Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik durumun düzeltilmesinin en büyük göstergesinin kamuoyu ile paylaşılan ekonomik eylem planının harfiyen uygulanmasından geçtiğini söyledi.
Gülnar, “Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamalarını yakından takip ediyoruz. Bakan ‘Vergi Kaçırılıyor’ diyor… Bunun önlemini almak, cezai müeyyideyi uygulamak sizin göreviniz. Ekonomiyi düzeltmek için işçinin, emekçinin, emeklinin hakkını vermeyerek, sözüm ona tasarruf yapmaya çalışmak, ekonomiyi düzlüğe çıkarmayacağı gibi, var olan ağır geçim şartlarına darbe vurmaktan başka bir şey değildir” dedi.
Türk-İş’e bağlı Sendika Başkanlarının katılımı ile gerçekleşen Başkan Kurulu toplantısında ülke ve yerel gündem ele alındı.
Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, işsizlik, güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi kronik sorunlar başta işçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır” dedi.
ALIM GÜCÜ HER GEÇEN GÜN ZAYIFLIYOR
Başkanlar Kurulu adına açıklamalarda bulunan Edip Gülnar, özetle şunları söyledi: “Ücretlerden vergilere, sendikal haklardan iş güvencesine, kıdem tazminatından iş sağlığı ve iş güvenliğine, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden sendikal örgütlenmenin önündeki engellere, sosyal güvenlikten halen uygulanmakta olan ekonomi politikalarına kadar çalışanlar tam bir çıkmaz içindedir.
Son yıllarda giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal sorunlarımızın da temel nedenini oluşturmaktadır. Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur.”
“VERGİDE ADALET İSTİYORUZ”
Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in “Az kazanandan az, çok kazanan çok vergi alınacak” sözünü yıllardır Türk-İş’in dile getirdiğini anımsatan Gülnar, Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranlar çalışanları mağdur etmektedir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. 2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL ve gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL iken; gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıydı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise 5,5 katına kadar gerilemiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte, yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir.
Vergi dilimleri başlangıcının düşük ve sonrasında tarife aralığının dar olması nedeniyle, bu durum işçinin eline geçen net tutarın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir. Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu şartlarda sürdürülebilir de değildir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Vergi sistemi, gelir adaleti dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır. Doğalgaz, elektrik, su, ulaşım ve iletişim hizmetleri tüketiminden alınan KDV yüzde 1’e düşürülmelidir. Temel tüketim mallarından alınan KDV sıfırlanmalıdır” diye konuştu.
Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, açıklamasını şöyle tamamladı:
ENFLASYONLA MÜCADELE ÜCRETLERİ DÜŞÜK TUTARAK SAĞLANAMAZ.
Elektriğe yüzde 38 zam geldiğini hemen akabinde ise, akaryakıt zamlandı, dar ve sabit gelirli henüz zamlı maaşını alamadan, yaşamını sürdürmek için yapması zorunlu olan tüm harcama kalemlerine zam gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, dar ve sabit gelirlinin alacağı zam daha cebine girmeden satın alma gücünü yitirmiş olmaktadır.
Bu nedenle, ücretleri enflasyonunun temel nedeni olarak gören yaklaşım terk edilmeli, bilimin ışığında enflasyonla mücadele edilerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çalışan kesimin yoksullaşması pahasına bir ekonomi politikası sürdürülmemelidir.
ASGARİ ÜCRET ACİLEN ARTIRILMALIDIR
Ülkemizde kayıtlı çalışanların yarısına yakını asgari ücret seviyesinde gelir elde etmektedir. Asgari ücrete yapılacak artış diğer bütün ücret seviyelerine yapılacak zam oranlarını da etkilediğinden bütün işçileri doğrudan ilgilendirmektedir. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline gelmiştir.
Enflasyonu yükselteceği iddia edilerek asgari ücrete zam yapılmamasını işçilerin kabul etmesi mümkün değildir.
Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir. Yüksek enflasyonun sebebi, hızla artan döviz kuru, dışa bağımlı üretim gibi nedenler başta olmak üzere sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için fedakârlık etmesi beklenmemelidir. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur.
Açlık sınırı altında kalan asgari ücrete Temmuz ayından geçerli olmak üzere zam yapılması gerekmektedir.”