Türk Kadınlar Konseyi (TKKD), cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınmak istenmesine tepki gösterdi. Türk Kadınlar Konseyi Genel Başkanı Fatma Fatoş İnal, cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınması halinde, bu suçluların ıslah edilmeden topluma salıverileceğini, bir çok masum insanın zarar göreceğine dikkat çekerek, " Devletimizin amacı mahkumları Corona virüsünden korumaksa şayet, bunun yolu bu suçları affetmek veya cezasını indirmek olamaz" dedi.
TKKD Genel Başkanı Fatma Fatoş İnal, cinsel suçların indirim kapsamına alınmasının, mağdurların tacizcisi- tecavüzcüsü ile aynı evde yaşamaya mahkum edilmesi demek olduğunu belirtti. İnal, "Kimse açıkça konuşmuyor olsa da, herkes biliyor ki Türkiye ensest oranının en yüksek olduğu ülkelerin içinde yer almaktadır. Aile içi istismar vakaları inkar edilemeyecek boyuttadır; Ülkemizde, kız çocuklarını bunlardan korumak istediği için şiddete maruz kalan, canından olan birçok kadın olduğu, kız çocuklarını, öz babasından saklamak için kendi evinde yer aramak zorunda kalan çaresiz anneler olduğu bilinen bir gerçektir. Binlerce dava dosyası bunun delilidir. Mahkemelere yansıtılmayan birçok olay olduğu da STK’lar olarak bizlerin bilgisi dahilindedir" dedi.
"Devletimizin amacı mahkumları Corona virüsünden korumaksa şayet, bunun yolu bu suçları affetmek veya cezasını indirmek olamaz" diyen TKKD Genel Başkanı İnal, şunları söyledi:
"Daha mantıklı ve daha akılcı çözümler bulunması gerektiği açıktır. Aksi halde temel dürtülerini dahi kontrol edemeyen, çok tehlikeli bir suçlu grubu ıslah edilmeden toplum içine salıverilecek, birçok masum vatandaşımız zarar görecek demektir. Bilindiği üzere insanda doğuştan iki temel dürtü vardır; biri saldırganlık, diğeri cinsellik. Saldırganlık dürtüsünde aşırıya kaçanlar kasten adam öldürme suçunu, cinsellik dürtüsünde aşırıya kaçanlarda cinsel suçları işleyen kişilerdir. İnsan olabilmenin ön koşulu ise, bu temel dürtüleri kontrol altına almayı öğrenebilmektir. Bu suçları işleyen kişiler, dürtü kontrolünü öğrenememiş oldukları gibi, öğrenmemekte de direnen, toplum için büyük tehlike arzeden, çok dikkat edilmesi gereken suçlu gruplarıdır. Bu kişilerde,cezanın tamamı infaz edildiğinde bile, çoğu zaman cezanın ıslah edici ve rehabilite edici fonksiyonu gerçekleşmez. Aynı suçları tekrar tekrar işlerler. Bu nedenle, nasıl ki kasten adam öldürme suçu tehlike boyutu dikkate alınarak infaz yasasına dahil edilmiyor ise, cinsel suçlarda dahil edilemez, edilmemelidir. Zira her iki suçda, dürtülerini kontrol edemeyen, çoğu zaman rehabilite bile edilemeyen, toplum için büyük tehlike oluşturan kişiler tarafından işlenmektedir.
Dolayısıyla, bu kişileri Corona’dan koruyacağız diye, masum vatandaşlar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakılamaz, böylesine mantıksız bir gerekçeye dayanılamaz. Aksi halde, sadece toplum ağır bedeller ödemekle kalmayacak, devletimiz de uluslararası platformlarda sıkıntı yaşayacak, ağır sorumlukları doğacaktır. Cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınması halinde, devletimiz taraf olduğu AHİS'e 6284 Sayılı İstanbul Sözleşmesine ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı davranmış olacağı gibi, Anayasa’yı da ihlal etmiş olacaktır. Cinsel suçların infaz yasasına dahil edilmesine onay verilirse, Türk Kadınlar Konseyi Derneği olarak sessiz kalmayacağımızı, ulusal ve uluslararası mercilerde tüm yasal itirazlarımızı açıkça dile getireceğimizi şimdiden belirtiriz."
'KADINLARIMIZ KORKUDAN UYUYAMAZ HALE GELDİ'
TKKD Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin de, Anayasamızın, bireyin ‘yaşama hakkını’ ve bu çerçevedeki ‘sağlık hakkını’ üçüncü kişilere karşı koruma ve dokundurtmama görevini devlete yüklediğine dikkat çekti. Cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınacağı yönündeki söylentilerin dahi, söz konusu suçlardan mağdur olan vatandaşların ruh sağlığını bozduğunu ifade eden Türktekin, "Birçok kadınımız STK’ları arayarak bunun engellenmesini, sanık tahliye olduğunda kendisine zarar vereceğini, korkudan uyuyamaz hale geldiğini söylemektedir" dedi. Av.Türktekin, sözlerine şöyle sürdürdü:
'YENİ ÖZGECAN'LAR KATLEDİLMESİN'
"Bu suçlular, cezası tamamlanmadan ve ıslah edilmeden toplum içine salındığında, bu kadın ve kız çocuklarının telafisi imkansız zararlar göreceği ortadadır. En iyi ihtimalle, bu kişiler eski eylemlerine devam edecek, yeni Özgecan’ların, Ceren Özdemir’lerin, Irmak Kupal’ların katledildiği, kanımızı donduran o vahşet gecelerine tekrar döneceğiz demektir. Çocuklarımızın ve kadınlarımızın tecavüze uğradığı, çığlığını kimselere duyuramadığı, insanlığın kirletildiği melun sabahlara uyanacağız demektir.
'BÖYLE BİR YANLIŞA MAHAL VERMEYİN'
Bu nedenlerle Milletvekillerimiz, Türkiye de her yıl yaklaşık 18 bin cinsel taciz şikayeti yapıldığını dikkate almak zorundadır; Seçmenin ve mağdurların kendilerine vermemiş olduğu af yetkisini, indirim yetkisi adı altında kullanamazlar. Bu konu, parti içi disiplin kararları dikkate alınarak yapılabilecek bir oylama da değildir. Kaldı ki, Vekillerimizin, tecavüz edilerek katledilmiş veya uğradığı taciz ve tecavüzler sonucu herkese güvenini kaybetmiş, adeta yaşayan ölülere çevrilmiş kadınlarımıza ve kız çocuklarımıza ve dahi erkek çocuklarımıza karşı bu olayları empatik yaklaşımlarla değerlendirmek, ona göre karar vermek gibi insani bir borçları vardır. Bu olay tanıdıkları kişilere yapılmış olsaydı ne hissederlerdi ise, ona göre düşünmek ve ona göre oy kullanmak yükümlülüğü altındadırlar. Tüm bunları dikkate aldıklarında bu ülkenin aydınları olan Vekillerimizin, Biz Kadın örgütlerinin, kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın duyduğu endişeyi anlayacaklarını ve böyle bir yanlışa mahal vermeyeceklerini düşünüyoruz."
TKKD Genel Başkanı Fatma Fatoş İnal, cinsel suçların indirim kapsamına alınmasının, mağdurların tacizcisi- tecavüzcüsü ile aynı evde yaşamaya mahkum edilmesi demek olduğunu belirtti. İnal, "Kimse açıkça konuşmuyor olsa da, herkes biliyor ki Türkiye ensest oranının en yüksek olduğu ülkelerin içinde yer almaktadır. Aile içi istismar vakaları inkar edilemeyecek boyuttadır; Ülkemizde, kız çocuklarını bunlardan korumak istediği için şiddete maruz kalan, canından olan birçok kadın olduğu, kız çocuklarını, öz babasından saklamak için kendi evinde yer aramak zorunda kalan çaresiz anneler olduğu bilinen bir gerçektir. Binlerce dava dosyası bunun delilidir. Mahkemelere yansıtılmayan birçok olay olduğu da STK’lar olarak bizlerin bilgisi dahilindedir" dedi.
"Devletimizin amacı mahkumları Corona virüsünden korumaksa şayet, bunun yolu bu suçları affetmek veya cezasını indirmek olamaz" diyen TKKD Genel Başkanı İnal, şunları söyledi:
"Daha mantıklı ve daha akılcı çözümler bulunması gerektiği açıktır. Aksi halde temel dürtülerini dahi kontrol edemeyen, çok tehlikeli bir suçlu grubu ıslah edilmeden toplum içine salıverilecek, birçok masum vatandaşımız zarar görecek demektir. Bilindiği üzere insanda doğuştan iki temel dürtü vardır; biri saldırganlık, diğeri cinsellik. Saldırganlık dürtüsünde aşırıya kaçanlar kasten adam öldürme suçunu, cinsellik dürtüsünde aşırıya kaçanlarda cinsel suçları işleyen kişilerdir. İnsan olabilmenin ön koşulu ise, bu temel dürtüleri kontrol altına almayı öğrenebilmektir. Bu suçları işleyen kişiler, dürtü kontrolünü öğrenememiş oldukları gibi, öğrenmemekte de direnen, toplum için büyük tehlike arzeden, çok dikkat edilmesi gereken suçlu gruplarıdır. Bu kişilerde,cezanın tamamı infaz edildiğinde bile, çoğu zaman cezanın ıslah edici ve rehabilite edici fonksiyonu gerçekleşmez. Aynı suçları tekrar tekrar işlerler. Bu nedenle, nasıl ki kasten adam öldürme suçu tehlike boyutu dikkate alınarak infaz yasasına dahil edilmiyor ise, cinsel suçlarda dahil edilemez, edilmemelidir. Zira her iki suçda, dürtülerini kontrol edemeyen, çoğu zaman rehabilite bile edilemeyen, toplum için büyük tehlike oluşturan kişiler tarafından işlenmektedir.
Dolayısıyla, bu kişileri Corona’dan koruyacağız diye, masum vatandaşlar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakılamaz, böylesine mantıksız bir gerekçeye dayanılamaz. Aksi halde, sadece toplum ağır bedeller ödemekle kalmayacak, devletimiz de uluslararası platformlarda sıkıntı yaşayacak, ağır sorumlukları doğacaktır. Cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınması halinde, devletimiz taraf olduğu AHİS'e 6284 Sayılı İstanbul Sözleşmesine ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı davranmış olacağı gibi, Anayasa’yı da ihlal etmiş olacaktır. Cinsel suçların infaz yasasına dahil edilmesine onay verilirse, Türk Kadınlar Konseyi Derneği olarak sessiz kalmayacağımızı, ulusal ve uluslararası mercilerde tüm yasal itirazlarımızı açıkça dile getireceğimizi şimdiden belirtiriz."
'KADINLARIMIZ KORKUDAN UYUYAMAZ HALE GELDİ'
TKKD Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin de, Anayasamızın, bireyin ‘yaşama hakkını’ ve bu çerçevedeki ‘sağlık hakkını’ üçüncü kişilere karşı koruma ve dokundurtmama görevini devlete yüklediğine dikkat çekti. Cinsel suçların infaz indirimi kapsamına alınacağı yönündeki söylentilerin dahi, söz konusu suçlardan mağdur olan vatandaşların ruh sağlığını bozduğunu ifade eden Türktekin, "Birçok kadınımız STK’ları arayarak bunun engellenmesini, sanık tahliye olduğunda kendisine zarar vereceğini, korkudan uyuyamaz hale geldiğini söylemektedir" dedi. Av.Türktekin, sözlerine şöyle sürdürdü:
'YENİ ÖZGECAN'LAR KATLEDİLMESİN'
"Bu suçlular, cezası tamamlanmadan ve ıslah edilmeden toplum içine salındığında, bu kadın ve kız çocuklarının telafisi imkansız zararlar göreceği ortadadır. En iyi ihtimalle, bu kişiler eski eylemlerine devam edecek, yeni Özgecan’ların, Ceren Özdemir’lerin, Irmak Kupal’ların katledildiği, kanımızı donduran o vahşet gecelerine tekrar döneceğiz demektir. Çocuklarımızın ve kadınlarımızın tecavüze uğradığı, çığlığını kimselere duyuramadığı, insanlığın kirletildiği melun sabahlara uyanacağız demektir.
'BÖYLE BİR YANLIŞA MAHAL VERMEYİN'
Bu nedenlerle Milletvekillerimiz, Türkiye de her yıl yaklaşık 18 bin cinsel taciz şikayeti yapıldığını dikkate almak zorundadır; Seçmenin ve mağdurların kendilerine vermemiş olduğu af yetkisini, indirim yetkisi adı altında kullanamazlar. Bu konu, parti içi disiplin kararları dikkate alınarak yapılabilecek bir oylama da değildir. Kaldı ki, Vekillerimizin, tecavüz edilerek katledilmiş veya uğradığı taciz ve tecavüzler sonucu herkese güvenini kaybetmiş, adeta yaşayan ölülere çevrilmiş kadınlarımıza ve kız çocuklarımıza ve dahi erkek çocuklarımıza karşı bu olayları empatik yaklaşımlarla değerlendirmek, ona göre karar vermek gibi insani bir borçları vardır. Bu olay tanıdıkları kişilere yapılmış olsaydı ne hissederlerdi ise, ona göre düşünmek ve ona göre oy kullanmak yükümlülüğü altındadırlar. Tüm bunları dikkate aldıklarında bu ülkenin aydınları olan Vekillerimizin, Biz Kadın örgütlerinin, kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın duyduğu endişeyi anlayacaklarını ve böyle bir yanlışa mahal vermeyeceklerini düşünüyoruz."