Dünyanın her dönem en fazla ihtiyaç duyduğu şey ‘barış’tır.
Her dönem birileri savaşları körükler bazıları da savaşların son bulup barışın hakim olması için mücadele eder.
Barış için mücadele edenler kadar savaşı körükleyenlerin de “barış”a vurgu yapması, “barış için savaşın gerekli olduğunu” savunması ise tam anlamıyla bir ironidir.
Bugün bile ülkemizde de dünyada da barıştan en çok söz edenlerin savaşı finanse eden, savaş koşullarına destek verenler olduğunu açıkça görebilirsiniz.
Barışın hakim olduğu bir dünya hayali binlerce yıldır sürüyor.
Bu hayal henüz gerçekleşmemiş olsa da bu hayalden vazgeçmek de mümkün değildir.
Bugün 1 Eylül.
Yani, Dünya Barış Günü.
Her yıl olduğu gibi bugün de günün anlam ve önemine dair açıklamalar, konuşmalar yapılacak.
Alkışların ardı arkası kesilmeyecek, dudaklarının arasından barış sözcüğü çıkan kişinin barışa mı savaşa mı katkıda bulunduğuna bakılmaksızın…
Adana’da bu yıl Dünya Barış Günü’nü hatırlayan kişi sayısının bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz.
Sadece bir siyasi partiye mensup belediye başkanları ile il ve ilçe yöneticilerinin ve bir oda başkanının barış mesajı yayınladığını göz önünde tutacak olursak barışa olan inancın yitirildiği, barışın bir anlam ifade etmediği ya da barışın bir araç olarak kullanıldığı sonucuna varabiliriz.
Barışa ısrarla inananlar ve barışı ısrarla kullananlar.
Bugünkü dünya düzeninde yüzyıllardır süren savaşın iki yanı.
Daha çok barışı gerçek anlamda savunanların ağır kayıplar verdiği amansız bir mücadele.
İyi ile kötünün bitmek bilmez savaşı.
Gözümüzün önünde yaşanıyor ve bakıyor ama göremiyoruz.
Görsek de inanmıyoruz ya da inanmak istemediğimiz için görmezden geliyoruz.
Dünyanın bugüne kadar sahip olamadığı ‘barış’a yarın hepimizin daha çok ihtiyacı olacak.
Dünya Barış Gününüz kutlu olsun…