Adana Sanayi Odası’nda açılış konuşmalarını TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka ve Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç yaparken, teması "Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik” olan panelde TKYD Ekonomi Danışmanı Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki’nin "Türkiye'nin Politik ve Ekonomik Gündemi" ile ilgili yaptığı konuşmasının ardından, panel gerçekleşti.
Moderatörlüğünü Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz’un yaptığı "Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik” adlı panelde ise; TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü Akın Sertcan, TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ve Hergüner Bilgen Üçer Avukatlık Ortaklığı Ortağı Av. Senem Denktaş, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölge Başkanlığı Yönetim Kurulum Başkanı Bekir Sütcü, SASA Polyester Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Güven Kaya ve Sunar Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Nuri Çomu konuşmacı olarak yer aldı.
TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Anadolu Buluşmaları ile TKYD’nin 21 yıldır edindiği bilgi birikimini yurt çapına yaydıklarını belirterek, “Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği olarak 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye'de kurumsal yönetim kavramının anlaşılması, yaygınlaştırılması ve derinleşmesi için var gücümüzde çalışıyoruz. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği 600'e yakın bireysel üyesi ve 180'e yakın kurumsal üyesi ile Türkiye'nin önemli bir büyüklüğünü temsil ediyor. Bu büyüklükle beraber Türkiye'nin kalkınması, büyümesi ve refahın artması için kurumsal yönetim kavramına olan ihtiyacı tamamlamaya çalışıyoruz. Türkiye, bölgesinde çok önemli bir güç. 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde çok önemli işlere imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Ancak geriye dönüp Cumhuriyet’in ilk yüz yıllığındaki performansımıza baktığımız zaman çok şey yapmış olmakla beraber potansiyelimizi gerçekten tam olarak kullandığımızı söyleyemeyiz. Türkiye, bölgedeki belki en iyi yetişmiş elemana sahip olan, teknolojiyi en iyi kullanabilen, girişimci, risk almayı seven bir yatırımcı portföyüyle beraber çok daha önemli işlere imza atma potansiyeline sahip bir ülke. Ancak performansımıza baktığımız zaman maalesef çok uzun bir süredir Türkiye aynı bölgeye sıkışmış durumda. Türkiye 60 yıl önce de dünyanın ilk 20 ekonomisi içerisindeydi ve dünya ekonomisinden aldığı pay yüzde birler seviyesindeydi. Ne yaparsak yapalım kurumsallaşma noktasında yeterli adımları atmadığımız sürece bu vahşi rekabet ortamında dünyada başarılı olma şansımız maalesef yok. Çünkü geçmişteki iş yapma şekillerimizle artık yönetemeyeceğimiz bir dönemin içine de girmiş bulunuyoruz. Zaten kurumsallaşamama sıkıntılarımız vardı ve şimdi bu sıkıntılarımız çok daha üst seviyeye taşınabilir. Eğer bu değişimi, bu dönüşümü doğru okuyamazsak ve doğru reflektör geliştiremezsek, kendimizi bu noktada doğru pozisyonlandıramazsak maalesef bugünden daha kötü bir dönem yaşayabiliriz. Bu yüzden bütün çabamızla, bütün enerjimizle bu konuda farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Kurumsal yönetim konusunda profesyonelleşmek için atacağımız adımlar bizler için artık gereklilik.” şeklinde görüşlerini dile getirdi.
Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç ise; “Kurumsal yönetim ve sürdürülebilirlik sadece bugün değil yarın da inşa edilen temel taşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumsal yönetim işletmelerimizin uzun vadeli başarılarını garanti altına almakla kalmaz aynı zamanda paydaşlar arasındaki güveni de tesis eder. Etkin bir kurumsal yönetim yapısı, işletmelerin sadece finansal performanslarıyla değil sosyal ve çevresel etkilerini de göz önünde bulundurmalarını sağlar. İşletmeleri başarıya götürenler nitelikli, bilgili, tecrübeli ve güçlü çalışanlarıdır. Bu çalışanları ise kurumsal bir yönetim yapısı ile elde tutmak mümkün olabilir. Kurumsallaşamıyorsanız lütfen destek alın, kurumsallaşamıyorsanız ihracat yapın. Çünkü ihracat firmaların kendisine çeki düzen vermesine, kurumsallaşmaya adım atmasına büyük katkı sağlayacaktır. Diğer önemli bir konu ise; sürdürülebilirlik. İş dünyasında sürdürülebilirlik sadece çevresel sorumlulukları değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal sorumlulukları da içermektedir. Bu bağlamda sürdürülebilir iş modelleri, kaynakları verimli kullanmayı, karbon ayak izini azaltmayı ve toplumsal değer yaratmayı hedeflemektedir. Bugün küresel ölçekte yaşanan çevresel, ekonomik ve sosyal zorluklar işletmelerin bu iki temel ilkeye ne kadar bağlı olduklarını göz önüne sermektedir.
İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve sosyal adaletsizlikler gibi sorunlar bizlere sürdürülebilirliğin ve kurumsal yönetimin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu noktada kurumsal yönetim ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişkiyi anlamak büyük önem taşımaktadır. Etkin bir kurumsal yönetim yapısı işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca sürdürülebilir hedefleri doğrultusunda hareket eden işletmeler sürdürülebilir kurumsal yönetimi yapıları sayesinde daha da güçlenirler. Bu iki kavramın birbirini desteklediği ve birbirini tamamladığı bir yapı, uzun vadede işletmelerin rekabet avantajını artıracaktır.” dedi.
TKYD Ekonomi Danışmanı Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki de; "Türkiye'nin Politik ve Ekonomik Gündemi" başlıklı konuşmasında şöyle dedi: “1970'lerden günümüze küreselleşmeyle beraber ekonomik omurga artık dünyamız için sürdürülemez bir hal aldı. Bu modelin hem dünya toplumları için yarattığı eşitsizlikler, hem de gezegenimiz için yarattığı kötü sonuçlar dünyayı yeni bir model arayışına soktu. Pandemi, iklim krizi ve jeopolitik savaşlar gibi faktörler tedarik zincirlerimizdeki kırılganlıkları gün yüzüne çıkardı. Bu da ekonomi ve kalkınma politikalarını ulusal güvenlik çerçevesinde yeniden değerlendirmemize sebep oldu. IMF'nin yaptığı bir araştırmaya göre geçtiğimiz 2023 yılında dünya genelinde devletlerin yürürlüğe koyduğu ve uluslararası ticareti de kısıtlayıcı maliyetteki sanayi politikası sayısı 2500'ü geçti. 2022 yılıyla kıyasladığınızda 3 katına çıktığını görüyoruz. Artık ülkelerin duvarları yükseliyor ve küresel ticaretin serbestçe yapıldığı dünyadan, ülkelerin kendilerini korudukları, kendi sektörlerini, kendi firmalarını korudukları bir dünyaya geçiyoruz. Türkiye gerçekten güçlü ve önemli bir ülke fakat stratejilerimizi yaparken bir takım limitlerimizin de farkında olmamız lazım.”
"Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik” adlı panelin moderatörlüğünü yapan Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz da, “Küreselleşme çok önemli bir konu. İnsanlar küreselleşmeden ayrışmaya başladılar. Dünya zannedildiği gibi bir köy değil ve yavaş yavaş kendi haneleri, kendi mahalleleri içerisinde konuşmaya başladılar. İkinci en önemli dinamik karbonsuzlaşma, üçüncüsü ise Militarizm. Üçü de bizi ilgilendiriyor ve şu anda dünyada 96 ülke etrafına duvar örüyor. Sadece Avrupa'da 19 ülke duvar örmeye başladı. Biz de Suriye sınırımızı örüyoruz. Yani herkes kendi duvarlarının arasında saklanmaya ve eşi dostuyla ilişki kurmaya başladı. Dünya giderek gerginlik topluyor. Eskiden birinci sektör tüm dünyada kozmetikti, ikincisi silah ve savunmaydı. Savunma dediğimiz şu anda milli tarihimizin en büyük bir sektörlerinden biri oldu Demokrasi talepleri azaldı, güvenlik talepleri çoğalmaya başladı, enteresan bir dünyaya ilerliyoruz.
Öte yandan üç tane temel faktörle baş etmeye çalışıyoruz. Bunlar dijital dönüşüm, yapay zeka ve yeşil dönüşüm. Kurumsal dönüşüm konusunda inanılmaz bir gayret bir çaba var. Ancak bu çerçeve içerisinde açıkçası biz kurumsallaşmayı nereye koyacağız ne yapacağız bilemiyoruz.” derken;
Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü Akın Sertcan da; “Logo Yazılım olarak bizim bu sene 40. Yılımız ve 4 ayrı ülkede faaliyet gösteriyoruz. Hindistan, Almanya, Romanya ve Türkiye’de 13 farklı noktada binden fazla iş ortağımız var. AR-GE'nin ve dijital dönüşümün önemini de biliyoruz. Bu doğrultuda AR-GE tarafında da Türkiye'de bilişim firmaları içinde sektörümüzde gelirlerimizin tarafına yatırım yapan ilk sırada bir firmayız. Teknoloji günümüzde şirketlerin verimliliğini, rekabet gücünü ve aynı zamanda da sürdürülebilirliğini ön planda tutuyor. Bu dönüşümün, yönetimin ilkesi ile değil bir iş birlikteliği ile gündeme gelmesi gerekiyor. Tüm paydaşların yukarıdan aşağıya yani yönetim kurulundan üst düzey yöneticilere ve aşağıda tüm çalışanlara kadar indirgemesi ve içselleştirilen bir proje olması gerekiyor. Böyle baktığımız zaman iş süreçleri ve iş yapış şekilleri dönüşümün olmazsa olmazı. Çünkü dijital dönüşüm bir süreç değil, bir yolculuktur. Çünkü her geçen gün yenilikler ve inovasyon değişkenlik gösteriyor. Bizim için en önemli noktalardan bir tanesi dijital dönüşümü şirket stratejilerinden bağımsız olarak düşünmek ve tamamen şirketin stratejilerine entegre etmek. Bugün vermiş olduğumuz kararların geleceğe bizi taşıyacak kararlar olması sebebiyle şirketin stratejilerinin, yapmış olduğumuz dijital dönüşümdeki teknolojik süreç değişikliklerine adapte olması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
TKYD Yönetim Kurulu Üyesi Hergüner Bilgen Üçer Avukatlık Ortaklığı Ortağı Av.Senem Denktaş ise; “Kurumsal yönetim açısından gelişmiş şirketlerin yaşadığı avantajların başında, çalışan kalitesinin ve verimliliklerin arttırılması noktası var. Ayrıca yasal ve mevzuatsal müdahalelerin azalması, finansman sağlanabilmesi, değerlemelerde kolaylık, ihracat yapabilme, yeşil finansmandan faydalanabilme, yatırımların optimizasyonu ve çok daha fazlası kurumsallaşmaktan geçiyor. Çünkü takip ettiğiniz ve ölçümlediğiniz hususlarda; hem mevzuata uymayı hem de bu nedenle de bu konulardan gelebilecek cezaları inceleme veya müdahaleleri önleyebilme anlamında imkanlarımız oluyor.” dedi.
Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölge Başkanlığı Yönetim Kurulum Başkanı Bekir Sütcü de, “En büyük eksiklik şahsen kendi şirketimizde de yaşadık ve bundan sonra biraz daha az yaşayacağımızı umuyorum: İşi yapan da icracı olan da biziz ve kontrolü de biz yapıyoruz. Peki o zaman kurumsallık bunun neresinde? Anladık ki kurumsallaşma işletme körlüğünü yok eder. İlk kurumsallaşmamızla birlikte şu an %60-70 gibi oranlara ulaştık. Yöneticilerimizle beraber ilk toplantımız 2001 krizinden sonra bir danışmanımızla gerçekleşti. Bana kurumsallıkla ilgili çok güzel bilgiler verdi ve “Kurumsallığın en büyük tadını aldığınız zaman kamu kurum ve kuruluşlarına göre en azından direkt siz muhatap olup hesap veremeyeceksiniz. Profesyonel yöneticinizi yetkili ve sorumlu tutacaksınız, o hesap verecek. Onun rahatlığını, onun gelişmesini gördükten sonra siz zaten onu bırakmayacaksınız.” dedi. O günden beri bu yolda ilerliyoruz.” şeklinde konuştu.
Sunar Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Nuri Çomu da, “Kurumsal yönetimde hep yönetim kurulunun rolü konuşuluyor. Ancak konuşulmayan ya da ihmal edildiği iddia edilen nokta bence üst düzey yöneticilerin rolü. Orada aslında günün sonunda yine yönetim kurulu 5 ile 7 kişi. Yani şirketin her noktasında eşleşmesini beklemek mümkün değil, yönetim kurulunun çizeceği bir vizyonu hayata geçirmek, oradaki icracının sorumluluğu. Yönetim kurulu zaten oraya uygun gördüğü, oraya yetkinlik olarak, yetenek olarak uygun gördüğü kişiyi atamış olduğunu varsayar ve doğru iletişimi, doğru yönlendirmeyi, olan biten günlük operasyonun doğru aktarılmasını bekler.” dedi.
SASA Polyester Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Güven Kaya da; “Türkiye ile beraber pek çok farklı ülkelere de bakıldığı zaman yatırım planlarının günlük değişikliklere göre değil, uzun dönemdeki olaylara göre yapıldığını görüyoruz. 5-10-20 hatta 30 yıla göre değerlendiriyoruz. Son 20 senedeki Çin'deki değişiklikler, şu anda Hindistan nerede, 20 sene sonra nerede olacak bütün bu çerçeveye bakıyoruz. Böylece otomatik olarak hem SASA hem de Türkiye'nin önümüzdeki dönemine bakıldığında neler yapılması gerektiği konusunda aşağı yukarı fikirler veriyor. Biz de bütün kararları günübirlik kararlar olarak değil, önümüzdeki uzun dönemdeki olaylara göre yapıyoruz.” diyerek sözlerini bitirdi.
Ayrıca Adana Valisi Sayın Yavuz Selim Köşger’e ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar’a da nezaket ziyaretinde bulunuldu.