Adana’da, ata tohumu karakılçık buğdayı Kınalı Eller Salmanbeyli
Kadın Girişim Kooperatifi’nin çabaları ile Çukurova’nın bereketli toprağıyla buluşuyor.
Yöresel ürünlerin endüstriyel ürünler karşısında sürdürülebilirliği ve kuşaktan kuşağa
aktarımının önemine değinen Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Girişim Kooperatifi
Kurucusu Hüsniye Gül, Türkiye’nin buğdayın anavatanı konumunda olduğunu belirtti.
Anadolu’da 10 bin yıllık bir tarihi olan buğdayın stratejik bir ürün olmasının yanı sıra
kültürel bir miras olduğuna vurgu yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Hüsniye Gül şöyle
konuştu:
“Bu kültürel miras ve genetik çeşitlilik teknolojideki ilerlemeler, girdi kullanımındaki
artış, artan nüfus, daha fazla verim ve daha fazla ekonomik kazanç elde edinme isteği
gibi nedenlerle yerini yeni buğday çeşitlerine bırakmış ve genetik erozyona uğramıştır.
Bu önemli kültür mirasına sahip çıkmayı kendine görev edinen kooperatifimiz ata
tohumu karakılçık buğdayını Çukurova’nın bereketli topraklarıyla buluşturdu. Hasadına
başladığımız buğdayımızdan elde edeceğimiz katma değeri yüksek ürün niteliğindeki
bulgur ve unumuzun satışına başlayacağız” dedi.
LEZZET, TAT VE AROMA ÜSTÜNLÜĞÜ
Yerel buğdayların en önemli ekiliş amacının aile ihtiyacına yönelik ekmek ve bulgur
üretiminin sağlanması olduğunu ifade eden Gül, yerel çeşitlerin modern çeşitlere göre
daha az verime sahip olmasına rağmen yerel çeşitlerden elde edilen ürünlerin lezzet, tat
ve aroma üstünlüğü nedeniyle tercih edildiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Buğday dünyada pek çok insanın gıda ihtiyacının karşılanması açısından büyük öneme
sahiptir. Günümüzde Avrupa'nın batısından Hindistan'ın kuzeyine, İskandinav ve
Rusya'dan Mısır'a kadar olan coğrafyada yaşayan insanlar tarafından değişmez yiyecek
olarak kabul görmektedir. Türkiye’de ise gıdadan daha fazlasıdır, berekettir, nimettir ve
gelenektir. Yerel buğdayların genel olarak veriminin düşük olması günümüzde piyasada
bulunan modern çeşitlerle rekabetini güçleştirmektedir. Yerel çeşitlerin
kaybolmasındaki en önemli nedenlerin başında gelen ekonomik kaygılar bu tip çeşitlerin
üreticiler tarafından tercihini zorlaştırmaktadır. Türkiye’de halen yerel çeşitler gibi
kültürel değerlerimizin ön plana çıkartıldığı, geleneksel değerlerimizin korunmaya
devam ettiği ve buna dayalı kalkınma çalışmalarının başlatıldığı alanları bulmak
mümkündür. Bu değerlerimizden bir tanesi de yerel buğdaylardır.”
Kadın Girişim Kooperatifi’nin çabaları ile Çukurova’nın bereketli toprağıyla buluşuyor.
Yöresel ürünlerin endüstriyel ürünler karşısında sürdürülebilirliği ve kuşaktan kuşağa
aktarımının önemine değinen Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Girişim Kooperatifi
Kurucusu Hüsniye Gül, Türkiye’nin buğdayın anavatanı konumunda olduğunu belirtti.
Anadolu’da 10 bin yıllık bir tarihi olan buğdayın stratejik bir ürün olmasının yanı sıra
kültürel bir miras olduğuna vurgu yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Hüsniye Gül şöyle
konuştu:
“Bu kültürel miras ve genetik çeşitlilik teknolojideki ilerlemeler, girdi kullanımındaki
artış, artan nüfus, daha fazla verim ve daha fazla ekonomik kazanç elde edinme isteği
gibi nedenlerle yerini yeni buğday çeşitlerine bırakmış ve genetik erozyona uğramıştır.
Bu önemli kültür mirasına sahip çıkmayı kendine görev edinen kooperatifimiz ata
tohumu karakılçık buğdayını Çukurova’nın bereketli topraklarıyla buluşturdu. Hasadına
başladığımız buğdayımızdan elde edeceğimiz katma değeri yüksek ürün niteliğindeki
bulgur ve unumuzun satışına başlayacağız” dedi.
LEZZET, TAT VE AROMA ÜSTÜNLÜĞÜ
Yerel buğdayların en önemli ekiliş amacının aile ihtiyacına yönelik ekmek ve bulgur
üretiminin sağlanması olduğunu ifade eden Gül, yerel çeşitlerin modern çeşitlere göre
daha az verime sahip olmasına rağmen yerel çeşitlerden elde edilen ürünlerin lezzet, tat
ve aroma üstünlüğü nedeniyle tercih edildiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Buğday dünyada pek çok insanın gıda ihtiyacının karşılanması açısından büyük öneme
sahiptir. Günümüzde Avrupa'nın batısından Hindistan'ın kuzeyine, İskandinav ve
Rusya'dan Mısır'a kadar olan coğrafyada yaşayan insanlar tarafından değişmez yiyecek
olarak kabul görmektedir. Türkiye’de ise gıdadan daha fazlasıdır, berekettir, nimettir ve
gelenektir. Yerel buğdayların genel olarak veriminin düşük olması günümüzde piyasada
bulunan modern çeşitlerle rekabetini güçleştirmektedir. Yerel çeşitlerin
kaybolmasındaki en önemli nedenlerin başında gelen ekonomik kaygılar bu tip çeşitlerin
üreticiler tarafından tercihini zorlaştırmaktadır. Türkiye’de halen yerel çeşitler gibi
kültürel değerlerimizin ön plana çıkartıldığı, geleneksel değerlerimizin korunmaya
devam ettiği ve buna dayalı kalkınma çalışmalarının başlatıldığı alanları bulmak
mümkündür. Bu değerlerimizden bir tanesi de yerel buğdaylardır.”