okur
mektup göndermiş
‘ölme’ yazım üzerine!
‘sayın özke’ diye girmiş!
***
diyor ki:
siz televizyonlardaki hocaları kadrolu şarlatanlara benzeterek hiç bu konu ile alakası yok iken onları vurursanız gülünç duruma düşersiniz. şarlatan dediğiniz hocaları bir dinleyin (istisnalar hariç). Ramazanda yardımlaşma, iyilik, kardeşlik, sahip çıkma, yakınlara bakma, vs. gibi İslam’ın emri olan konuları anlatıyorlar
***
zaten
istisnaları yazdım
gerçek inananlar beni anlar, onları tenzih ederim!
yani
televizyonda vatandaşa ‘açlığını hurma ile bastıran Peygamberin ümmetiyiz’ dedikten sonra gidip yıldızlı otellerde iftar sofralarına oturanları yazdım!
lüks yerlerde düğün yapanları yazmadım örneğin!
biri çıkıp anlamadan yargılar diye de ‘bazı’ belirtecini bilerek kullandım!
‘bazı televizyonlarda’ dedim
neyse!
***
gelelim
mektubun diğer kısmına!
diyor ki :
keşke televizyonlardaki ahlaksızlığı, fuhşu, edepsizliği, birbirini aldatan eşlerin oynadığı dizileri eleştirebilseydiniz. erkek ve kadının aynı evde günlerce kaldığı o hayasızca giyilen kıyafetlerle survivor denilen programları eleştirebilseydiniz!
***
seyretmediğim
programı eleştirmem!
demek ki okurum bu satırları yazıp veriştirdiğine göre…
seyrediyor!
***
bir de
okurum mektubunda:
‘Peygamber Efendimiz komşu hakkını anlatırken öyle şeyler söylemiş ki; sahabeler neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sanmışlar’ diyor
***
madem öyle!
‘bazı’ televizyonlarda yıllardır konuşup kendi keselerini dolduran kerameti kendinden menkul kadrolu hocalar, komşu hakkını anlatırken…
vatandaşlar neden Peygamberin anlattığı gibi bir duyguya kapılmıyorlar!
demek ki anlatamıyorlar!
***
madem öyle
insanlar neden sokakta dileniyor
cami önlerinde avuç açanlar kim!
kimin komşusu!
***
madem öyle
toplumda ötelenen, dışlanan, bilmem ne yapılan çocuklar kim!
neden insanlar üç kilo makarna, beş kilo kömüre mahkum ediliyor!
***
yani
televizyondaki hocalar konuşmadan önce bu millet oruç tutmuyor muydu!
bal gibi tutuyordu!
televizyondan önce oruç yok muydu, vardı!
bu millet bu kadar cahil miydi yani, hayır!
ama şimdi öyle bir hale getirdiler ki; birbirinden gülünç sorularla ramazana olan saygıyı bile inanmayan insanların ağzına sakız ettiler!
***
belki televizyon yoktu
ama eskiden insanlar
külünü paylaşıyordu, yolunu paylaşıyordu, derdini paylaşıyordu!
yaptığı yemeği yan komşusuna vermeden iftar sofrasına oturmuyordu!
biri öldü mü mahallede bir ay radyosunu bile açmıyor, mutfağında ne varsa poşete koyup komşusuna veriyordu, sahurunda teneke çalıp, penceresine vurup uyandırıyordu!
şimdi, üçüncü kattaki komşusu ölüyor, onuncu kattakinin haberi olmuyor!
bırak haberi, gördüğü taziye çadırına gidip oturmuyor!
madem hocalar bu kadar iyi konuşuyor; öyleyse neden insanlar bir hurmayı yücelten Peygamberin komşuluk ilkesini yaşayamıyor, yaşatamıyor!
***
yine de
mektubun için
sağ ol sevgili okur!
zaman zaman ‘hatalı’ yazsam da bir mektup gönderenimin olması güzel!