Çağımızın en büyük tehlikelerinden biri de uyuşturucu kullanımıdır.
Uyuşturucu belasının baş düşmanı cehalet, düzensiz aile yaşamı ve sosyal yaşamdaki bir takım eksikliklerdir.
Bu eksikliğin arkasına gizlenmek isteyenler, “Bir defadan bir şey olmaz” mantığıyla başlarlar.
Oysa, hayatlarını kararttıklarının farkına bile varmazlar.
Uyuşturucu belası, erkek-kadın, zengin-fakir, güzel-çirkin ayrımı yapmadan bulaşır, saklanmak isteyenlerin bedenine…
Bir bulaştığında ise bir daha kurtulamazsınız…
Arsızdır, beladır çünkü…
En iyisi bu belaya gençlerimiz bulaşmadan, bu illetten kurtulmanın önü kesilmeli.
Bunun en güzel yolu ise gençlere verilecek eğitimler ve çocuklarımızın sosyal yaşama adapte olmalarını sağlamak…
Bu eğitim aileden başlar, okulda devam eder ve sosyal hizmetler sağlayan yerel yönetimlerle sürer gider…
Aileden, devlete bir zincirdir, uyuşturucudan uzak durmanın çözümü…
Zincirin halkalarından biri eksik olduğunda, gençlerimizi kurtaramayız…
Bunun için, hem aile düzenine dikkat edilmeli. Hem çocukların eğitimi gözetlenmeli, hem de arkadaş ortamlarında yanlış alışkanlıklar edinmelerinin önüne geçilmeli…
Uyuşturucu ile mücadele denildiğinde ilk akla polis geliyor…
Polis, uyuşturucu tacirlerinin kökünü de kazısa, bu illet beyinde bitmediği sürece bir şekilde temin edilebiliyor.
Bunun için de, toplum olarak elele vermeli ve gençlerimizi bu kötü alışkanlıklarıdan uzak tutmalıyız.
Aksi takdirde, geleceğin yöneticileri olarak görülen gençler, geleceklerini karartabilirler.
Bir gencin hayatının kararması, hem ailenin, hem de toplumun düzenine çomak sokar.
İşte, bu sorunla muhatap olmamak için, sorunun çözümünü önceden bulmalıyız.
Bunun için de hepimize görev düşüyor.
Gençlerimizi bu özentiden uzak tutmalıyız…