Dün kaldığımız yerden devam edelim.
Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekiplerinin ne yapmaya çalıştığını sormuştum.
Dünkü yazımı yazdıktan sonra kent merkezinde biraz yürüyüş yaptım.
Kentin nabzının attığı yerleri gözlemledim.
İnönü, Cemal Gürsel, Ziyapaşa Bulvarı’nın güneyini dolaştım.
İnönü Caddesi üzerinde dört tane kokoreççi bir tane de börekçi vardı.
İnönü Caddesi’nde ve Çetinkaya kavşağında akşamları en az 10’ar tane seyyar satıcı da vardı.
Caddenin en işlek daha doğrusu yaya trafiğinin en yoğun olduğu noktalara seyyar tezgahlarını kuran kokoreççiler yola ya da kaldırıma attıklara
sandalyelerle ekmek paralarını kazanmanın derdindeydi.
Onları görünce dakikalar önce yazdıklarımı yeniden düşündüm.
Zabıtanın ne yapmaya çalıştığını bir kez daha sorguladım.
Zabıta vergisini ödeyen, 50-60 kişiye istihdam sağlayan işletmelere yağdırdığı cezalarla adeta gırtlağını sıkarken, kokoreççilere ve diğer seyyar
satıcılara neden göz yumuyor diye…
Yanlış anlaşılmasın sakın.
Kokoreççilerin yada diğer seyyar satıcıların ekmek paralarını kazanmasına engel olunması anlamında söylemiyorum.
Aksine açlıkla mücadele eden, evlerine helal ekmek götürmek için bin bir güçlükle mücadele eden bu insanların korunması, onlara daha iyi koşulların
sağlanmasından yanayım.
Sadece, işsizlik şampiyonu olan Adana’da onlarca kişiye istihdam sağlayan işletmelerin zabıta tarafından neden yıldırılmak istendiğini anlamaya
çalışıyorum.
Anlamakta zorlanıyorum.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un “Adana'ya taş üstüne taş koyarak, yatırım yapacak kişilerin ayağına kırmızı halı sereriz” ve Büyükşehir Belediyesi
Başkanvekili Zihni Aldırmaz’ın bir meclis toplantısında “10 kişi çalıştıranın elini öperim” şeklindeki sözüyle zabıtanın uygulamasını bir türlü
bağdaştıramıyorum.
Aldırmaz’ın 3,5 yıllık görev süresinde takdirle karşılanacak bazı hizmetlere imza attığını inkar etmek Aldırmaz’a haksızlık olur. Örneğin, Atatürk
Caddesi’ni İbo Osman Caddesi’ne bağlayacak altgeçidin yapılması…
Örneğin, kentin güney mahallelerinde bugüne kadar asfaltın ne olduğunu dahi bilmeyen köylerin yollarına asfaltlaması…
Örneğin, mezarlıkların tertemiz hale getirilmesi…
Örneğin, Kuzey Adana’daki Turgut Özal Bulvarı, Mavi Bulvar, Kenan Evren Bulvarı gibi ana arterlerdeki kavşak düzenlemeleri, sinyalizasyon
çalışmaları ve diğerleri…
Adana için böylesine önemli hizmetlerle zabıtanın yasal ve istihdam sağlayan işletmelere karşı tavrını yan yana koyduğumda hala anlayamıyorum.
Zabıta, bu işletmelere böyle adaletsiz ve vicdansız davranıyor?
Aynı zabıta Turgut Özal Bulvarı’nda kaldırımların üzerine tezgah atan diğer işletmelere de aynı şekilde mi davranıyor acaba?
Kamu kurumlarında görev yapan yöneticilerin halkı arka plana atıp uygulamalarında şahsi davranması kabul edilemez.
İki gündür eleştirdiğimiz konuyla ilgili talimatın Vali Hüseyin Avni Coş tarafından verildiği de iddia edildi.
Kentte yaşanan her olumsuz durum Adana Valisine mal edilmeye çalışılıyor.
Vali Coş’un, bütün işini gücünü bırakıp kebapçının kokoreççinin tezgahıyla uğraştığını iddia etmek kadar saçma bir durum olamaz.
Bu anlayışın mutlaka değişmesi lazım.
Bugün yaşanan bu sorunların asıl nedeni kamu görevi yapan kurumlardaki yöneticilerinin yanlış zihniyetlere sahip yanlış kişilerden oluşmasıdır.
Yöneticiler yetkilerini ve inisiyatiflerini halktan yana değil de halka karşı kullandıkları sürece Adana’nın ilerlemesi mümkün değil. Adana bu zihniyete
sahip yöneticiler var olduğu sürece yerinde sayacak ve kurumlar arası çatışma ve huzursuzluk ortamı sürecektir.
Adana ve Adanalılar bunları hak etmiyor.
Adana’nın kaybetmeye, gerilemeye artık tahammülü yok.
Bu kentin artık vatandaşın mutluluğu, huzuru ve refahı için canla başla görev yapacak yöneticilere ihtiyacı var.