MUSTAFA ÖZKEADANA (GÜNAYDIN) – Trafik kazasında yaşamını yitiren iki usta ozan Hasan Hüseyin Gündüzalp ile Bülent Gökgöl için öğretmen arkadaşları ve yakın dostları tarafından anma töreni düzenledi. Törende gözyaşları adeta sel oldu. Dostları şiir okurken, seyirciler de anlatılanları dinlerken göz yaşlarına hakim olamadılar. Edebiyatçı Yazar Müslüm Kabadayı da Hasan Hüseyin Gündüzalp’in edebiyatçı kişiliğini anlattı.Eğitim Sen Adana Şubesi ile Seyhan Belediyesinin ortaklaşa düzenlediği Dünya Şiir Günü etkinlikleri kapsamında “Hasan Hüseyin Gündüzalp ve Bülent Gökgöl” adına Yaşar Kemal Kültür Merkezinde anma programı düzenlendi. Programda iki usta ozanın arkadaşları anılarının ve şiirlerinin paylaşıldığı duygu dolu bir an yaşattılar.SÖZLERİ BOĞAZINDA DÜĞÜMLENDİŞükran Yeşil’in ‘Yüreğimi evi sanan kuşlar dökülüyor gözlerimden… ben mi ölümden utanmalıyım yoksa ölüm mü benden…’ dizeleriyle Hasan Hüseyin Gündüzalp’i andığı programda, Sadık Çil de Bülent Gökgöl’ün Davuş’undan sözler okudu.Hasan Hüseyin’in öykücülüğünün de dile getirildiği anma programında Leyla Gökgöl ile Levent Gökgöl birer konuşma yaptı.Leyla Gökgöl’ün göz yaşları arasında yaptığı konuşma salondaki dinleyicileri duygulandırdı. Daha sonra Bülent Gökgöl ile ilgili slayt sunumu gerçekleştirildi. Türkü dinletisi sunuldu.Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İdare Amiri ve İlköğretim Bölüm Şefi Demet Duyuler Doğan da Hasan Hüseyin Gündüzalp ile Bülent Gökgöl ile olan arkadaşlığını anlatarak, bir şiir okudu. Şiir daha bitmeden sözleri boğazında düğümlenen Doğan, iki güzel ozanın unutulmayacağını vurguladı.GÜNDÜZALP’İN MÜCADELE AZMİEdebiyatçı Yazar Müslüm Kabadayı da Hasan Hüseyin Gündüzalp’in mücadeleci kişiliğini anlattı.“Toroslar’ın Gürleşen köyünde doğup Karacaoğlan diliyle büyüyen, Çukurova biteğinde yüreklerimize şiir okunu atan sevgili dostumuz Hasan Hüseyin Gündüzalp’in yaşam coşkusu ve mücadele azmiyle selamlıyorum sizleri” diye sözlerine başlayan Kabadayı, “Onun mücadeleci kişiliğine dair birçok örnek verilebilir, tanık gösterilebilir. Hasan Hüseyin Gündüzalp ile 1995’te tanışmıştık. Tanışmamızın vesilesi de 12 Eylül faşizminin başlattığı ve bugün sonuçlarını ‘toplumsal çözülüş ve çürüme’ olrak gördüğümüz neo-liberal ve post-modern politikalara karşı kültür–edebiyat sanat alanında ayağa kalkış çalışmalarından biriydi. “Umut insanda” deyip toplumsal iktidarı kültürel mücadeleyle gerçekleştirmenin mümkün olabileceğini önüne koyanlar olarak, 1995’te Adana ve Antakya’da İnsancıl Dergisi’nin temsilciliklerini faaliyete geçirmiştik. 12 Eylül faşizminin üretkenliğini yok etmek istediği Çukurova ve Amik’in üretken edebiyat ve sanat insanlarını kısa sürede bir araya getirmiştik. Antakya Kültür Merkezi ile Adana Kültür Merkezi’nde yaptığımız panel, şiir ve müzik dinletileriyle tiyatro gösterimlerinde salon dolardı. Bazen insanların ayakta kalmaktan hiç rahatsızlık duymadıklarına tanık olurduk. İşte Adana’daki o etkinliklerde Muhittin Çoban, Ali Ozanemre, Yusuf Kaptan, İbrahim Alp, Bülent Gökgöl dostlarımızla tanışmıştım. İyi ki tanışmışız” dediGENÇ ARKADAŞLARIMIZIN ÖNÜNÜ AÇTIKO dönemde yapılan kimi etkinliklerde emniyet ya da valilik tarafından bazı engeller çıkarıldığını dile getiren Kabadayı, “Kararlı biçimde sorunun üzerine gider, bacadan ya da burundan girip düğüme neşter vurur, etkinliğimizi gerçekleştirirdik. İnsancıl temsilciliği döneminde yaptığımız önemli çalışmalardan biri de genç şair yazar arkadaşlarımızın önünü açmak, dönüştürücü okurlarla onları buluşturmaktı. Bu amaçla derginin Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Gündoğdu ile görüşerek “İnsancıl Güney bülteni” adıyla beş sayı çıkan bir dergi yayınladık. Yazmaya yeni başlamış arkadaşların kalemlerini işlek kılmada çok etkili bir çalışmaydı. Hasan Hüseyin, o zamanlar İbrahim Tayfur başta olmak üzere birçok yeteneğin edebiyat ışığıyla boy vermeleri için çok uğraşmıştı. Yine İnsancıl emekçilerince başlatılan kültür-edebiyat-sanat alanlarında kooperatifleşme hareketi KARYA örgütüne dönüşürken de Adana ve Antakya temsilcilikleri olarak özveriyle hareket ettik. 1996’da Hasan Hüseyin Gündüzalp’in tartışmaya açtığı tüm kentlerde ‘Kültür Sanat Meclisleri’ oluşturma politikası, ne yazık ki 1997’de İnsancıl yönetimince gündeme alınmamış ve temsilciliklerin kapatılmasıyla sonuçlanmıştır” şeklinde konuştu.İLHAN BERK NEYE UĞRADIĞINI ŞAŞIRDIDergiciliğin edebiyat sevdalısı bir lokomotif olduğunu vurgulayan Kabadayı şöyle devam etti: “Bir biçimde sekteye uğrayan dergi çalışmamızın ardından yeni bir dergi için kolları sıvamaktan hiç geri durmadık. İnsancıl’dan sonra biz Antakya’da beş yıl yayın ve kültür sanat faaliyeti sürdüren Amik Dergisi’ne emek verirken, Hasan Hüseyin Gündüzalp ve arkadaşları da Adana’da Lül dergisi için kolları sıvamışlardı. Yerelden, ulusala ve evrensele uzanan bu edebiyat yolculuğumuzda ilginç bir politikayla karşılaştık. 2002’de Akademi Gümüşlük tarafından düzenlenen “Anadolu Edebiyat Dergiciliğinin Sorunları” başlıklı toplantıya, Türkiye’nin değişik kentlerinden onlarca dergi katılmıştı. Adana’dan Hasan Hüseyin Gündüzalp, Mesut Yavuz, Ali Ozanemre ve Adnan Gül katılmışlardı. Antakya’dan da Kerim Dönmez ile ben Amik Dergisi adına oradaydık. Toplantının ilk oturumunda bize iletilen gündemde olmayan ‘Yoksulluk’ konusuyla ilgili neo-liberal bir sunumla karşılaşınca Çukurova ve Amik’i temsil edenler olarak hemen ayağa kalktık. Mücadele estetiğimizin bize kazandırdığı sezgiyle o toplantıda Anadolu’da kendi çapında toplumsal alana edebiyatla müdahale eden dergileri ve kalemleri, Soroz’un beslemesi yapma niyetini görmüştük. Olayın perde arkasını biraz aralayınca, bu toplantıyı finanse edenler arasında karşı devrimleri finanse eden Soroz’un kurdurduğu Açık Toplum Enstitüsü olduğunu öğrendik. Bizim mücadelemizle konuşmacılar neye uğradıklarını şaşırmış, atmosfer toplumcu bir çizgye kaymıştı. İşte bu tartışmalar sırasında Hasan Hüseyin Gündüzalp dostumuz, İlhan Berk’in yoksullukla sessizliği ve beyazı ilişkilendirmesine karşı çıkarak yoksullukla ölümün ilişkilendirilemeyeceğini vurgulamıştır. Bunun üzerine İlhan Berk, neye uğradığını şaşırmış ve ne söyleyeceğinde bocalamıştır.”Müslüm Kabadayı sözlerini şöyle noktaladı: “Geleceğe yazanlar ölmez dostlar. Hasan Hüseyin de ölmedi. O, ‘Dul Avratlar Köyü’nün sanatla dölleyen çocuğu olarak ‘Ilgınsu Şiiri’le yaşamaya devam edecek… Buna inanmayanlar için, şimdi Toroslar’dan kıvılcımını çakıp sesleniyor. “De get lan”. Kalmak üzere gidenlere selam olsun…”Hasan Hüseyin Gündüzalp’in kendi sesinden sunulan şiir dinletisinin ardından sahneye Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz çıktı.“Şu anda yoklama alıyorum sessiz olun deyip, Hasan Hüseyin’i sorsam. ‘Buradayım’ diye yanıt alırım” diyen Ahmet Karagöz iki ozan için anlamlı bir şiir okudu ve anıları önünde saygıyla eğildiğini söyledi.Programa katılan ozanların türkülerinden sonra edebiyatçı avukat Ali Ozanemre sahneye çıktı. Hasan Hüseyin Gündüzalp ve Bülent Gökgöl ile uzun yıllar bir arada bulunduğunu anlatan Ozanemre, şiir okurken gözyaşlarına hakim olamadı.Yakın arkadaşı Zeynep Küçük’ün seslendirdiği şiirin ardından Hasan Hüseyin Gündüzalp’in vasiyetini yakın dostu Sadık Çil okudu.Hoşça kalHoşçakal dostlaryalnız söyleyinnereden çekeceksinizdikenli telleri…hani olur yagelemem, göremembir daha…uzatın son kez önerimkan tehlikesiz kara gözlerinizihani olur yagelemezsini… göremezsiniz…bir dahane ütopya kalmış ne idealdal dal olmuşuz.. .dal…dal…salıp dalıp kayboluyoruz…hal böyle… böyle ahval…kimimiz mark toplardolar toplarkimimiz nal…hani olur yagöremeyiz bir daha birbirimizi…ama siz yine de söyleyinnereden çekeceksiniz dikenli tellerinizi…Hasan Hüseyin GündüzalpXxxxxDavuşEy yazdıklarını yaşayıp,Yaşadıklarını yazanlar, yetişinDüşlerim Öldürüyor,Düşüncelerimi!Yoruldum: zamanın akışındaki telaşa uyup ta,Ölümlere şahit olmaktan!Yıldım; reddettiğim avuntuların pişmanlığındanve gidip gelip gülüşüme sinen ölü çocukların; Issız çığlıklarından…Peki Sizi hiç korkutmuyor mu, uzayıp giden anaların ağıtları ve göz yaşları?İklim siz sahralarda göğsüme dayayıp kem-anı, en yakından dinledim masalı…Kime ne faydası var? Ölümün…Bülent Gökgöl
ADANA
25 Mart 2015 - 09:37
Yoklama alıyorum, sessiz olun! Hasan Hüseyin?, 'Buradayım!'
Yakın dostları Şükran Yeşil ve Sadık Çil’in hazırladığı anma programında konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı Ahmet Karagöz, Hasan Hüseyin Gündüzalp ile Bülent Gökgöl’ü unutmayacaklarını vurguladı
ADANA
25 Mart 2015 - 09:37