Neşet KARADAĞADANA(GÜNAYDIN)- Adana Barosu’na bağlı avukatlar son zamanlarda avukatlara yönelik saldırıları ve tutuklamaları cübbeli yürüyüşle protesto etti.Adana Barosu’na kayıtlı yaklaşık 500 avukat eski Adliye binası önünde toplandı. Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, 3 gün önce İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Grup Yorum üyelerinin de yargılandığı davada mahkeme heyetine hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandıktan bir gün sonra tahliye edilen Av.Ömer Kavili’nin de aralarında bulunduğu avukatlar cübbelerini giyip ‘Savunma Susturulamaz’ pankartı taşıyarak adliye önünden 100 metre uzaklıktaki İnönü Parkı’na kadar sloganlar atarak yürüdü. CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut’un da destek verdiği yürüyüşün ardından Adana Baro Başkanı Veli Küçük basın açıklamasını okudu. Ülkemizde son dönemlerde yüzlerce avukatın, Avukatlık Kanunu'nun ve mesleğin uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan güvenceleri ihlal edilerek tutuklandığını söyledi. Baro Başkanı Küçük şunları söyledi:“Mesleğimiz giderek artan sıkıntılarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. İstanbul'da genç bir meslektaşımız olan Gökhan Vural Arı'nın intihar etmesi İzmir Barosu'na kayıtlı meslektaşımızın müvekkilleri tarafından kaçırılması son günlerde yaşadığımız sıkıntıların boyutunu gözler önüne sermektedir.Bu pervasızlık İstanbul Barosu mensuplarından Av . Ömer Kavili'nin, duruşmada mahkeme heyetiyle yaptığı usul tartışması sonrası jandarmalar tarafından salondan atılması, ertesi gün duruşmaya giderken gözaltına alınması ve tutuklanması ile savunmaya açık ve yoğunlaştırılmış saldırının son uç örneğini vermiştir. Yargı artık baskı ve korkutmanın aracı olmanın ötesine geçmiş, hatta kendisi haline gelmiştir.Susturulmak ve tutuklanmak istenen aslında savunmadır, avukatlardır. Savunmayı temsil eden avukatların inandıkları hukuk; insan haklarına, adalete ve vicdanlarına dayalıdır.Avukatlar, bağımsızlıklarıyla ve savunmanın gücüyle herkes ve her zaman için; insan haklarına dayalı hukuk yaratırlar. Mahkemeler tam da bu nedenle savunmasız yargılama istiyor. Hukuka, kanunlara ve vicdanlara sığmayan bu gerekçeler ile aslında tutuklanan avukat değil; adalettir, adil yargılanma hakkının ta kendisidir.Meslektaşımız Av. Ömer Kavilli' nin tutuklanma gerekçesinde yer alan ‘aksine ters psikoloji ile müvekkilini ve kendisini mağdur göstererek dosyada haklı çıkmaya çalıştığı’, ‘müdafisi olduğu davayı sulandırmaya çalıştığı’ şeklindeki ifadeleri şaşkınlıkla karşılıyoruz. Hangi kanunda ve usulde böyle tutuklama nedenleri yer almaktadır?İstanbul Silivri’de Grup Yorum Davasının duruşmasında savunma yapan sanık konuşturulmadığı gibi meslektaşlarımız Av. Ömer Kavili ve Av. Nadide Özdemir cübbeleriyle yerlerde sürüklenerek duruşma salonundan çıkarılmışlardır. Meslektaşlarımız gözaltına alınarak avukatlık görevleri engellenmiştir. Yaptıkları hukuksuzluklara kılıf aramaya çalışanlar savunmayı hedef almıştır.Tutuklama kararında yer alan ‘amacının halkın gözünde yargıyı ve mahkemeleri itibarsızlaştırmak olduğu’, ‘adalete olan güveni sarsmayı amaçladığı’, ‘şüphelinin eylemlerinin haber niteliği taşıyarak toplumda infiale neden olduğu’ gibi niyet okuma kabilinde sudan! gerekçelere, delillerin henüz toplanmadığı, şüphelinin kaçma ve delilleri karatma ihtimalinin bulunması gibi hiçbir hukuksal ve somut karşılığı olmayan unsurlar eklenmiştir.Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler. Avukatlar, bir mahkeme, yargı yeri veya hukuki ya da idari bir makam önünde mesleki nedenlerle bulundukları sırada veya konuyla ilgili yazılı veya sözlü taleplerinden, beyanlarından ötürü hukuki ve cezai muafiyetten yararlanırlar.Bu kurala ve düzenlemeye rağmen Mahkeme Heyeti, Savcılık ve Sulh Ceza Hakimi keyfi uygulamalar yapmıştır. Avukatlar hakkında duruşma salonunda yaşanan olaylar nedeniyle başlatılan soruşturma avukatın görevi ile ilgili bir soruşturma olup, öncelikle böyle bir soruşturmanın yapılabilmesi için Adalet Bakanlığından soruşturma izni alınması gerekmektedir.Avukatlık hukukuyla ilgilenmeyen, avukatı hukukçu olarak kabul etmeyen bu sakat anlayışın izin alma gereği duymadan soruşturma başlatmasıyla yetinmeden, hukuk kuralları yerine keyfi, subjektif duygu ve düşüncelerle tutuklama kararı vermiş olması bir hukuk skandalıdır.Av. Ömer Kavili’nin tahliyesi edilmesi olumlu bir gelişme ise de yaşanan hukuksuzluğu görmezden gelmemize engel değildir. Bu hukuksuzluğu savunmaya, avukatlık mesleğine dayatmaya çalışan, hukuku hiçe sayan zihniyetle sonuna kadar mücadele edilmeli ve keyfi uygulamalar yapan bu anlayışın cezalandırılmasının sağlanması hepimizin mesleki sorumluluğudur.Makamda ve kürsüde savunmaya ve avukata saygısı olmayan hakim ve savcıların istifa ve emeklilik sonrası avukatlık mesleğine kabullerinin engellenmesi, bunun için mutlak suretle her baro ve Türkiye Barolar Birliği tarafından meslektaşlarımızın şikayetlerinin toplandığı bir merkez oluşturulmalı ve Türkiye’nin neresinde olursa olsun bu merkeze ulaşan şikayetlerden dolayı avukatlık mesleğine müracaatları kabul edilmemelidir.Amiyane tabirle marangoz hatasından kaynaklanan kot farkını bir üstünlük gibi kabul eden hakim ve savcılara hatırlatmak isteriz ki; her hukukçunun yükselebileceği en yüksek mertebe avukatlıktır. Baroların ve TBB'nin öncelikli varoluş nedeni, avukatları mesleki faaliyetleri nedeniyle uğradıkları hukuksuzluklardan, baskılardan korumaktır. Şayet bir ülkede avukatların hakları ihlal ediliyorsa, hiç kimsenin hukuki güvenliğinden söz edilemez.İddiaya karşı savunma, adalete giden karar sürecinde antitez işlevi görür. Dolayısıyla yargılama faaliyetinin vazgeçilmez bir unsurudur.Savunma hakkının kullandırılmadığı faaliyete yargılama denemez, sonucu da ne olursa olsun tatmin edici olamaz. Onun için Avukatlık Kanununun 1. maddesi avukatı "yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder" şeklinde tarif etmiştir.Yıllardır yargı bağımsızlığını hiçe sayarak, yargıya kadrolaşma mantığı ile bakan, yargıyı bir takım cemaatlerin ve dini grupların etkisine bilinçli olarak iten siyasi iktidarın ortaya çıkan bu durumdan artık ders çıkarması gerekmektedir.Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, hukuk güvenliği, adil yargılanma ilkesi gibi olmazsa olmaz kavramlar yaşama geçmeden ülkede hiç kimse kendini güvende hissedemez, toplumsal barış sağlanamaz.Adaleti kendinden menkul gören bu keyfi uygulamaları yapan mahkeme heyetlerinin başkanı ve üyeleri, cumhuriyet savcısı, sulh ceza hakimi ve duruşmada meslektaşlarımızı darp eden kolluk görevlileri hakkında disiplin ve cezai işlemleri tüm hukukçular birlikte takip edeceğiz.Avukatları hapsetseniz dahi, hapisliklerinden özgürlük ve herkes için adalet yaratırlar. Kimse savunmadan ve avukatlardan korkmasın. Korkutmaya da hiç kalkmasın!”Av.Kavili de nasıl gözaltına alınıp tutuklandığını anlattı. Konuşmaların ardından avukatlar dağıldı.
ADANA
09 Ekim 2018 - 10:28
Avukatlar yürüdü
Adana Barosu’na kayıtlı avukatlar, son zamanlarda avukatlara yönelik saldırılar ve tutuklamaları cübbeli yürüyüşle protesto eti. Baro Başkanı Küçük, “Susturulmak ve tutuklanmak istenen aslında savunmadır” dedi.
ADANA
09 Ekim 2018 - 10:28