Adana’da seçim sonrasında herkes AKP’nin ve CHP’nin seçim başarısızlığını, MHP’nin de başarısını konuşuyor.
Son birkaç gündür ise gündemdeki ana konu CHP’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yıldıray Arıkan’ın partisinden ihracı.
Arıkan, CHP’den ihraç edilir mi bilinmez ancak CHP’nin büyükşehirde başarısızlığının tek sorumlusunun Arıkan olmadığı da bir gerçek.
CHP, yerel seçimin erkene alınması ihtimalinin doğduğu günlerde seçim startı veren ilk partiydi.
Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları aylar öncesinden bu ihtimale karşı her an seçim olacakmış gibi çalışmaya başladı.
Aday adayları CHP’nin bugüne kadar hiç girmediği, ilçelere, köylere gitti.
Aylarca hem aday olabilmek hem de CHP’nin başarısı için ter döktüler.
Oldukça demokratik bir ortamda yarıştılar.
Sonra CHP’nin kanayan yaralarından biri ortaya çıktı ve çıkar çevreleri bu sürece dahil oldu.
O ana kadar Adana’da CHP’nin seçimi kaybetmesi için hiçbir neden yoktu.
Büyükşehir ve ilçelerdeki mevcut yönetimlerden mağdur ve rahatsız olan yurttaşların CHP’ye gösterdiği ilgi, CHP’nin başarısı önünde hiçbir engel olmadığını gösteriyordu.
İşin içine siyasi ve maddi çıkar çevreleri girdikten sonra ise işin rengi değişti.
Demokrasinin en güzel örneklerini sergileyen aday adayları arasına güç çevrelerinin desteklediği ‘siyasi sabıkalı’ların da eklenmesi CHP’yi yiyip bitiren fitnenin yeniden işbaşına geçmesine neden oldu.
İl ve ilçe örgütleri de kazanabilecek adaylarla seçime girme çabası göstermek yerine bu çıkar çevrelerinin yönlendirmesi doğrultusunda açık bir şekilde taraf oldular.
Hatırlanacağı gibi siyasi etik açısından CHP’de asla aday olamayacak kişilerin önünü asker delegelerle açabilmek için, Seyhan’da önseçim kararı bile aldırıldı ancak durum hiç de beklendiği gibi olmadı.
Bugün, o fitne, şer odaklarının tekerine çomak sokmayı başaran Zeydan Karalar Seyhan Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu.
Bu, doğrudan CHP tabanının isteği, takdiriydi.
Seyhan’da aday olarak Zeydan Karalar’ı görmek istediklerini adeta haykırdılar ve parti yöneticilerinin yapamadığını yaptılar.
Tabanın istediği adayla başarı kaçınılmaz oldu.
Karalar’ın adaylığından rahatsız olan il ve ilçe yöneticilerinin varlığını da unutmamak lazım.
Partisiz Aytaç Durak’ı ve vekili Zihni Aldırmaz’ı Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapmak için canla başla çalışan yöneticileri de unutmamak gerek.
CHP’nin içinden iyi bir aday çıkaramayacağına inanan ya da çıkar çevrelerinden nemalanan yöneticilerin bu çabası aslanlar gibi aylarca sahada aday olabilmek için mücadele eden, evlerini, tarlalarını, arabalarına satan aday adaylarının devre dışı kalmasını sağladı.
Parti Genel Merkezine bilimkurgu filmlerindeki gibi kendini ışınlama becerisini gösterebilen sözde CHP’li hainlerin bu girişimleri de parti tabanına takıldı.
Ne zaman ithal adaylar gündeme gelse parti genel merkezini mesaj yağmuruna tutarak Durak’ın da Aldırmaz’ın da adaylığını engelleme başarısını gösterdiler.
Adana’da yaşananlardan rahatsız olan genel merkez ise sürpriz bir kararla Büyükşehir Belediyesi’ne talip olan Soner Çetin’i Çukurova’ya, Çukurova’nın belediye başkanı Yıldıray Arıkan’ı da Büyükşehir’e aday gösterdi.
CHP işte seçimi burada kaybetti.
Tembelliğiyle bilinen, parti örgütlerinde de rahatsızlıklara neden olan Yıldıray Arıkan, CHP’nin kalesi Çukurova’daki CHP’lilerin dahi hazzetmediği bir isimdi.
Bugün CHP, her seçim döneminde olduğu gibi parti içi çekişmelerin bedelini ödüyor.
Şu bir gerçek ki Yıldıray Arıkan, CHP’nin gösterebileceği en kötü adaylardan biriydi.
Adaylık için yarışan yedi aday adayından herhangi biri aday olarak gösterilseydi bugün Adana’da seçim sonuçları çok farklı olabilirdi.
CHP’nin özellikle Çukurova’da yaşayan seçmen kitlesi 30 Mart seçimlerinde hem Arıkan’dan duyduğu memnuniyetsizlikten hem de yaratılan “Adana’da AKP’nin karşısında MHP daha güçlü” algısına kapılarak MHP’nin adayı Hüseyin Sözlü’ye oy vererek adeta kendi partilerini cezalandırdı.
Çukurova’da ve Seyhan’da ilçe belediye başkanlığı için kullanılan oylarla büyükşehire çıkan oylar karşılaştırıldığında bu sonuç açıkça görülebilir.
Arıkan, geçmiş dönemde pek bir şey ekmediği için 30 Martta da pek bir şey biçemedi.
Arıkan’ın, seçimi kazanacağına kendisinin bile inanmadığını söylemek yanlış olmaz.
Bu başarısızlık halktan uzak bir yönetim anlayışının iflasının çok iyi bir göstergesidir.
Ancak, şunu da göz ardı etmemek gerek;
Bu başarısızlık tek başına Arıkan’ın başarısızlığı değildir.
Bunda il ve ilçe yönetimlerinin de milletvekillerinin de büyük bir sorumluluğu vardır.
Sandıktan çıkan sonuç aday belirleme süreçlerine CHP’nin başarısı için değil de çıkar çevrelerine hizmet amaçlı müdahalenin sonucudur.
Meclis üyesi listelerinin oluşturulmasında eş-dost, ahbap-çavuş ilişkilerinin ön plana çıkarılmasının sonucudur.
Bu başarısızlık örgütün kendisine aittir.
Arıkan, seçim sonrasında izlediği yol nedeniyle parti suçu işlemiş olabilir ancak, Arıkan’ın ihraç edilmesi halinde yukarıda aktardığımız sürecin yaşanmasına neden olan parti yöneticilerinin da ihraç edilmesi gerekmez mi?
Şimdi yeniden sormak gerek:
CHP’DE SUÇLU KİM?