Adana Baro Başkanı Veli Küçük, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Baro Başkanı Veli Küçük, mesajında, son yıllarda basın emekçilerinin ekonomik ve sosyal kazanımlarının birer birer ortadan kalktığını, basın ve ifade özgürlüğünün önünde büyük baskıları görmezden gelmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Çok sayıda medya kurumunun kapatıldığını, el konulduğunu, Wikipedia’nın halen erişime kapalı olduğunu hatırlatan Küçük, cezaevlerindeki gazetecilerin özgürlüğe kavuşamadıklarını, sürekli yeni davalar açıldığını, mahkumiyet kararlarının birbirini izlediğini, 5 bini aşkın işsiz gazeteci ordusu olduğuna dikkat çekti.
Küçük, ülkemizde tutuklu gazeteci ve medya mensubu sayısının 2019 Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 125 olduğuna da dikkat çekti.
Basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu belirten Baro Başkanı Küçük, “Türkiye'de gazeteciler; güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle işsizlik, ekonomik zorluklar ve bunun yanında yazıları ve yaptıkları haberler nedeniyle sansür, baskı, tehdit, soruşturma, ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlanıyorlar ve işlerini yapmaları engelleniyor. Toplumun büyük bölümü tarafsız haber alamıyor. 180 ülkenin yer aldığı Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında 157. sıraya batıp çıkamayan, Avrupa Parlamentosu’nun AB üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınmasını istediği Türkiye’de iktidar, etki alanına soktuğu Yargı, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumları özerk ve demokratik özlerinden daha da uzaklaştırdı” dedi.
Baro Başkanı Küçük, açıklamasına şöyle devam etti:
"Bağımsız ve özgür basın demokratik bir hukuk devletinin en önemli öğelerinden biridir. Türkiye ciddi bir şekilde yeni bir sayfa açmak istiyorsa, hukuk devleti ilkesini tesis etmeli ve gazeteci, muhalif siyasetçi ve sivil toplum örgütleri temsilcilerine yönelik baskıya son vermelidir.
Burada gazeteci yazar George Orwell’in “Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir! ” sözleriyle açıklamamı bitiriyorum.“
Baro Başkanı Veli Küçük, mesajında, son yıllarda basın emekçilerinin ekonomik ve sosyal kazanımlarının birer birer ortadan kalktığını, basın ve ifade özgürlüğünün önünde büyük baskıları görmezden gelmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Çok sayıda medya kurumunun kapatıldığını, el konulduğunu, Wikipedia’nın halen erişime kapalı olduğunu hatırlatan Küçük, cezaevlerindeki gazetecilerin özgürlüğe kavuşamadıklarını, sürekli yeni davalar açıldığını, mahkumiyet kararlarının birbirini izlediğini, 5 bini aşkın işsiz gazeteci ordusu olduğuna dikkat çekti.
Küçük, ülkemizde tutuklu gazeteci ve medya mensubu sayısının 2019 Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 125 olduğuna da dikkat çekti.
Basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu belirten Baro Başkanı Küçük, “Türkiye'de gazeteciler; güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle işsizlik, ekonomik zorluklar ve bunun yanında yazıları ve yaptıkları haberler nedeniyle sansür, baskı, tehdit, soruşturma, ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlanıyorlar ve işlerini yapmaları engelleniyor. Toplumun büyük bölümü tarafsız haber alamıyor. 180 ülkenin yer aldığı Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında 157. sıraya batıp çıkamayan, Avrupa Parlamentosu’nun AB üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınmasını istediği Türkiye’de iktidar, etki alanına soktuğu Yargı, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumları özerk ve demokratik özlerinden daha da uzaklaştırdı” dedi.
Baro Başkanı Küçük, açıklamasına şöyle devam etti:
"Bağımsız ve özgür basın demokratik bir hukuk devletinin en önemli öğelerinden biridir. Türkiye ciddi bir şekilde yeni bir sayfa açmak istiyorsa, hukuk devleti ilkesini tesis etmeli ve gazeteci, muhalif siyasetçi ve sivil toplum örgütleri temsilcilerine yönelik baskıya son vermelidir.
Burada gazeteci yazar George Orwell’in “Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir! ” sözleriyle açıklamamı bitiriyorum.“