ŞEYDA AYDEMİR-ÖZEL HABERAdana'da husumetlilerini öldürmesi için tetikçi olarak yanına gönderdikleri kişiyi öldürmediği gerekçesiyle tabancayla öldürülen 19 yaşındaki İpek Akgül’ün katil zanlısı tutuklu 5 kişi ağırlaştırılmış müebbet ve ayrıca 14’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle yargılanmaya başladı. Sanıklardan Yaşar Bulut, İpek’i sanık Ahmet Albayrak’ın tehdidi ile kendisinin öldürdüğünü itiraf ederken sanık Mustafa Akman ise, “….Muhammed Akan isimli şahıs ile Eren Akdağ isimli şahsın arasında husumet olduğunu, Muhammet Akan'ın Eren Akdağ'ı vurdurmak istediğini, bunun için Ahmet Albayrak ile anlaştığını, 2 milyon para karşılığı işin yapılacağını ve kıza 500.000 TL teklif edildiğini, kızın da bunun için İzmir'den getirtildiğini anlattı. Ben bu bilgilerin hepsini Mehmet'ten öğrendim” dedi.Adana İl Emniyet Müdürlüğü’ne 13 Şubat 2024’te giden 21 yaşındaki Yaşar Bulut, İpek Akgül isimli bir kadını Yumurtalık ilçesi Asmalı Mahallesi’nde öldürüp portakal bahçesine gömdüğünü itiraf etti. Yumurtalık Cumhuriyet Savcısı nezaretinde yapılan yer göstermede, Bulut’un gösterdiği yerde Akgül’ün cesedi bulundu. Adli Tıp Kurumu'ndaki otopside, İpek Akgül'ün 11 Şubat'tan önce darbedilip kolunun ve kaburgalarının kırıldığı, ardından vücudunun çeşitli yerlerinden tabancayla vurularak öldürüldüğü belirlendi.‘SENİ SAKLAYACAĞIZ’Polis ekiplerince yapılan soruşturmada, Akgül’ün öldürülmeden 3 gün önce İzmir’den gelip sosyal medyadan tanışıp buluştuğu E.A.’yı evinde duş alırken tabancayla 3 yerinden vurup kaçtığı belirlenirken, olay gecesi otomobilde Bulut ile yalnız olmadığı Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) ve Plaka Tanıma Sistemi’nde (PTS) yanlarında ayrıca Akgül’ün sevgilisi olduğu öne sürülen Ahmet Albayrak ile Mehmet Görgün’ün de olduğu saptandı. Cinayet dedektifleri, Ahmet Albayrak ile Mehmet Görgün'ün, aralarında husumet olduğu iddia edilen E.A.'yı öldürtmek istediği, tetikçi olarak da İpek Akgül'ü çağırdıklarını belirledi. E.A.'nın saldırıdan kurtulması üzerine planlarının ortaya çıkacağını anlayan şüphelilerin, Akgül'ü, "Polis seni arıyor. Seni saklayacağız" diye buluşup, Bulut'a öldürttükleri tespit edildi. Bu tespitler üzerine, İpek Akgül’ün öldürülmesi olayına karıştıkları iddia edilen, Ahmet Albayrak, Mehmet Görgün, Yaşar Bulut'un ağabeyi Aziz Bulut tutuklandı, Mustafa Akman ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.DAVAYA BAŞLANDI5 sanık hakkında, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Tasarlayarak Kadına Karşı Kasten Öldürme” suçlarından açılan dava Ceyhan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmada, tutuklu sanıklar Ahmet Albayrak, Mehmet Görgün, Yaşar Bulut, Aziz Bulut salonda hazır bulundu. Başka suçtan tutuklu bulunan sanık Mustafa Akman ise bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile katıldı.‘KIZ SENİN SEVGİLİN’Taraf avukatlarının da geldiği duruşmada sanıklar savunmalarını yaptı. İpek Akgül’ü öldürdüğünü itiraf eden Yaşar Bulut savunmasında, diğer sanık Mehmet Görgün ile ortak açtıkları iş yerinde internet üzerinden erkek kıyafetleri sattıklarını, İpek’i ise bu olaydan bir hafta önce Ahmet Albayrak ile gördüğünü ve kendisinin sevgilisi olduğunu bildiğini söyledi.Sanık Bulut, ’’Bu olaydan iki gün önce İpek bizim ofise geldi. Ertesi gün de iş yerimiz için İstanbul’dan mallar gelecekti. Kendisi iki gün boyunca iş yerimizde kaldı’’ diyerek, kendisini şöyle savundu;“Ben onunla ilgilenmiyor, ofiste de tutmuyordum. Abimde kızın başında beklemiyordu. Mehmet benim ortağım olduğu için kızı onun getirdiğini düşünüp, neden iş yerimizde kaldığını da sorgulamadım. Daha sonra Ahmet beni arayıp, tarla kiralayacağını söyledi. Ben, Mehmet ve Ahmet tarlaya bakmaya gittiğimizde ben arabanın içerisinde beklerken, Ahmet kazma kürek lazım olduğunu söyledi. Ahmet dayıma lazım dediği için bende sorgulamadım ve yol üzerindeki bir nalburdan aldık. Yumrutalık’a gidip, Ahmet’in tanıdığı ve dayı dediği çiftçinin yanına gittik, tarla için konuştuk. Burada bir kazma işlemi yapmadık. Adana’ya döndüğümüzde Ahmet bana kız arkadaşı İpek’e çarşaf alacağını söyledi ve benim almamı istedi. Bende,’’ Neden ben alıyorum? Kız senin sevgilin, sen al.’’ Dedim. Israr etmesi üzerine gidip aldım, kendisine verdim. Akşam üzeri eve gitmek için hazırlanırken, Ahmet bizi arayıp, ’’2 dakika bekleyin, Yumrutalık’a yine kapora vermek için gideceğiz’’ dedi. Ben de, ‘’Bu saatte gidilmez dedim.’’ O da,’’ Elimizden kaçmasın kaporayı verelim’’ dedi. Gitmeyi kabul edince ‘’Kız arkadaşımda gelsin’’ diye söylemesi üzerine ‘’Ne gerek var? Sadece kaparo verip, geleceğiz’’ dedim. Yine ısrar etmesi üzerine ben, Ahmet Albayrak, ortağım Mehmet Görgün ve kız arkadaşı İpek hep birlikte arabaya bindik. İpek araca çarşafla bindi. Onu kimin öyle giydirdiğini bilmiyorum. Yola çıkıp, Yumurtalık’a gittik.”‘KIZA SIK’Sanık Bulut, İpek’in nasıl öldürüldüğünü şöyle anlattı;’’Petrolden sigara ve içecek alıp, Ahmet’in gösterdiği orman gibi bir yere gittik. ‘’Burada ne yapacağız’’ diye sorduğumda Ahmet bana cevap vermeyip, araçtan indi. Ben, İpek ve Ahmet araçtan indik, ortağım Mehmet araçta kaldı ve arabayla yanımızdan ayrıldı. Ahmet yanıma gelip, kafama silah dayadı ve ‘’Kıza sık’’ dedi. Bende ‘’sıkmam’’ dedim. Bana ‘Sıkmazsan seni de aileni de öldürürüm’’ dedi. İpek biraz önden yürüdüğü için ne konuştuğumuzu duymuyordu. Ben bu sırada 1 el ateş edip, silahı bıraktım. Kurşunun kıza değip, değmediğini bilmiyorum. Olay sonrası şok geçirdiğim için gerisini hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde kızın öldüğünü gördüm. Ahmet yine bana silah doğrultup, ’’Kızı gömeceksin’’ dedi. Ben kabul etmeyip, kendisini şikayet edeceğimi söyleyince ‘’Şikayet edersen seni de aileni de öldürürüm’’ diye tehdit etti. Ben de korkudan kabul ettim ve orada kazılmış olan çukura gömdüm. Bu sırada ortağım Mehmet yanımızda yoktu. Ahmet kendisini arayıp, yanımıza çağırdı. Mehmet’in olaydan haberi yoktu. Bizi aldı ve oradan ayrıldık. Yolda bir köprünün orada silahı, kazma ve küreği attım, suda kayboldu. Daha sonra ofise geldiğimizde ofiste abim Aziz vardı. Ondan kızın eşyalarını istedik. Abim kızın nerede olduğunu sormadı ve eşyalarını aşağı attı. Bizde Çatalan köprüsünün oraya gidip eşyaları yaktık. Abimin bu olaylarla hiçbir şekilde haberi ve alakası yoktur. Mehmet’in de olayla hiçbir ilgisi yok.”‘KEŞKE BÖYLE BİR OLAY YAŞANMASAYDI’Sanık Bulut, pişman olduğunu dile getirip, ‘’Dönerken Ahmet bana 15.000 TL para verip, ’Sen git bununla motor al, kız arkadaşın olduğunu ve öldürdüğünü söyle’’ dedi. Daha sonra beni eve bıraktılar. Ben karakola teslim olmayı düşündüm ama ailemi öldürmelerinden korktuğum için gidemedim. Ertesi gün Ahmet, ortağım Mehmet’in telefonundan beni arayıp, ’’Gel ifadeni hazırlayacağız’ dedi. Ben ofise kendim malları hazırlamak için gitmiştim. Ofiste ben, abim ve Mustafa vardı. Kendileriyle hiçbir şey konuşmadım. Daha sonra Ahmet tekrar beni arayıp, ’’Mezarlığın oraya gel, sana para vereceğim. Git kendine motor al.’’ dedi. Motoru alma sebebim suçu üstlenip, delilleri gizlememdi. Ben de motoru alıp, evime götürdüm. Evde 1 saat kaldıktan sonra Ahmet, yine ortağım Mehmet’in telefonundan beni arayıp, mezarlığın oraya çağırdı. Mezarlığın oraya gittiğimde arabanın içerisinde ben, Mehmet ve Ahmet vardı. Ahmet, ifademi ayarlamak için ortağım Mehmet’i arabadan indirdi. Sonra bana, ’’Sen İpek’in erkek arkadaşı olduğunu, kıskandığın için öldürdüğünü söyleyeceksin’’ dedi ve karakola gitmemi istedi. Ben de karakola gidip, korktuğum için her şeyi anlattım. Olay bu şekilde olmuştur. Mustafa’nın öldürme olayı ile ilgisinin olup olmadığını bilmiyorum. Ben kendisine hiçbir şey anlatmadım. Ortağım Mehmet’in de olayla bir ilgisi yoktur. Sadece olaya denk geldi. Suçu Ahmet Albayrak, Mehmet’in üstüne de atmak istemişti. Benim öldürme olayından haberim yoktu. Kimseyi zorla tutmadım, silah da bana ait değildir. Böyle bir olaya bulaştığım için çok pişmanım. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı. Tahliyemi ve beraatimi talep ederim.’’ Diye konuştu.‘YAPTIĞIMIZ İŞ DOLANDIRICILIKTI’Sanık Aziz Bulut ise savunmasında, yaptıkları işin dolandırıcılık olduğunu itiraf ederek, iş yerini de bu olayı örtbas etmek için açtıklarını belirtti. Sanık Bulut, yaptıkları dolandırıcılığın işleyiş şeklini şöyle anlattı;’’ Ben, Mustafa, Mehmet, Ahmet ve kardeşim bir ofis işletiyorduk. Bu konuda açık konuşacağım, yaptığımız iş dolandırıcılıktı. Çok fazla mal sirkülasyonu olmamasına rağmen para girdisi ve çıktısı oluyordu, bende sürekli ATM’den para çekip ofise getiriyordum, bu şekilde çalışıyorduk. 07 Şubat’ta Mehmet beni telefon ile arayıp, kız arkadaşının geleceğini söyledi. Havalimanından kendisine bir poşet vermemi söyleyince ben de neden kendisinin vermediğini söyledim. Oda evli olduğunu, bu sebeple benim vermemi istedi. Kendisini kırmayıp, havalimanının oraya gidip ATM'lerin orada beklemeye başladım. Mehmet ve Ahmet oraya bir motorla geldiler. Mehmet bana hatırladığım kadarıyla poşet verdi, "Bunu gelecek olan arkadaşıma ver" dedi. Bende evli olduğu için şüphelenmedim ve söylediğini kırmamak için kabul ettim. Daha sonra kendisi bana "O havalimanına inince seni arar" dedi. Bana verdiği poşet siyah normal boyutta bir market poşeti idi, ağırlık yoktu. Beni tanımadığım bir numara arayınca telefonu açtım ve "Kimsiniz" dedim. Kendisini tanıttı ve "Neredesin ben havalimanın kapısındayım" dedi. Bende beklemeye başladım. İpek gelince kendisine poşeti verdim, o esnada yanımıza ismini daha sonra öğrendiğim Abdulkadir isimli bir şahıs geldi ve bana "Kimsin" dedi. Bende "Yanında çalıştığım kişi bu poşeti vermemi söyledi" dedim ve oradan ayrıldım.’’‘2 YIL ÖNCE ABLAMI KAYBETTİM’Bulut, savunmasını şöyle sürdürdü;’’Hatırladığım kadarıyla ya Ahmet ve Mehmet beni aradı, "Kızın ailesi rahatsızlanmış, hastaneye gidebilir misin, ben sana para göndersem kıza verebilir misin" dedi. Israr edince kırmadım. Bana 7.000 TL gönderildi, bu paranın 4.000 TL'sini İpek'e, 3.000 TL'sini de yolda harcamak üzere göndermişlerdi. Şehir hastanesine giderek İpek'i gördüm ve kendisine parayı verdim. Aradan birkaç saat geçtikten sonra hatırladığım kadarıyla Mehmet yine beni arayıp, "İpek'in yanına gidebilir misin sana bir şey verecek onu alıp ofise koyabilir misin" dedi. Geç olduğu için kendisiyle biraz tartıştım ve son kez rica ediyorum deyince kabul ettim. Kızın, Şakirpaşa'da Durak giyimin orada beklediğini söyleyince ben taksiyle oraya gittim. Saat: 03:00 civarı olmuştu, kız bana orada bir çanta verdi ve ofise götüreceksin dedi. Çantada ne olduğunu bilmediğim ve kızı tanımadığım için korktum ve çantayı almadım, geri döndüm. Mehmet'e durumu bu şekilde anlattım ve o da bir şey demedi. Ertesi gün sabah ofisteydim. Mehmet, Mustafa, Ahmet ve kardeşim beraber ofise geldi. Ben öğlen saatleri civarında ofisten çıkıp para çekmeye gidecektim. Aradan 1 saat kadar geçti ve ofise geri geldiğimde İpek ofisteydi. Ben bu duruma şaşırmıştım ancak sorgulamadım. Hatırladığım kadarıyla Ahmet "Kız burada bir kaç gün kalacak" dedi. Bana da, "Buradan çıkmayın kız burada kalacak" dedi. Ofiste 2 gün kardeşim ile birlikte kaldık. Zaten o dönem babamla aram iyi değildi o yüzden eve gitmiyordum. Biz bir odadaydık, İpek diğer odadaydı. Ofiste kaldığımız zaman normal şartlarda ofisin kapısını kilitleriz. Bu nedenle kilitlemiştik ancak odasını kilitlememiştim, kapısı açıktı. Kesinlikle kendisini zorla tutma durumumuz yoktu. Gitmek isteseydi engel olmayacaktım. Kaldı ki öldüreceklerini bilsem hayatta orada kalmasına izin vermezdim.”‘BEKÇİLİK YAPIYORDUM’İpek’in 3 gün boyunca kendileriyle birlikte ofiste kaldıklarını dile getiren sanık Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü;’’İpek'in, ilk başta Mehmet'in kız arkadaşı olduğunu düşünmüştüm ancak Mustafa ve Ahmet ile başbaşa kaldığını görünce Mehmet'in kız arkadaşı olmadığını anladım. 3 günlük süre zarfında İpek ile aramızda bir konuşma geçmedi. Ben kendisine bir nevi bekçilik yapıyordum. Ayın 11'inde sabah Mustafa, Mehmet, Ahmet ve kardeşim ofise geldiler.Beraber rutin bir şekilde çalışıyorduk. Öğlen üçü birlikte çıktılar nereye gittiklerini bilmiyordum, bana da bir şey söylemediler. Daha sonra akşam çarşafla geldiler. İpek'e çarşaf giydirdiler. Ben bu duruma çok şaşırdım çünkü İpek açık ve dekolte giyinen bir kızdı. Çarşaf giyinmesine şaşırmıştım. Ahmet'e neden çarşaf giydiğini sordum; o da bana kızı çiftliğe götüreceklerini burada kalmayacağını söyledi. Yaşar bana hiçbir şey söylemedi. Mehmet, Ahmet, Yaşar ve İpek çıkıp gittiler. Ben kız ile ilgili bir şey sormadım. Onlar çıktıktan sonra Mehmet ya da Ahmet beni aradı kızın elbiseleri orada kaldı deyip, almaya geliyoruz dediler ve gece 23:00 civarı geri geldiler. Yaşar aşağıdan bana bağırarak eşyaları atmamı istedi. Kızın kıyafetlerini poşet ile aşağı attım. Ertesi gün Mustafa geldi, İpek'i sordu, bende "Bilmiyorum çiftliğe götüreceklerini söylediler" dedim. Daha sonra günlük rutin işlerime devam ettim. Aradaki zamanlarda polis beni arayıp, kardeşimin bir kavgaya karıştığını, birazdan serbest kalacağını babamın numarasını göndermemi falan istiyordu. Mustafa ile buluşmadan önce polis yine aradı ve kardeşimin cinayet suçuna karıştığını ve şuan gözaltında olduğunu söyledi. Ben soru sormama rağmen bilgi vermedi. Ardından Mustafa ile buluştuk, Mustafa bana "Kardeşin şuan emniyette sana vereceğim avukat ile görüşürsün, 50.000 TL para çek ona ver" dedi. Bende söylediklerini yaptım, daha sonra Av. İ. bey ve iki avukat ile buluştuk. Buluşma saatimiz gece 01:00 sıralarıydı, avukata parayı verdim, bir şey olursa aramamı söyledi. Ben kendim teslim oldum. Kesinlikle kızı zorla ofiste tutmadım, öldürülmesi ile hiçbir alakam yoktur. Mehmet'in silahı ile de hiçbir alakam yoktur. Böyle bir şeyden dolayı yargılandığım için üzgünüm ve suçsuzum. Bu nedenlerle tahliyemi ve beraatimi istiyorum.’’ dedi.DOLANDIRICILIK YAPIYORLARDISanık Mehmet Görgün de suçlamayı kabul etmedi. Mustafa Akman’ın dolandırıcılık işi yaptığını ve işin başı olduğunu belirten Görgün, ’’Ahmet Albayrak, Aziz Bulut ve Yaşar Bulut bu işin içerisindeydiler’’ diyerek, kendisini şöyle savundu:“Ben Yaşar Bulut'a yasal bir iş teklifi yaptım ve bu ofisi açtım. Bu kişiler bedenen çalışacaktı. Bu süreçte Yaşar'ın bazı istekleri oluyordu. Ben de yapmak zorunda hissediyordum. Eğer yapmasam vergi levhası kendi üzerine olduğu için bana sıkıntı yaratabilirdi. Yaşar bana kız arkadaşının geleceğini söyledi ve tanıdık bir arkadaşım aracılığı ile biletini kestirdim. Bu kızı daha önce Ahmet'in yanında gördüğüm için tanıyordum ama Yaşar'a bu durumu söylemedim. Çünkü bana ciddi düşündüğünü söylemişti. Biz o dönem büyük bir ofis kiraladık, küçük ofisten oraya taşındık. Kızın uçakla geldiği gün ben motosikleti Ahmet'ten istemiştim. Ahmet bana motosikletle işi olduğunu işini hallettikten sonra bana verebileceğini söyledi. Daha sonra kendisi gelip beni aldı, birlikte havalimanına gittik. Havalimanının orada Ahmet, Aziz ile buluştu. Ahmet bana Aziz ile işi olduğunu söylemişti. İçinde ne olduğunu bilmediğim bir poşeti Aziz'e verdi ve Aziz'e "Bunu arkadaşa verirsin" dedi. Ardından oradan ayrıldı, kesinlikle ben kızı çağırmadım. Sadece Yaşar'ın adına bileti kesmiştim. O gece Aziz'i aramadım, kızın nerede olduğunu sormadım. Bu hususu kabul etmiyorum. İlk başta Yaşar kızı küçük ofise götürmüş, kısa bir süre orada kalmışlar daha sonra büyük ofisimize getirmek istedi, bende kabul ettim. Ofise geldi, orada başka bir oda da kalıyorlardı. Daha sonra akşam olunca eve gittim. Kesinlikle Aziz'e "Bu kız dışarı çıkmayacak. Bırakmayacaksın. Telefon verme" gibi söylemlerde bulunmadım. 11 Şubat’ta işe gitmek için Ahmet’i aradım. Ahmet ofiste olduğunu, gece ofiste kaldığını söyledi. Daha sonra ben, Ahmet ve Yaşar öğlen saatleri gibi benim kiraladığım Megan araç ile Asmalı köyüne gittik. Köye giderken Ahmet, nalbur dükkanının önünde durmamızı istedi ve dükkandan kazma kürek aldılar. Neden aldıklarını sorduğumda Ahmet, kendi küçük arazisine çit çekeceğini söyledi. Ben bu durumu orada öğrendim. Yumurtalık'a gittik, kazma küreği görüştüğümüz Hakan Karagöl isimli şahısa bırakmasını söyledim o da "Gerek yok arabada dursun" dedi. O gün öğlen kesinlikle kazı yapmadık. İşimizi bitirip, Adana'ya ofise döndük. Akşam saatlerinde ben eve gitmeye hazırlanırken Ahmet bir arazi bulduğunu, araziyi kaçırmamamız gerektiğini ve gidip kaporasını vermemiz gerektiğini söyledi. Bu durum benim kafama yattı. Ben, Yaşar ve Ahmet arabaya bindik. Yaşar kız arkadaşının gelmesini isteyerek, ’’Dükkanda sıkıldı, gelip biraz hava alsın" dedi. Kızı çarşaflı görünce şaşırdım, nedenini sordum. İpek "Yaşar böyle istedi" dedi ve gülüştüler, bende üstelemedim. Arabaya bindiğimiz esnada benim silahım belimde idi. Sol tarafta Yunus polisleri görünce silahımı attım. Ben arabayı biraz ilerideki otoparka bıraktım, dönüp silahımı aldım. Bu esnada İpek aşağı indi ve birlikte arabaya geçtik.’’‘NE YAPIYORSUNUZ!’Bulut, sözlerinin devamında İpek’in nasıl öldürüldüğünü şöyle anlattı;’’Yumurtalık ilçesinde Ahmet'in tarif ettiği yere gittik, araziye bakmak için indik. Biraz yürüdüm o esnada silah sesi duydum, arkama döndüğümde Yaşar İpek'e ateş etmişti ve halen ateş ediyordu. "Ne yapıyorsunuz lan" diye bağırdım. Ahmet de "S…. git" diye bana bağırdı. Ben de arabaya bindim ve onlardan uzaklaştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Daha sonra Ahmet beni aradı, dönmemi istedi. Ahmet'ten çekiniyordum, yanlarına giderken yolda Yaşar ve Ahmet'i gördüm. Ellerinde kazma kürek vardı. Kıza ne yaptıklarını bilmiyordum. Ne yaptıklarını sorunca da bana bir şey söylemediler. Dönüş yolunda nehrin orada Yaşar kazma, kürek ve tabancayı nehre attı. Olayda kullanılan tabanca kesinlikle benim tabancam değildi. Ben yanımda sürekli tabanca taşırım çünkü husumetlilerim vardır. Gece ofisin oraya geldik. Yaşar, Aziz'i aradı, kızın eşyalarını hazırlamasını istedi ancak kızı vurduğunu söylemedi. Daha sonra Aziz yukarıdan kızın eşyalarını poşet içerisinde attı. Yaşar bizi bir petrolün oraya götürdü ve bu eşyaları yaktı. “‘BEN ÖLDÜRMEDİM’Sanık Görgün, korktuğu için konuşmadığını dile getirerek, “Bu olay arabada yaşandığı için temiz teslim etme ihtiyacı hissettim. Ferhat Örgel, Ahmet'in arkadaşı olur. Ferhat'a motosikleti paraya ihtiyacım olduğu için satmıştım. Olaydan sonra Aziz teslim etti. A.D., E.Y., F.K. isimli şahısları tanımıyorum. Eren Akdağ'ı kimin vurdurduğunu bilmiyor, bu şahsı tanımıyorum. Muhammet Akan'ı daha önce giyim işi yaptığı için tanırım. Ahmet ile Eren'i vurma hususunda anlaşıp anlaşmadığını bilmiyorum. Kesinlikle İpek’i öldürmedim, iştirak etmedim, zorla iş yerinde tutmadım, bu konuda kimseye talimat vermedim, benim ruhsatsız silahım olayda kullanılmadı, suçsuzum.’’ dedi.‘İFLAS ETTİM’Sanık Ahmet Albayrak da savunmasında diğer sanıkların kendisine iftira attığını iddia etti. Albayrak, Mustafa Akman’ın dolandırıcılık yaptığını ifade ederek, kendisini şöyle savundu;‘’Ben çiftçilik işi yapmaktayım. Son yıllarda zarar ettiğim için elimde bulunan çekleri bozdurmak için uzaktan akrabam olan Mustafa Akman'ın yanına gittim. Bana ortağı Mehmet Görgün'ün yardımcı olacağını söyledi. Mehmet ofise geldi ve çek kırdırdık. O dönem ben İpsala ve Manisa bölgesinde kavun ticareti yapıyordum. İşlerim iyi gitmedi. Benim de ihtiyacım olduğu için çeklerimi bu şekilde bozdurdum. Kendisinden nakit paraları aldım. Bu süre zarfında yanında çalıştığım kişi İpsala'ya döndüğü için bende oraya gitmiştim. Mehmet Görgün beni aradı ve çiftçilik yaptığım için bana arazi bulmam konusunda yardımcı olabileceğimi sordu. Bende eniştem Murat Yıkık ile görüştüm. Murat Yıkık kendi arazisini Mehmet Görgün'e yıllık ücreti ile kiraladı ancak kardeşleri ile arasında anlaşmazlık yaşadığı için konuyu halledemedi. Mehmet Görgün'ün beyanlarındaki 1 dönümlük arazi hususu buna ilişkindir. İflas ettiğim için İpsala'dan Adana'ya dönünce Mehmet Görgün bana yanında çalışmam için iş teklifinde bulundu. Mehmet Görgün kendisi, ortağı Mustafa Akman ve çalışanları Yaşar ve Aziz ile birlikte dolandırıcılık işi yapıyorlardı. Ben doğru dürüst telefon kullanabilen, iban girerek para aktaracak, ATM’den para çekebilecek biri değilim. Mehmet Görgün bu süre zarfından benim çevremden faydalanmayı düşündü. Kuyumcu esnafı ile aram iyi olduğu için onlardan para çekebileceğimi söyledi. Bende bu iş teklifini kabul ettim. Bu süre zarfında bu şekilde kendisinin ofisine gidip gelmeye başladım. Bu şekilde çalışmaya başladım çünkü aileme bakmakla yükümlü idim.’’‘GÖNÜL İLİŞKİM OLMADI’Öldürülen İpek Akgül’ü tanımadığını, kendisiyle gönül ilişkisi olmadığını söyleyen sanık Albayrak, şöyle devam etti;’’İpek Akgül'ü bu olaydan yaklaşık 2,5 ay önce Mehmet Görgün'ün köfteci Fatoş ablanın üzerindeki ofisinde görmüştüm. Oraya birkaç defa geldiğini görmüştüm ama tanışıklığım yoktur. İpek ile bir ilişki yaşamadım, sevgili de olmadım. Adana'ya geleceğinden kesinlikle haberim yoktu. Bu işi Mehmet Görgün ayarlamıştır. Geldiği gün Mehmet Görgün beni aradı ve birlikte havalimanının oraya gittik. Beni otoparkta indirip kendisi Aziz'in yanına gitti ve telefonları vereceğini söyledi. Telefonlarından kastı patates hatlardı ayrıca hesapların patladığını söyledi. Ben Aziz'in yanına bu amaçla gittiğini biliyordum. Kendi motoru bu süre zarfında bendeydi ve poşeti bu şekilde Aziz'e verdi. Daha sonra ben eve döndüm ve Mehmet'in diğer ofisine gidip gelmekteydim. Ne kızla ne Aziz ile iletişime geçmedim. O dönem Mehmet Görgün önceye dayalı arazi meselesi konusunu yine açıp, benden arazi istedi. Bende daha önce İpsala’da yanında çalıştığım Cumali'yi aradım. Cumali Songur bana yeğeni Mevlüt'ün yardımcı olacağını söyledi. Bunu Mehmet Görgün'e ilettim. Bunun üzerine Mehmet bana bir araç kiraladığını söyleyerek, ‘’Aracı birlikte almaya gidelim. Oradan seninle Tuzla'ya geçelim’’ dedi. Aracı almaya beraber gittik. Ertesi gün ofiste bulunduğum esnada Mustafa Akman ile içeri Aziz, Yaşar Bulut ve iki dakika öncesinde İpek Akgül içeri girdi. Mehmet Görgün'e ait bir ofis odası vardı ve oraya girdiler. Mehmet Görgün ve İpek orada bir 5 dakika kadar konuştular. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Aradan 5 dakika kadar sonra Mehmet kapıyı açtı ve içeri geldi. Mehmet orada bulunan herkese İpek'in burada çalışacağını söyledi. Biz bir şey demedik. Sonuçta Mehmet Görgün bize ne dese biz onu yapıyorduk. İş yeri sahibi oydu, bu esnada İpek normal bir biçimde salon kısmındaki koltukta oturuyordu.Ofiste kaldığım süre en fazla 3-5 saattir. Zorla tutulduğuna dair hiçbir şey görmedim. Ben İpek'i kimsenin sevgilisi olarak bilmiyordum.Orada çalışan bir kişi olarak biliyordum. Aziz zaten ofiste kalan bir kişiydi. İpek'i zorla tutmuyordu. Yaşar yalan söylemektedir ancak cahil biridir. Mehmet'in ağı ile bu işlere düşmüştür. Ayrıca İpek'in birini vurduğu olayından da haberim yoktu. Ben, Yaşar ve Mehmet arazi için görüşmek için yola çıktık. Köyden Hakan Karagöl isimli şahsın yanına bize yardımcı olabileceği için gitmiştik. Daha sonra Mehmet yolda araziyi çevirmek için malzemeler aldığını söyledi. Orada kazma, kürek vs aldı. Ne aldıklarını dahi bilmiyordum çünkü araçtan inmedim. Arazi için Hakan ile görüşmeler yapıldı ve orada 80.000 TL ile anlaşma sağlandı. Orada kapora vermedik çünkü kesin niyetimiz yoktu. Daha sonra Hakan Karagöl'ün evinden çıktık.Yer gösterme süresi kısa bir süredir.Bu sürede herhangi bir yer kazma olayı olmadı. Zaten yer kazma işlemi yapılamazdı.”‘ÇOCUKLARIN VAR BAŞINI BELAYA SOKMA’’’Adana'ya döndüğümüzde Mehmet arazi için evden para alacağını söyledi ve evine gitti. Parayı alıp yanımıza geldi ve bizi aldı birlikte ofise gittik. Mehmet başta aracı ofisin önüne koydu, daha sonra otoparka park etti. Neden o şekilde davrandığını bilmiyorum. Beni de araziye gidip anlaşalım bu gece alalım diye sıkıştırdı. Kaporayı verelim bağlayalım diyordu.Bende işverenim olduğu için kabul ettim. Kaporayı verme amacıyla Hakan Karagül'ün yanına gideceğimiz zaman arabaya Mehmet ve İpek Akgül geldi. İpek arabaya geldiğinde siyah çarşaflıydı. Kendisini ofiste normal kıyafetle gördüğüm için çarşaflı vaziyette görünce şaşırdım ve bunu Mehmet'e sordum. Mehmet bana ailesi ile sıkıntıları olduğunu ve çarşıda İpek'i kimsenin görmemesi gerektiğini söyledi. Ben de bir şey sormadım. Daha sonra Hakan'ın yanına giderken yolda İpek su ve sigara istedi. Petrolde durunca Yaşar petrole girdi yiyecek içecek vs aldı daha sonra köye varmaya yakın Mehmet aracı durdurdu. Yanında kız olduğu için köye bu şekilde gitmenin uygun olmadığını söyledi. Bana ‘’Kaporayı git sen ver’’ dedi. Yaşar, İpek ve Mehmet Görgün araçtan inerken ben de Mehmet Görgün'ün bana verdiği 20.000 TL'yi Hakan'a vermeye gittim ve Hakan'a verdim. Yaklaşık yarım saat oturduktan sonra döndüğümde orada sadece Mehmet ve Yaşar'ı gördüm. Mehmet Görgün araca panikli bir şekilde bindi. Kendilerine İpek'in nerede olduğunu sorunca Yaşar'ın, İpek'i tartışma esnasında öldürdüğünü söyledi. Ben inanmadım, araçtan inmek istedim. Mehmet bana "Şu arabaya bin ve sür. Öldürdü diyorum. İnanmıyor musun? Çocukların var, başını belaya sokma" dedi. Çocuklarımdan bahsedince ben o an ki psikoloji ile panikledim ve tekrar araca bindim. Adana'ya döndük, dönüş yolunda Yaşar köprü üzerinden nehre silah ve kazma küreği attı. Sonra Mehmet, Yaşar'a hiçbir şekilde İpek'in eşyasını ofiste bırakma dedi. Birlikte ofisin oraya gittik.Ben Yaşar'ın Aziz'i aradığını görmedim. Ofisin orada Yaşar tek başına eşyaları aldı ve arabaya geri döndü. Sarıçam’da bir mevkiiye gittik. Mehmet çocuklarım üzerinden söylemlerde bulunduğu için yanlarından ayrılamadım. Eşyaları yakıp döndüğümüzde Mehmet bana kimseye bir şey anlatmamı söyledi. Korkumdan kimseye anlatamadım. Eve gittim ve Mehmet Görgün'ün beni aramasına kadar evden çıkmadım. Aradan 2 gün geçtikten sonra Mehmet beni evimden aldı. Gitmek istemediğimi söylesem de korkumdan ötürü mecbur katlanıyordum. Görüntülere bakıldığında zaten zorla gittiğimi anlayabilirsiniz. Ben o geceden sonra Aziz ile hiç buluşmadım, Mehmet yanımıza Yaşar'ı çağırdı. Ona para verdiğini ve yalan ifadeler verdirip emniyete gönderdiğini gördüm. Yaşar'a; "Kız arkadaşın olduğunu söyle, kendine motor al" şeklinde söylemlerde bulunduğunu gördüm. Daha sonra beni ortağı olan Mustafa Akman'ın evine götürdü ve birkaç gün orada kaldım. Mustafa Akman bize "Ne oldu lan? Yaşar 3-4 gün yanında kaldı, sana yüz vermedi diye mi böyle yaptın" diye söylemlerde bulunmuştu. Mustafa'nın kızın öldürülme olayı ile bir bilgisi olduğunu düşünmüyorum. Olsaydı sonrasında böyle söylemlerde bulunmazdı.”‘BENİ KUMPASA DÜŞÜRDÜLER’ ‘’Ben bunlarla 2-3 ay tanıştım hayatım karardı.’’ Diyen sanık Albayrak, gözyaşlarına hakim olamayarak, ’’Mecbur kaldığım için bunlarla tanıştım, böyle bir olayla anıldığım için çok pişmanım. Kesinlikle o gün kızı öldüreceklerinden haberim yoktu. Beni kumpasa düşürmüşlerdir. Kimseyi öldürmedim, İpek'i zorla ofiste tutmadım, silahım yoktur. Bugüne kadar da silah kullanmadım, ben Mehmet Görgün'ün olayı Yaşar ile işlediğini uzun bir süre anlayamadım çünkü bana sürekli Yaşar'ın bu suçu işlediğini söylüyordu. Biz firar kaldığımız dönemde Mehmet Görgün'ün yapmış olduğu görüşmeler üzerine durumu kavradım. Tahliyemi ve beraatimi talep ederim.’’dedi.2 MİLYONA ANLAŞMIŞLAR Sanık Mustafa Akman savunmasında, bu olaylardan yaklaşık 2 ay öncesinde yaralama olayı dolayısıyla firara düştüğünü, maktül İpek’i de tanımadığını, sadece birkaç gün önce kendisini gördüğünü belirtti.Akman, Ahmet’e maktül İpek’i sorduğunda sorunları olduğunu ve birkaç gün kendileriyle kalacağını söylediğini belirterek, şöyle konuştu;‘’Öldüğü gün ofise gitmiştim. İşlerimi hallettim ve çıktım evime gittim. Ertesi günü dükkana geldim ve kızı göremeyince sordum, gittiğini söylediler. Kızı tanımadığım için de detaylı sormadım. Ben olayı Yaşar'ın teslim olmasından sonra öğrendim. Yaşar'ın teslim olduğu gün biz beşimiz ofiste idik. Yaşar, Mehmet ve Ahmet çıktılar. Biz Aziz ile sayım yapıyorduk. Ahmet beni arayıp, eşinin ve çocuklarının gezmek için gelebileceklerini söyledi. Aradan birkaç saat geçti. Ben, Aziz ile ofisteyken Aziz'i emniyetten arayıp kardeşinin olaya karıştığını ve babasının emniyete gelmesi gerektiğini söylediler. Polisler Aziz'i yine aradılar. Ben yine ne olduğunu sordum, o da meseleyi bilmediğini söyledi. Hatta ben Aziz'i "Siz başınıza ne iş açtınız" diyerek dövdüm. Daha sonra akşam Mehmet beni aradı ve arabanın kirası bitti diyerek aracı bırakmamı söyledi. Benden rica etti, bende firari olduğumu sıkıntılı bir durum olmasın dedim. Oda mahalle temiz dedi. Bende rent a cara aracı bıraktım. Beni oradan gri bir kuryer ile aldılar ve eve bıraktılar. Ahmet'in eşi de oraya gelmişti. ben daha sonra meseleyi onlarla konuştum. Bana "Yaşar tarla bakmaya gittiğimizde sevgilisi İpek'i öldürdü" dediler. Yaşar'ı 2 yıldır tanırım, Yaşar o kızla sevgili olacak ve bu tarz işleri planlayacak kapasitede bir çocuk değil deyince konuyu geçiştirdiler. Yaşar için avukat tutmak istediklerini ve 50.000 TL parayı Aziz'e vermemi istediler. Aziz'i aramışlar, daha sonra Aziz'e parayı çekmesi için telefonu verdim o da gidip parayı çekip avukata vermiş. Ben neden kendilerinin vermediğini Ahmet ve Mehmet'e sordum, onlarda cevaben "Bizde orada olduğumuz için başımıza bir şey gelebilir, o yüzden sen verebilir misin? Aziz burada görmesin" dediler. Aziz avukat İ.S. isimli şahısla görüşmüş, parayı vermiş, daha sonra ne olduğunu bilmiyorum. O gece Ahmet ve Mehmet yanımda kaldılar, ben halen onların olaya bulaştığını bilmiyordum. 14 Şubat’ta Aziz'i polisler aldılar. Hatta benim evimi de polisler basmışlar.Daha sonra Ahmet Albayrak ve Mehmet Görgün bir süre firar kaldılar. Polisler babam üzerinden benimle iletişime geçtiler. F.Ç. isimli komiser kendilerini yakalamak için sürekli babam üzerinden beni arıyordu. Bende firari olduğum için bir süre teslim olmadım. Daha sonra Mehmet beni aradı. Bende durumu F.komisere bildirdim, benim de teslim olacağımı söyledim. Ardından Mehmet Görgün yanıma geldi. Mehmet Görgün'e olayı sorunca; M.A.isimli şahıs ile EA.isimli şahsın arasında husumet olduğunu, M.A.’nın E.A.’yı vurdurmak istediğini, bunun için Ahmet Albayrak ile anlaştığını, 2 milyon para karşılığı işin yapılacağını ve kıza 500.000 TL teklif edildiğini, kızın da bunun için İzmir'den getirtildiğini anlattı. Ben bu bilgilerin hepsini Mehmet'ten öğrendim. Mehmet kendini sürekli sıyırmaya çalışıyordu. M.A.’yı hepsi tanırlar. Hatta "Dayı" diye tabir edilen kişi odur. Ben öncesini hiç bilmiyorum, o gün bana Mehmet'in anlattığı kadarını biliyorum. E.A.’yı tanımıyorum. Mehmet de kendisinin ve diğerlerinin tanımadığını söylemişti. Ben İpek’i öldürmedim, zorla ofiste tutmadım, ruhsatsız silah kullanmadım, adalete ve kolluk birimlerine yardımcı olmaya çalıştım. Aziz'in ve diğerlerinin bu olayda olduğunu bilsem arabayı da bırakmazdım, para da vermezdim. Suçsuzum. Tahliyemi ve beraatimi talep ederim.’’ dedi.‘SENİ ÖLDÜRÜRÜM’Öldürülen İpek Akgül’ün annesi müşteki Sihan Akgül, kızını 5 aylık bir süreçte babaannesine bıraktığını, ne olduysa bu süre zarfında olduğunu iddia etti. Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü;’’Kızım benim yanıma İzmir'e gelmişti, İpek'te bir korku panik sezdim.Bunu sorduğumda anne kart işi dedi. Ben kendisine kızdım ve bütün kartlarını kapattırdım. Daha sonra kızımı duruşmada sesini duyduğum ve tamamen eşleştirdiğim Mehmet Görgün isimli kişi İpek'i aradı. Kızım telefonu hoparlöre verdiği için sesi duymuştum. Telefondaki kişi "Seni öldürürüm" diyordu, başka cümleler de kullandı ama şuan pek hatırlamıyorum. Kızıma bunu sordum o da arkadaşları ile şakalaştığını söyledi. Adana’da kaldığı dönemde kızım bana arkadaşları olduğunu ve ofiste kaldığını söylüyordu. Kızım bana "Anne ben arkadaşımın yanına gidiyorum" dedi. Ben kızımla bu nedenle kavga etmiştim, izin vermemiştim ancak kendi çekip gitti. Ayın 8'inde ben İpek'e ulaştım çünkü polisler beni arayarak "Kızın birini vurdu" dediler. Ben İpek ile görüştüğümde kızım bana yeminler ederek kendisinin vurmadığını ve silah kullanmayı dahi bilmediğini ve ofiste arkadaşlarının yanında olduğunu, kendisini saklayacaklarını söyledi. Kızım bana Ahmet ve Mehmet'in isimlerini vermişti.Ben kızıma yanına geleceğimi söyledim ve otobüse bindim. Otobüste kızımın ölümün haberi geldi. Kızım dolandırıcıların eline düştü.Şikayetçiyim.’’dedi.ERTELENDİMahkeme heyeti, sanık Ahmet Albayrak, Mehmet Görgün, Yaşar Bulut ve Aziz Bulut’un tutukluluk halinin devamına karar verip, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
ADANA
Yayınlanma: 28 Mayıs 2025 - 07:54
''Öldürme İşini 2 Milyona Almışlar, Tetikçi İpek'e 500 Bin Lira Vereceklerdi''
Tetikçi olarak tuttukları İpek’i hasımlarını öldürmediği için öldürüp gömdükleri iddia edilen sanıklar hakim karşısına çıktı
ADANA
28 Mayıs 2025 - 07:54