MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Abdullah Doğan, yanlış tarım politikalarının bugün Türkiye’yi tanzim satış mağazalarına mahkûm ettiğini söyledi.
Türkiye’nin giderek tarımdan ve kırsaldan uzaklaştığını, tarımsal üretimi büyük işletmelerin ve şirketlerin tekeline terk ettiğini vurgulayan Doğan, “Üretimin tanzim edilmediği yerde tanzim satış olur mu? Tarımda izlenen politikalar doğru olsa Çukurova toprakları bile Türkiye’yi doyurur. Ama yanlış politikalar yüzünden kırsalı boşalttılar, toprağı tohumsuz, tarımı çiftçisiz, tüketiciyi sağlıksız bıraktılar” dedi
Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde yönetim kurulu üyeleriyle birlikte sebze-meyve fiyatlarını ve tanzim satışlarını değerlendiren Abdullah Doğan, "Ne yazık ki gıda güvencesini ulusal önceliklerle ve üretimle ele almayan siyaset yaklaşımı, tarımsal üretimi büyük işletmelerin, şirketlerin tekeline veriyor. Küçük ve orta büyüklükte tarım işletmeciliğini, çiftçiliği yük olarak görüyor" dedi.
“ÇİFTÇİNİN REEL GELİRİ DÜŞÜYOR”
Doğan, "Kırsalda, tarımda giderek artan üretim ilgisizliği ve azalan gelirler, kırsalda birçok aileyi, çiftçiyi geçim için tarım dışı istihdama yöneltti ve tarımsal üretim ikinci plana atıldı. Gelinen noktada girdiler pahalı, maliyetler yüksek, çiftçinin reel geliri düşüyor. Tüketici ürün bulamıyor, bulduğunda da pahalıya alıyor ya da çoğunlukla alamıyor. İşte, üretime çözüm bulmak yerine çiftçiyi üretim temelli desteklemek yerine, ulusal tarımı ön plana çıkarmak yerine ithalat ve sonrasında da tanzim satış uygulamasına geçildi. Amaç nedir, tüketici daha ucuza alsın, devlet bunu sübvanse etsin, tarım politikaları yerine komisyoncu, çiftçi, tüccar suçlansın ve bu sorundan çıkılsın. Fakat bunlar kalıcı çözümler getirmiyor. Gelecek açısından bundan etkilenecek ise yine çiftçi olacaktır. Çünkü üretim, tüketim, politika belirsizliği çiftçiyi üretim açısından belirsiz bir durumda bırakmaktadır. Peki, kurtarıcı olarak görülen tanzim satış neye ve ne kadar süre ile çözüm olacak?"
50 YIL ÖNCEKİ MODEL
Tanzim satışın bir model olarak 50 yıl önce gündeme geldiğini ve o günün ekonomik-sosyolojik koşullarında başarılı olduğuna dikkat çeken Doğan, daha sonra serbest piyasa ekonomisine geçiş, pazarlarda tekelleşmeye yönelme, büyük şirketlerin ön plana çıkması nedeniyle tanzim satışlarının adeta çağdışı bir yaklaşım olarak gösterdiğini belirtti. Üretim artmadan, arz-talep dengesine dayalı üretim planlamasına gitmeden gelinen noktanın tanzim satışlarını yine can simidi olarak ortaya çıkardığını söyleyen Doğan şöyle devam etti:
"Aslında bu, 'sosyal ve paylaşımcı devlet yaklaşımının' doğruluğunun bir kez daha itirafı oldu. Maalesef, yıllardır gündemde olan fakat iktidarlar tarafından çıkarılmayan Marketler Yasası beklerken, 2010 yılında marketlere yeni imtiyazlar tanındı. Böylece büyük büyük marketler piyasaya egemen oldu ve fiyatları belirler hale geldiler. Üretici örgütlerinin etkisiz kaldığı, kooperatifleşmenin gerçekleştirilemediği bir ortamda iş kala kala tanzim satışlara kaldı. Oysa önlem alınmış olsa idi, bu noktaya gelinmeyecekti. Yani, üretime destek verme, yatırıma destek verme, maliyetleri düşürme, kooperatifçiliği destekleme, kırsalda refahı artıracak girişimleri destekleme yoluna gidilseydi; toplum, çiftçi ve ulus olarak yüksek bedel ödemeyecek ve kimse ötekileştirilmeyecekti. Suçlu çiftçi değildir, patlıcan-domates değildir, tüketici değildir. Suçlu; gelinen noktayı yaşatanlardır."
ADANA (GÜNAYDIN) - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Abdullah Doğan, yanlış tarım politikalarının bugün Türkiye’yi tanzim satış mağazalarına mahkûm ettiğini söyledi.
Türkiye’nin giderek tarımdan ve kırsaldan uzaklaştığını, tarımsal üretimi büyük işletmelerin ve şirketlerin tekeline terk ettiğini vurgulayan Doğan, “Üretimin tanzim edilmediği yerde tanzim satış olur mu? Tarımda izlenen politikalar doğru olsa Çukurova toprakları bile Türkiye’yi doyurur. Ama yanlış politikalar yüzünden kırsalı boşalttılar, toprağı tohumsuz, tarımı çiftçisiz, tüketiciyi sağlıksız bıraktılar” dedi
Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde yönetim kurulu üyeleriyle birlikte sebze-meyve fiyatlarını ve tanzim satışlarını değerlendiren Abdullah Doğan, "Ne yazık ki gıda güvencesini ulusal önceliklerle ve üretimle ele almayan siyaset yaklaşımı, tarımsal üretimi büyük işletmelerin, şirketlerin tekeline veriyor. Küçük ve orta büyüklükte tarım işletmeciliğini, çiftçiliği yük olarak görüyor" dedi.
“ÇİFTÇİNİN REEL GELİRİ DÜŞÜYOR”
Doğan, "Kırsalda, tarımda giderek artan üretim ilgisizliği ve azalan gelirler, kırsalda birçok aileyi, çiftçiyi geçim için tarım dışı istihdama yöneltti ve tarımsal üretim ikinci plana atıldı. Gelinen noktada girdiler pahalı, maliyetler yüksek, çiftçinin reel geliri düşüyor. Tüketici ürün bulamıyor, bulduğunda da pahalıya alıyor ya da çoğunlukla alamıyor. İşte, üretime çözüm bulmak yerine çiftçiyi üretim temelli desteklemek yerine, ulusal tarımı ön plana çıkarmak yerine ithalat ve sonrasında da tanzim satış uygulamasına geçildi. Amaç nedir, tüketici daha ucuza alsın, devlet bunu sübvanse etsin, tarım politikaları yerine komisyoncu, çiftçi, tüccar suçlansın ve bu sorundan çıkılsın. Fakat bunlar kalıcı çözümler getirmiyor. Gelecek açısından bundan etkilenecek ise yine çiftçi olacaktır. Çünkü üretim, tüketim, politika belirsizliği çiftçiyi üretim açısından belirsiz bir durumda bırakmaktadır. Peki, kurtarıcı olarak görülen tanzim satış neye ve ne kadar süre ile çözüm olacak?"
50 YIL ÖNCEKİ MODEL
Tanzim satışın bir model olarak 50 yıl önce gündeme geldiğini ve o günün ekonomik-sosyolojik koşullarında başarılı olduğuna dikkat çeken Doğan, daha sonra serbest piyasa ekonomisine geçiş, pazarlarda tekelleşmeye yönelme, büyük şirketlerin ön plana çıkması nedeniyle tanzim satışlarının adeta çağdışı bir yaklaşım olarak gösterdiğini belirtti. Üretim artmadan, arz-talep dengesine dayalı üretim planlamasına gitmeden gelinen noktanın tanzim satışlarını yine can simidi olarak ortaya çıkardığını söyleyen Doğan şöyle devam etti:
"Aslında bu, 'sosyal ve paylaşımcı devlet yaklaşımının' doğruluğunun bir kez daha itirafı oldu. Maalesef, yıllardır gündemde olan fakat iktidarlar tarafından çıkarılmayan Marketler Yasası beklerken, 2010 yılında marketlere yeni imtiyazlar tanındı. Böylece büyük büyük marketler piyasaya egemen oldu ve fiyatları belirler hale geldiler. Üretici örgütlerinin etkisiz kaldığı, kooperatifleşmenin gerçekleştirilemediği bir ortamda iş kala kala tanzim satışlara kaldı. Oysa önlem alınmış olsa idi, bu noktaya gelinmeyecekti. Yani, üretime destek verme, yatırıma destek verme, maliyetleri düşürme, kooperatifçiliği destekleme, kırsalda refahı artıracak girişimleri destekleme yoluna gidilseydi; toplum, çiftçi ve ulus olarak yüksek bedel ödemeyecek ve kimse ötekileştirilmeyecekti. Suçlu çiftçi değildir, patlıcan-domates değildir, tüketici değildir. Suçlu; gelinen noktayı yaşatanlardır."