PELİN ERKOCU / RABİA AYDIN
ADANA (GÜNAYDIN) – Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Türk dünyasının sanat serüveninin üç döneme ayrıldığını belirterek, birinci dönemi en eski zamanlardan 10’ncu yüzyıla kadar süren Bozkır Kültür Çağı, ikincisi, İslami Dönem, üçüncü dönemi ise Milli Uyanış Devri olduğunu söyledi.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Sanat Çalıştayı kapsamında Divan Otel’de panel düzenlendi. Panele Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Prof. Dr. Haldun Eroğlu, Prof. Dr. Mehmet Şahingöz konuşmacı olarak katılırken oturumu Prof. Dr. Necdet Hayta yönetti.
Konusunda uzman konuşmacılar Türk dünyasında sanatın geçmişi, değişimi ve gelişimi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Panel konuşmacılarına plaketlerini Sanat Çalıştayı küratörü Prof. Dr. Birsen Çeken, Kültür Bakanlığı Eski Genel Müdürlerinden sanat eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm ve Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ramazan Akyürek takdim etti.
EROĞLU: BOZKIR TÜRKLERİN SANATINA DA DAMGASINI VURMUŞTUR
Bozkır taş işçiliğinden başlayarak Osmanlı minyatürüne Türk Düşünce sanatını anlatan Prof. Dr. Haldun Eroğlu öncelikle Türk tarihinin İslam öncesi dönemi hakkında bilgi verdi. İslam tarihinde çokça kullanılan “bozkır” tanımını anlatan Eroğlu, “Bozkır, devlet ve toplumsal hayatın her yönünde olduğu gibi Türklerin sanatına da damgasını vurmuştur” dedi.
Türk düşünce ve sanatında İslamiyeti kabul ediş ile değişimlerin yaşandığını söyleyen Eroğlu, şu ifadeleri kullandı; “ İslam öncesi Türk sanatında önemli bir yer tutan taş işçiliği toplumun kültür ve geleneğinin oluşmasında önemli bir yer tutar. Türklerin İslamiyeti kabul edişleri diğer bütün alanlarda olduğu gibi Türk düşünce ve sanatında köklü bir değişime yol açtı. Özellikle heykel ve heykelciliğe inanç merkezli bir düşüncenin hakim olması ve tasvirin yasaklanması bu sanatın tam anlamıyla ortadan kaybolmasına sebep olmuştur. Zihinsel dönüşümün izleri özellikle Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam etmiştir”
İslamiyetle birlikte minyatür sanatındaki gelişmelere değinen Eroğlu; saray sanatı olarak doğan minyatürün II. Mehmet ile birlikte gelişme imkanı bulduğunu ifade etti. Eroğlu: “Osmanlı Topkapı Sarayı’ndaki müzede 13.533 minyatür olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
GÜNDOĞDU: TÜRK DÜNYASINDA YAKINLIK YÜKSEK SANAT İLE MÜMKÜN
Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Türk dünyasında ortak sanat anlayışı mümkün mü? sorusuna yanıt aradı. Prof. Dr. Gündoğdu Türk dünyasında ortak sanat anlayışının mümkün olması için gerekenleri şöyle sıraladı; “Farklı siyasi rejimler altında, farklı kültür ve dil özelliklerine sahip olmakla birlikte bu geniş coğrafyayı dolduran halkların dil, tarih, kültür ve uygarlıkça birbirine yakınlığı, onları Türk dünyası kavramı altında birleştiren etkenlerdir. Bu yakınlığı daha da ileri taşımak, insanlık için barış, refah vadeden bir zemin oluşturmak kuşkusuz bu yakınlıktan beslenen yüksek sanat anlayışının etkisiyle mümkün olacaktır”
Türk dünyasının sanat serüvenini üç döneme ayıran Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu birinci dönemi en eski zamanlardan 10’ncu yüzyıla kadar süren Bozkır Kültür Çağı, ikincisi, İslami Dönem, üçüncü dönemi ise Milli Uyanış Devri olarak ifade etti.
ŞAHİNGÖZ: TÜRK KİMLİĞİNE AĞIR BİR DARBE VURULMUŞTUR
Türk Dünyasında kimlik inşasında sanat ve kültür üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Mehmet Şahingöz ise geçmişte Rusların Türkistan’a hakimiyet kurması sonrası asimilasyon politikalarına, o dönemde Türk kökenli topluluklara dil ve kültürel anlamda uygulanan ayrıştırılma metotlarına değinerek Türk kökenli toplulukların kökenlerinden uzaklaştırılarak farklı milli kimliklerin kurulma inşası sürecini anlattı. Şahingöz ; “ Asimilasyon çalışmaları ile her boydan farklı bir millet kimliği inşa ederek bölgenin Türk kimliğine ağır bir darbe vurulmuştur” dedi.
ADANA (GÜNAYDIN) – Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Türk dünyasının sanat serüveninin üç döneme ayrıldığını belirterek, birinci dönemi en eski zamanlardan 10’ncu yüzyıla kadar süren Bozkır Kültür Çağı, ikincisi, İslami Dönem, üçüncü dönemi ise Milli Uyanış Devri olduğunu söyledi.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Sanat Çalıştayı kapsamında Divan Otel’de panel düzenlendi. Panele Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Prof. Dr. Haldun Eroğlu, Prof. Dr. Mehmet Şahingöz konuşmacı olarak katılırken oturumu Prof. Dr. Necdet Hayta yönetti.
Konusunda uzman konuşmacılar Türk dünyasında sanatın geçmişi, değişimi ve gelişimi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Panel konuşmacılarına plaketlerini Sanat Çalıştayı küratörü Prof. Dr. Birsen Çeken, Kültür Bakanlığı Eski Genel Müdürlerinden sanat eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm ve Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ramazan Akyürek takdim etti.
EROĞLU: BOZKIR TÜRKLERİN SANATINA DA DAMGASINI VURMUŞTUR
Bozkır taş işçiliğinden başlayarak Osmanlı minyatürüne Türk Düşünce sanatını anlatan Prof. Dr. Haldun Eroğlu öncelikle Türk tarihinin İslam öncesi dönemi hakkında bilgi verdi. İslam tarihinde çokça kullanılan “bozkır” tanımını anlatan Eroğlu, “Bozkır, devlet ve toplumsal hayatın her yönünde olduğu gibi Türklerin sanatına da damgasını vurmuştur” dedi.
Türk düşünce ve sanatında İslamiyeti kabul ediş ile değişimlerin yaşandığını söyleyen Eroğlu, şu ifadeleri kullandı; “ İslam öncesi Türk sanatında önemli bir yer tutan taş işçiliği toplumun kültür ve geleneğinin oluşmasında önemli bir yer tutar. Türklerin İslamiyeti kabul edişleri diğer bütün alanlarda olduğu gibi Türk düşünce ve sanatında köklü bir değişime yol açtı. Özellikle heykel ve heykelciliğe inanç merkezli bir düşüncenin hakim olması ve tasvirin yasaklanması bu sanatın tam anlamıyla ortadan kaybolmasına sebep olmuştur. Zihinsel dönüşümün izleri özellikle Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam etmiştir”
İslamiyetle birlikte minyatür sanatındaki gelişmelere değinen Eroğlu; saray sanatı olarak doğan minyatürün II. Mehmet ile birlikte gelişme imkanı bulduğunu ifade etti. Eroğlu: “Osmanlı Topkapı Sarayı’ndaki müzede 13.533 minyatür olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
GÜNDOĞDU: TÜRK DÜNYASINDA YAKINLIK YÜKSEK SANAT İLE MÜMKÜN
Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Türk dünyasında ortak sanat anlayışı mümkün mü? sorusuna yanıt aradı. Prof. Dr. Gündoğdu Türk dünyasında ortak sanat anlayışının mümkün olması için gerekenleri şöyle sıraladı; “Farklı siyasi rejimler altında, farklı kültür ve dil özelliklerine sahip olmakla birlikte bu geniş coğrafyayı dolduran halkların dil, tarih, kültür ve uygarlıkça birbirine yakınlığı, onları Türk dünyası kavramı altında birleştiren etkenlerdir. Bu yakınlığı daha da ileri taşımak, insanlık için barış, refah vadeden bir zemin oluşturmak kuşkusuz bu yakınlıktan beslenen yüksek sanat anlayışının etkisiyle mümkün olacaktır”
Türk dünyasının sanat serüvenini üç döneme ayıran Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu birinci dönemi en eski zamanlardan 10’ncu yüzyıla kadar süren Bozkır Kültür Çağı, ikincisi, İslami Dönem, üçüncü dönemi ise Milli Uyanış Devri olarak ifade etti.
ŞAHİNGÖZ: TÜRK KİMLİĞİNE AĞIR BİR DARBE VURULMUŞTUR
Türk Dünyasında kimlik inşasında sanat ve kültür üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Mehmet Şahingöz ise geçmişte Rusların Türkistan’a hakimiyet kurması sonrası asimilasyon politikalarına, o dönemde Türk kökenli topluluklara dil ve kültürel anlamda uygulanan ayrıştırılma metotlarına değinerek Türk kökenli toplulukların kökenlerinden uzaklaştırılarak farklı milli kimliklerin kurulma inşası sürecini anlattı. Şahingöz ; “ Asimilasyon çalışmaları ile her boydan farklı bir millet kimliği inşa ederek bölgenin Türk kimliğine ağır bir darbe vurulmuştur” dedi.