30 Mart seçimlerinin üzerinden iki hafta geçti.
Seçim kurullarına yapılan itirazların ardından belediye başkanları mazbatalarını alıp görevlerine başladılar.
Adana, çekişmelerden, yerel yöneticiler arasındaki küslüklerden, gerginliklerden dolayı hep zarar gördü, Türkiye’nin dördüncü büyük kentiyken her geçen yıl geriledi. İş aş umuduyla yurdun dört bir yanından insanların akın ettiği kentte işsizlik tavan yaptı.
Sosyal barış bozulmaya başladı, yerel yöneticiler arasındaki gerginlikler nedeniyle kent parça parça oldu.
Bir parçası temel belediyecilik hizmetlerini dahi alamazken, bir diğeri gelişme adı altında betonlaşmaya kurban edildi.
Kentin her bir parçası sosyo-ekonomik yönden farklı niteliklere sahip oldu ve gelinen noktada hep umudun başkenti olan Adana, yoklukların, yoksullukların, çaresizliğin, gerileyişin, çekişmelerin, küslüklerin başkenti oldu.
Belediye başkanlarıyla büyükşehir belediye başkanı, oda başkanlarıyla belediye başkanları, kamu kurumlarının yöneticileriyle yerel yöneticiler, siyasi partilerin milletvekilleri, hatta aynı partinin milletvekilleri bile birbirlerine küstü.
Adana çok çekti bu durumdan.
Adanalı isyan noktasına geldi ama çoğu zaman sesini kimse duymadı.
Duyan da duymazlıktan geldi.
Sessiz çığlıklara dönüştü kentin sahiplerinin haykırışları…
İnsanca yaşamak istediklerini anlatmaya çalıştılar ancak nedense kimse anlamak istemedi bugüne kadar.
Bu duruma artık “dur” deme zamanının geldiği bilinciyle 30 Mart’ta sandık başına giderek demokrasinin gereğini yerine getirdiler ve kentte meslek odalarında başlayan değişimin yerel yönetimlerde de sürmesi gerektiğini oylarıyla gösterdiler.
Adanalıların doğru bir karar verdiği bugün görülmeye başlandı.
Adanalılar yıllardır özlemini çektikleri görüntülere tanık olmaya başladı.
Gelinen noktada Adana Valisi, farklı siyasi partilerden seçilen Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanları Adana için biraraya gelmeye başladılar.
Yıllardır görülmeyen bir fotoğraf karesi gazetelerin birinci sayfalarını “Özlenen fotoğraf” başlıklarıyla süsledi.
Gün artık birliktelik günüdür.
Dün geçmişte kalmıştır ve bugün, gelecek için el ele, kol kola çalışma zamanıdır.
Adanalılar şimdi dört gözle fotoğraf karelerine yansıyan bu birlikteliğin hizmete dönüşmesini bekliyor.
Değişmeyen tek şey değişimdir.
Artık yurttaşın geçmişte yapılan hatalara tahammülü kalmadı.
Görevdeki yöneticiler bu değişim sürecini hizmetleriyle sürdürmezlerse beş yıl sonra sandıktan yine çok farklı bir sonuç görmemiz olasıdır.
İnsanlar yaşam standartları daha yüksek bir kentte yaşamak istiyor.
Türkiye’nin, hatta dünyanın örnek gösterdiği bir kentte yaşamak, evlerine ekmek götürmek, barış içinde, huzurlu ve mutlu yaşamak istiyorlar.
Değişim sürmeli, Adana gelişmeli, büyümeli, çocuklarımız bu kentte daha iyi koşullarda yaşamalı ve bu değişim bayrağını devralıp Adana’yı dünya kenti olma yapmak için koşmalı.
Hadi hep birlikte.