MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – “Ecza dolabını düşünürken onun kendi iradesi dışında oradan oraya taşınan göçmenlere benzediğini fark ettim. Göçmenlerin de nereden nereye gitsinler benliklerinde taşıdıkları anılar vardı. Kimin şiiriydi o, bu şehir arkandan gelecektir, diyordu şair. Aslında kastettiği, anılar olsa gerekti. Yaşadığın her şeyi, nereye gidersen git yanında götürüyorsun. Ne tuhaf, göçmenlerle bir eşya arasında bağ kurdum ama bir göçmen, hele ki mülteciyse, eşyasız kişidir çoğunlukla. Varını yoğunu geride bırakıp yabancı bir diyara atmıştır kendini. Özellikle zorunlu göç edenlerin, kaçar gibi gidenlerin, arkasına bile bakmaya vakti olmayanların eşyası yoktur.”
İlginçtir, bu satırları okurken Bodrum'dan Kos'a botla gitmeye çalışan 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin cansız bedeni gözlerimin önünden geçti.
Yazar, “Göçmenlerle bir eşya arasında bağ kurdum” diyor ya, kitabı okurken ben de bir o kadar duygu yükü altında kaldım. Bu kitabı siz okurken yaşamınıza dair hangi duygularla karşılaşacaksınız kim bilir?
Çağdaş edebiyatımızın dikkat çeken yazarlarından, Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi Irmak Zileli son romanı Bozuk Saat'te hikâye anlatma geleneğine saygı duruşunda bulunuyor.
Irmak Zileli'nin sıradışı kurgusu ve zarif anlatımıyla hikâyeciliğin görkemine ve belleğin sınırlarına ayna tutan bir roman. Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi yazar, geçmişten bugüne hayatın içinden geçenlerin hikâyesine, bozuk bir meydan saatinin gözünden eşsiz bir saygı duruşunda bulunuyor. İnsan ruhunun derinliklerinin, nesnelerin tabiatının, doğadaki tüm seslerin izini süren roman, soluksuz bir yürüyüşe davet ediyor. Adımlayarak değil, zamanın akışıyla süzülerek yapılan bu yürüyüşe dayanışmanın, umudun, unutuşun, özlemin ve yalnızlığın sesi eşlik ediyor.
ON8 Blog'da başlayan ‘Bozuk Saat’ yolculuğu, pek çok özelliğiyle çağdaş edebiyatımızın çarpıcı örneklerinden biri olarak çıkıyor karşımıza. Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan eserin yayın yönetmeliğini ise saygın kalem Müren Beykan yapmış. Keyifli okumalar dileğiyle…
ADANA (GÜNAYDIN) – “Ecza dolabını düşünürken onun kendi iradesi dışında oradan oraya taşınan göçmenlere benzediğini fark ettim. Göçmenlerin de nereden nereye gitsinler benliklerinde taşıdıkları anılar vardı. Kimin şiiriydi o, bu şehir arkandan gelecektir, diyordu şair. Aslında kastettiği, anılar olsa gerekti. Yaşadığın her şeyi, nereye gidersen git yanında götürüyorsun. Ne tuhaf, göçmenlerle bir eşya arasında bağ kurdum ama bir göçmen, hele ki mülteciyse, eşyasız kişidir çoğunlukla. Varını yoğunu geride bırakıp yabancı bir diyara atmıştır kendini. Özellikle zorunlu göç edenlerin, kaçar gibi gidenlerin, arkasına bile bakmaya vakti olmayanların eşyası yoktur.”
İlginçtir, bu satırları okurken Bodrum'dan Kos'a botla gitmeye çalışan 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin cansız bedeni gözlerimin önünden geçti.
Yazar, “Göçmenlerle bir eşya arasında bağ kurdum” diyor ya, kitabı okurken ben de bir o kadar duygu yükü altında kaldım. Bu kitabı siz okurken yaşamınıza dair hangi duygularla karşılaşacaksınız kim bilir?
Çağdaş edebiyatımızın dikkat çeken yazarlarından, Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi Irmak Zileli son romanı Bozuk Saat'te hikâye anlatma geleneğine saygı duruşunda bulunuyor.
Irmak Zileli'nin sıradışı kurgusu ve zarif anlatımıyla hikâyeciliğin görkemine ve belleğin sınırlarına ayna tutan bir roman. Yunus Nadi Roman Ödülü sahibi yazar, geçmişten bugüne hayatın içinden geçenlerin hikâyesine, bozuk bir meydan saatinin gözünden eşsiz bir saygı duruşunda bulunuyor. İnsan ruhunun derinliklerinin, nesnelerin tabiatının, doğadaki tüm seslerin izini süren roman, soluksuz bir yürüyüşe davet ediyor. Adımlayarak değil, zamanın akışıyla süzülerek yapılan bu yürüyüşe dayanışmanın, umudun, unutuşun, özlemin ve yalnızlığın sesi eşlik ediyor.
ON8 Blog'da başlayan ‘Bozuk Saat’ yolculuğu, pek çok özelliğiyle çağdaş edebiyatımızın çarpıcı örneklerinden biri olarak çıkıyor karşımıza. Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan eserin yayın yönetmeliğini ise saygın kalem Müren Beykan yapmış. Keyifli okumalar dileğiyle…