Adana, tarihinde böyle bir seçim süreci yaşamadı. 30 Mart’ta yapılacak yerel seçime tam 55 gün kaldı ancak hala partilere baktığımızda ne olduğunu anlayamıyoruz. Buna saçma sapan bir süreç desek yanlış olmaz. Bu sürecin en karmaşık partisi ise CHP. CHP’nin ne yapmaya çalıştığını anlamak oldukça zor. Önümüzdeki seçim için aday adayları sokağa en erken inen parti olan CHP, adaylarını en son açıklayan parti oldu. Sürecin uzaması, Aytaç Durak ve Zihni Aldırmaz gibi parti dışından isimlerin aday gösterileceği yönündeki iddialar CHP’de oldukça sancı yarattı. Çünkü, solda bir parti olan CHP, Ankara, Hatay gibi kritik öneme sahip illerde MHP ya da AK Parti tabanından gelen isimleri aday göstererek ezberleri bozdu. Birçok il ve ilçede bu nedenle tepkiler de oldu. Adana’da da ithal aday korkusu yaşayan aday adayları kendilerini ortak deklarasyon yayınlamak zorunda bile hissettiler. Aynı CHP, kısa bir süre önce parti içinden isimleri aday olarak gösterdi ancak bu kez de gösterilen adayla seçimi kazanamayacağı iddiasıyla Büyükşehir Adayı Yıldıray Arıkan’ın adaylıktan çekilip, yerine Aytaç Durak ya da Zihni Aldırmaz’ın adaylığının açıklanacağı yönünde iddialar konuşuluyor. CHP’ye gönül vermiş insanlar bu yaşananlar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Parti içinden yetkili bir isim çıkıp da iddiaları net bir dille yalanlamadığı için CHP her geçen gün tartışılıyor ve her geçen gün kan kaybediyor. Üstünü üstlük bir işadamı çıkıp ilçe belediye başkanlığına aday da olabileceğini, aday da gösterebileceğini belirterek üstü kapalı olarak CHP’ye adeta gözdağı veriyor. Sonuç olarak CHP, bildiğimiz CHP. Tartışmaların, çekişmelerin hiçbir zaman bitmediği, seçimi adeta kaybetmek için çaba gösteren bir parti görünümünde. AK Parti’de de durum pek farklı sayılmaz. Görünüşte bir sorun yok gibi görünse de partinin içten içe kaynadığı ortada. Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak gösterilen Abdullah Torun’dan rahatsız olan bir kesim, tıpkı CHP’de olduğu gibi mevcut adayla seçimin kazanılamayacağını ve bu nedenle adayın değiştirileceği yönünde iddiaları yayıyor ve bu iddialar da net bir şekilde yalanlanmadığı için Ak Parti içindeki karmaşa da sürüyor. 17 Aralık operasyonuna dek Azim Öztürk ve Mahmut Çelikcan’ın aday gösterilmeyeceği öne sürülürken, AK Parti-Gülen Cemaati arasında başlayan gerilimin ardından AK Parti mevcut başkanlarla “yola devam” dedi ya da demek zorunda kaldı. İlçe adaylarının açıklanmasıyla birlikte İl Başkanı Ziyaettin Yağcı ve ekibinin istifası da parti içinde yaşanan gerilimi açığa çıkardı. Seçim konusunda bugüne kadar en net ve istikrarlı parti görünümünde olan AK Parti de CHP gibi içi fokur fokur kaynayan bir parti haline döndü. MHP ise bu konularda daha istikrarlı bir çizgiye sahip. Adaylarını en erken açıklayan parti olan MHP’de adaylar yola erken çıkarak epeyce bir yol kat ettiler. Sadece Seyhan adayı konusunda kısa bir süre tartışmalar yaşansa da bu sorunun da üstesinden gelindiği ve mevcut adaylar etrafında birleşildiği görülüyor. Ülke tarihinde de Adana tarihinde de böyle bir seçim sürecinin görüldüğünü söylemek zor. Önceki yıllardaki seçim heyecanının olmadığını ve sürprizlere açık bir seçim olduğuna söylemek elbette yanlış olmaz. Sağın ‘sağ’lıktan, solun da ‘sol’luktan çıktığı, daha doğrusu sağ ile solun birbirine girdiği, parti ilkelerinin yerle bir olduğu, parti içi demokrasi yerine daha çok genel merkez dayatmalarının yaşandığı bir seçim sürecini yaşıyoruz. Bilim çağında yaşıyoruz ancak demokrasi konusunda siyaset alanında yavaş yavaş ortaçağa doğru gittiğimizi hissediyoruz. Tüm siyasi partilerin silkinmesi ve ülkenin birliği, bütünlüğü ve selameti açısından demokrasiye daha sıkı sarılması gerekiyor.