görgü ailede başlar
ilkokul, ortaokul, lise, üniversite derken
yaşamın bütün koridorlarında çıkar karşına
sınırı yoktur
kendine sınır koyan zaten sınırdır
aşamazsın!
***
kapı çalındığı gibi açılır
edeple çalarsan lütufla
tekmeyle çalarsan yumrukla
telefon görüşmeleri de böyle
nasıl karşılık istersen öyle
***
say ki ziraat okudun tarım il müdürü oldun
say ki fakülte okudun orman bölge müdürü
say ki bir gazeteci aradı
müdürsün ya, sekreterin çıktı telefona
gazeteci adını yazdırdı
telefonunu yazdırdı
gazetesini yazdırdı
sekreter ha bire yazıyordu
gazeteci, annesinin kızlık soyadının üçüncü ve beşinci harfini bile yazdırdı
aramadın!
müdürsün ya
***
e neylersin
görgü bu
tarlada ya da ormanda yetişmiyor
ürün değil ki alasın!
***
konu aramaktan açılınca aklıma geldi
bir gün vali recep birsin özen’i aradım
özel kalem müdürü, ‘toplantıda’ dedi
adımı yazdırdım
telefonumu yazdırmadım
gazetemi yazdırmadım
çünkü o zamanlar, sekreterden özel kalem müdürüne, il müdüründen bölge müdürüne kadar gazete okuyordu, kim nerede, hangi gazetede yazıyor biliyordu
annemin kızlık soyadının üçüncü ve beşinci harfini de yazdırmadım
25 dakika sonra telefonum çaldı
arayan valiydi
zaten bu yazdığım da 25 yıl önceydi
***
yani
o zamanlar da sekreter vardı
özel kalem müdürü vardı
işlerinin erbabıydılar
vali özen’in kalem müdürü hala adanada
ve hala özel!
***
rutin vali hikayesini bilirsiniz
babasını ayağına çağırır
o da ‘vali oldun ama adam olamadın’ der
bu müdür için de geçerli
amir için de geçerli
yani adamsan senin için de geçerli
ne yazık ki
günümüzde bu kadar üniversite açılması bile bu gerçeği değiştiremedi
***
üniversite okumak ayrı
yaşamı okumak ayrı
hani nazım hikmet diyor ya;
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı
şart değil
kimsenin kimseyi sevmesi şart değil
ama aranıyorsan
yani müdür yerine konulup aranıyorsan
görgü gereği
nezaket gereği
bir ararsın
kimini geçiştirir
kimine yararsın
***
Ama…
‘müdürüm’ diye takıntın varsa
zararsın!