Şeyda AYDEMİRTarihçi ve Tarih Öğretmeni Duygu Uğun, 101. Yılını kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı yürekten kutlarken, konu ile ilgili şu makaleyi yazdı.Cumhuriyet nedir?
Cumhuriyet, kazanılması zor; korunması daha da zor olan bir hazinedir. Öyle bir hazinedir ki insanlığın uzun geçmişinden derin izler taşır. İnsanlık bu hazinenin her taşını ilmek ilmek kendisi işlemiştir. Cumhuriyet, insanlığın insanlığa bir armağanıdır. Gelin şimdi birlikte bu topraklarda Cumhuriyet’in doğumuna şahit olalım:
I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan Osmanlı Devleti, galip devletlerle imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. Maddesi bahane edilerek yer yer işgale uğradı. Adana, Konya, Antep, Urfa, Maraş derken İzmir… Bütün bu işgallere karşı Osmanlı yönetimi tepkisiz kalırken “iş başa düştü” diyen Türk halkı kendi bölgesini düşmandan kurtarmak için direnişe geçti. Yunan işgaline uğrayan İzmir’de, düşmana karşı ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin’in izinden giden İzmir halkı, Kuva-yı Milliye ruhunu yurdun bütününe yayarak bölgesel direnişi ulusallaştırdı. Bu sırada son altı aydır İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal ise bu durumu görür ve Anadolu’ya geçerek direniş hareketlerini birleştirmek ve başarıya ulaştırmak ister. Bu amaçla Anadolu’ya geçmek için çalınmadık kapı bırakmaz. Beklediği fırsat 16 Mayıs 1919 tarihinde ayağına gelir. Padişah O’nu Samsun’daki direniş hareketlerini bastırmakla görevlendirir. Oysa Mustafa Kemal, kendi nihai planını uygulamaya koymak için 19 Mayıs’ta ayak basacaktır Samsun’a. Böylece “Kurtuluş Yolu” Samsun’da başlayıp Ankara’da 23 Nisan 1920’de I. TBMM’nin açılmasıyla tamamlandı. I. TBMM’nin emriyle yeniden vücuda getirilen Türk ordusu, büyük devletlerin tam teçhizatlı ordularına karşı yokluklar içinde bir ölüm kalım savaşı verdi. 5 Ağustos 1921 tarihinden itibaren Başkomutan olan Mustafa Kemal önderliğinde bir başarıdan ötekine koştu Türk ordusu önce Sakarya’da ardından Afyon Kocatepe’de. Sakarya’da Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz” sözleriyle yankılandı tüm cephe. Ardından bir yıl sonra 1 Eylül 1922’de “Ordular, İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emriyle Kocatepe’den inen Türk ordusu 9 Eylül’de nihayet İzmir’e ulaştı. Tam 400 km yolu yayan yürümek zorunda kalan Türk ordusuna bu zafer anasının ak sütü gibi helaldi.İsmet (İnönü) Paşa’nın etkili mücadelesi sonucunda ortaya çıktı Mudanya ve Lozan Antlaşmaları. Lozan’da aldık ülkemizin tapusunu yabancıların ellerinden. Bu sefer de başladı Kuruluş mücadelesi. Mustafa Kemal’in önderliğinde yeniden inşa edildi Anadolu. Ekonomiden eğitime, sağlıktan ulaşıma her alanda büyük bir değişim yaşandı. İşte bu sırada doğdu Cumhuriyet. Tarih 29 Ekim 1923. Meclisin kürsüsünden ilan etti Mustafa Kemal: “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.” Türkler bu hazinenin her bir parçasını dişiyle tırnağıyla kazıya kazıya elde etti. Tabi ki canını ortaya koyarak da koruyacaktı yüzyıllarca.Bugün 101. Yılına kavuştuğumuz bu kutlu günün yıldönümünde bizler atalarımızdan aldığımız bu hazineyi miras olarak gelecek nesillere bırakacağız. Onlar da bu hazineye sahip çıkacaklardır. Bundan hiç şüphemiz yok. Yazımıza Mustafa Kemal’in sözüyle son verelim: “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.”(HABER MERKEZİ)
Cumhuriyet, kazanılması zor; korunması daha da zor olan bir hazinedir. Öyle bir hazinedir ki insanlığın uzun geçmişinden derin izler taşır. İnsanlık bu hazinenin her taşını ilmek ilmek kendisi işlemiştir. Cumhuriyet, insanlığın insanlığa bir armağanıdır. Gelin şimdi birlikte bu topraklarda Cumhuriyet’in doğumuna şahit olalım:
I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan Osmanlı Devleti, galip devletlerle imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. Maddesi bahane edilerek yer yer işgale uğradı. Adana, Konya, Antep, Urfa, Maraş derken İzmir… Bütün bu işgallere karşı Osmanlı yönetimi tepkisiz kalırken “iş başa düştü” diyen Türk halkı kendi bölgesini düşmandan kurtarmak için direnişe geçti. Yunan işgaline uğrayan İzmir’de, düşmana karşı ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin’in izinden giden İzmir halkı, Kuva-yı Milliye ruhunu yurdun bütününe yayarak bölgesel direnişi ulusallaştırdı. Bu sırada son altı aydır İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal ise bu durumu görür ve Anadolu’ya geçerek direniş hareketlerini birleştirmek ve başarıya ulaştırmak ister. Bu amaçla Anadolu’ya geçmek için çalınmadık kapı bırakmaz. Beklediği fırsat 16 Mayıs 1919 tarihinde ayağına gelir. Padişah O’nu Samsun’daki direniş hareketlerini bastırmakla görevlendirir. Oysa Mustafa Kemal, kendi nihai planını uygulamaya koymak için 19 Mayıs’ta ayak basacaktır Samsun’a. Böylece “Kurtuluş Yolu” Samsun’da başlayıp Ankara’da 23 Nisan 1920’de I. TBMM’nin açılmasıyla tamamlandı. I. TBMM’nin emriyle yeniden vücuda getirilen Türk ordusu, büyük devletlerin tam teçhizatlı ordularına karşı yokluklar içinde bir ölüm kalım savaşı verdi. 5 Ağustos 1921 tarihinden itibaren Başkomutan olan Mustafa Kemal önderliğinde bir başarıdan ötekine koştu Türk ordusu önce Sakarya’da ardından Afyon Kocatepe’de. Sakarya’da Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz” sözleriyle yankılandı tüm cephe. Ardından bir yıl sonra 1 Eylül 1922’de “Ordular, İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emriyle Kocatepe’den inen Türk ordusu 9 Eylül’de nihayet İzmir’e ulaştı. Tam 400 km yolu yayan yürümek zorunda kalan Türk ordusuna bu zafer anasının ak sütü gibi helaldi.İsmet (İnönü) Paşa’nın etkili mücadelesi sonucunda ortaya çıktı Mudanya ve Lozan Antlaşmaları. Lozan’da aldık ülkemizin tapusunu yabancıların ellerinden. Bu sefer de başladı Kuruluş mücadelesi. Mustafa Kemal’in önderliğinde yeniden inşa edildi Anadolu. Ekonomiden eğitime, sağlıktan ulaşıma her alanda büyük bir değişim yaşandı. İşte bu sırada doğdu Cumhuriyet. Tarih 29 Ekim 1923. Meclisin kürsüsünden ilan etti Mustafa Kemal: “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.” Türkler bu hazinenin her bir parçasını dişiyle tırnağıyla kazıya kazıya elde etti. Tabi ki canını ortaya koyarak da koruyacaktı yüzyıllarca.Bugün 101. Yılına kavuştuğumuz bu kutlu günün yıldönümünde bizler atalarımızdan aldığımız bu hazineyi miras olarak gelecek nesillere bırakacağız. Onlar da bu hazineye sahip çıkacaklardır. Bundan hiç şüphemiz yok. Yazımıza Mustafa Kemal’in sözüyle son verelim: “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.”(HABER MERKEZİ)