Bugün 4 (dört) Nisan. Öncelikle bugün dünyaya gelmiş, bugün mutlu, bugünü güzel olan her bir değerin; yine ayrıcılıklı vasıfları-tarihleri bugünle örtüşen her oluşumun ve oluşama açık yapılanmayı hedef edinenleri kutluyorum ve başarılar temenni ediyorum.
Ve bugün 4 Nisan mutluluk kadar aynı zamanda üzüntülerimizin de olduğu bir tarih.
GÜNAYDIN Adana’nın Siz Saygıdeğer Okurlarına; bugün 4 Nisan’da yitirdiğimiz cümle âleme; dosta düşmana TÜRK GİBİ GÜÇLÜ sözünün ne kadar anlamlı, önemli ve doğru olduğunu öğreten; ebediyete intikal etmiş Yüce ve Asil TÜRK Milletimizle örtüşmüş 4 toplum değerinden söz edeceğim.
MAREŞAL, SİYASETÇİ VE BAKAN FEVZİ ÇAKMAK
Kuşkusuz ilk isim 1950 yılında yani 68 yıl önce 74 yaşında yitirdiğimiz Mareşal Fevzi ÇAKMAK. Ömrü hep mücadelelerle geçmiş büyük bir Askeri deha, yurtsever; Milletvekilliği, Bakanlık yapmış önemli bir şahsiyet. Çanakkale’den, Kafkaslara, Filistin cephelerinde kahramanlık destanı yazmış ve ülkemizde 22 yıl boyunca Genel Kurmay Başkanlığı yapmış ve MAREŞAL rütbesine büyük TÜRK ATATÜRK ile erişmiş emsali zor bulunabilecek bir değer. Mareşal Fevzi ÇAKMAK, Fevzi Onuralp, Hüseyin Çelik, Mustafa Cantekin ve Reşat Paşa ile birlikte KOZAN Milletvekili olarak TBMM’nin ilk, yani 1.Dönemin de görev yapmıştır.
ÜLKÜCÜ DÜŞÜNCENİN VE MHP’NİN EFSANE LİDERİ BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ
Türk dünyasının Başbuğu, Ülkücü düşüncenin mimarı, MHP nin Karizmatik Efsane Lideri Mekânı Cennet Merhum Alparslan TÜRKEŞ’ in ebediyete intikalinin 21.Yılı. Anılarım bu konuda hep taze ve bunu yitirmemek içinde ara ara yıldönümlerinde önemli ayrıntılarıyla kaleme alırım Başbuğu TÜRKEŞ’İ yazarken. Tarih 4 Nisan 1997 saat 22.45. yerin göğün yaratıcısı bize böyle bir gün daha yaşatmasın. O tarihlerde Adana’mızın merkezini oluşturan tarihi Tepebağ mahallesinde oturuyoruz. Evimizde her tipik aile gibi TV izliyoruz can yoldaşım ile. Program, Ali Kırca’nın hazırlayıp sunduğu o yılların en önemli tartışma TV programı “Siyaset Meydanı” müthiş izleyici kitlesi vardı. İnanıyorum halada o formatı ve reytingi seviyeyi yakalayan olmadı televizyon programcılığı adına. Hasılımı programın en tartışmalı ve hararetli yerinde reklam arası yapılmasıyla beraber kısa süre sonra; Son Dakika anonsu yapıldı ve ekranda Ali Kırca tüm ciddiyetiyle “MHP Lideri Alparslan Türkeş, geçirdiği Kalp Krizi sonucu Ankara Bayındır Tıp Merkezine Kaldırıldı ” Arkasından “ ikinci bir haberler Yaşamını Yitirdi” dakika dakika bitmeyen benzeri anonslar, haberler. Kısa bir sonra ATV Bayındır Tıp merkezinden yada hastanesinde görüntüler verilmeye başladı ortalık ana baba günü binlerce insan doldurmuştu daha şimdiden.
BAŞBUĞ TÜRKEŞ BİZİM KUŞAĞIN ADETA HAYATIYDI
TV başında kontrolümü yitirmiştim, çaresizdim. TÜRKEŞ demek, Ülkücülük demek, Başbuğ demek benim için “Damarımdaki Akan Kan” demekti. Çünkü; bu satırların yazarı olarak Başbuğu TÜRKEŞ’i tanıdığım 1969 yılı ve Kozan Tarihi Hoş Kadem Camii önü idi. O tarihte aralarında daha sonraki yılların önemli yöneticiler olan çocukluk arkadaşlarım vardı. Bizleri büyüklerimizden MHP ve ülkücü misyonun bölgemizdeki en önemli temsilcilerinden Merhum Sakallı Hilmi Tanrıverdi Hoca,merhum gazeteci Mustafa Fehmi Küçük, Merhum Avukat Emin Pazarcı, Merhum Ahmet Kuzgun gibi isimlerdi. Gençler; Mahmut Akıllı, Ekrem Pazarcı, Yaşar Özüdoğru, İbrahim Ülgüdür, Arap İbo Ülger, Nevzat Alkış, Ali Halaman, Adnan Özyeğen, Halil Öztürk, Hayri Öztürk, Çanaklıdan Ali abi, Dündar-İsmail ve Mustafa Tanrıverdi kardeşler. O günün çocuklar ise; Aydın Aktaş, Yavuz Selim Aktaş, Aladdin Delibaş, köprüden Ömer,Yaşar Kara, Ahmet Çankaya, Bucaktan Ramazan, Şadi Hoca, Muammer Halaman, Oğuz Gül ve ismini hatırlayamadığımbazı isimler daha.
ÖLÜMÜNÜN ÜZERİNDEN 21 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN UNUTULMADI VE UNUTULMAYACAK.
Hemen TV başından gözyaşları içinde hışımla yerinden kalkıp banyoda abdest alıp namaz durduğumu ve dualarımda “Allahım ömrümden ömür ver, Başbuğumuzu bize bağışla” diye yakarışlarıma, ülkemizde yüz binlerce inanmışın bunu yaptığına inanıyorum. O ara beni izleyen yabancı menşeğili eşim Polyanna Succi Kara’ nın yanıma heyecan korku ve biraz sevinçle gelip “kocam kocam korkma Başbuğ ölmemiş şimdi açıkladılar koma durumundaymış “ gibi teskin edici sözleri kulağımdan hiç gitmiyor. Ve böylece Başbuğ Alparslan Türkeş yaşamını yitirmişti.
O günün sabahında kimilerimiz Başkentimiz Ankara yolu tutarken, biz o günkü çalıştığım günlük gazeteye geldiğimde köşemin başlığı aynen şöyleydi “ Başbuğ Türkeş ölmedi. Çünkü ben bir Türkeş’im çünkü Ülkücüyüm” olmuştu. Aradan geçen 21 yıla rağmen Başbuğu ile ilgili olarak Karizması, komitacılığı, hâkimiyeti, değerler üzerinde ki hassasiyeti ve ağırlığını hangi birini anlatsam. Bildiğim doğru hala Başbuğların Ölmez olduğudur fikirleri hep yaşayacaktır.
DÜNYA VE OLİMPİYAT ŞAMPİYONU İSMET ATLI
Dünya güreşine oyun getiren ustalar kitabının yazarı, halk ozanı, söz yazarı birde bunların yanı sıra bekraundu bile egale edilemeyecek bir unvana sahip şampiyon güreşçiydi bu paragraftaki konuğum. Diyoruz ya TÜRK gibi güçlü işte bu sözleri; acımasız gücü, zekâsı, pratikliği ile er meydanında köylerde ovalarda karakucak güreşlerinde kispet giyerek yapan ve daha sonra minder güreşine geçerek rakiplerini tek tek yenerek adeta devleşen Dadaloğlu’nun torunlarından birisi Pehlivan Ali’nin oğlu Kozanlı İsmet ATLI. Haksızmıyım bir okuyun lütfen:
1956 yılında grekoromen güreş de Dünya Şampiyonu,
1960 yılında Roma’da Olimpiyat Şampiyonluğunu ülkemize getirmişti İsmet Atlı. Akdeniz Oyunları, daha bir çok uluslar arası şampiyonluklar ve derecelere imza atmıştır İsmet Atlı. Başarı çok ama biz en önemlilerini sizlerle paylaştık. Özeliklede dönemin dünya çapında ki efsane güreşçisi İranlı TAHTİ’yi yenmesi ve ardından bu ismin ülkesinde intiharı konuşulur. İşte bu efsaneyi de bundan tam 4 yıl önce 04 Nisan 2014 tarihinde yitirdik.
Mareşal Fevzi Çakmak,Alparslan Türkeş ve İsmet Atlı’ yı bir kez daha rahmet ve dualarla analım…