PELİN ERKOCU ADANA(GÜNAYDIN)- Çocuk gelişiminin en önemli adımlarından biri anaokulları… Günümüzde çocukların ilk eğitim aldıkları belki de en önemli merkez olan bu okullarda çocukların doğru eğitim alması velilerin en büyük isteği. Türkiye’de ikinci Adana’da ise tek olarak doğada eğitimi başarı ile uygulayan Mutlu Çocuk Anaokulu kurucusu Gülistan Yaşar, doğada eğitimi ve yararlarını anlattı. Finlandiya kökenli sistemin çocuk gelişiminde önemini vurgulayan Yaşar; “Eğer bir yetişkinin çocukluğu mutlu özgür geçirdiyse zaten ileri de her şeyi başarabilir. Biz şimdi farklı bir eğitim sistemi ile devam ediyoruz. Çocuklara sadece dört duvar arasında değil doğada eğitim veriyoruz’’ dedi. KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ? Çukurova Üniversitesi Çocuk Gelişimi mezunuyum. On üç yıldır bu mesleğin içindeyim. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda görev yaptım. On birinci yıldan sonra artık kendi kurumumu açmaya karar verdim. Ve üç yıldır da kendi kurumumuzda çocuklarla birlikteyiz. Mutlu Çocuk Anaokulu’nu kurduk. Tek kurucu benim. Öğretmenlik hayatımda olan çeşitli kurumlarda gördüğüm sistemleri kendi eğitim sistemime göre uyarlamak istedim. Daha özgür çocuklar olsun istedim. Daha dışarıda eğitim daha yerinde eğitim daha eğlenerek eğitim istemiştim. O yüzden de Mutlu Çocuk Anaokulu’nda biz bunu yapıyoruz. Çocuklar hem eğleniyorlar, hem öğreniyorlar. BU YÜZDEN Mİ KENDİ KURUMUNUZU AÇMAK İSTEDİNİZ? Evet, bu yüzden Mutlu Çocuk Anaokulu’nu açmak istedik. Çünkü ben şuna inanıyorum; eğer bir yetişkinin çocukluğu mutlu özgür geçirdiyse zaten ileri de her şeyi başarabilir. Biz şimdi farklı bir eğitim sistemi ile devam ediyoruz. Çocuklara sadece dört duvar arasında değil doğada eğitim veriyoruz. Çocukları haftanın üç günü hava şartları ne olursa olsun dışarı çıkarıyoruz. Kendimizce bir slogan yarattık zaten. ‘Dört duvar arasına hapsetmeyin salın çocukları doğaya hem eğlensinler hem öğrensinler’ diyoruz. HAVA SOĞUKSA NE YAPIYORSUNUZ? Hava soğuk olabilir ona uygun giyilecektir. Yağmur olabilir, yağmurluklarını giyecekler, çizmelerini giyecekler. Su birikintisine taş atacaklar, suda zıplayacaklar. Mesela hava çok soğuksa ateş yakıp, etrafında oturup hikâye okuyoruz. OKULUN KONUMU DOĞADA EĞİTİM İÇİN UYGUN MU? Okul konum itibari ile çok müsait. Çünkü burası bir köy yeri aslında… Köy diye geçiyor daha yeni mahalle oldu. Etrafımızda bahçeler var, meyve ağaçları var. Çeşitli hayvanlar besleyen evler var. Çocuklarla zeytin toplamaya gidiyoruz, limon toplamaya gidiyoruz. Topladığımız zeytinleri çocuklarımız burada kuruyorlar. Ya da arka tarafımızda inek besleyen bir teyzemiz var. Süt nasıl sağılır bize gösteriyor. Sağdığı sütü alıyoruz çocuklarla birlikte mayalayıp yoğurt yapıyoruz, yiyoruz. Aslında çocuklar hem doğal beslenmiş oluyorlar, hem doğal ortamda eğitiliyorlar. Tamamen doğa ile iç içe. BU ŞEKİLDE EĞİTİM VEREN BAŞKA BİR KURUM VAR MI? Türkiye’de bunu yapan ikinci bir kurumuz. Bir tanesi İstanbul’da bizde Adana’da yaklaşık üç aydır bu şekilde çalışıyoruz. Bu Orman Anaokulları kapmasında Finlandiya kökenli bir eğitim sistemi. O ülkelerin medeniyet ülkeleri olmasının, çok gelişmiş olmalarının okul öncesi eğitimde başarılı olmalarına dayandığına inanıyoruz. Biz diyoruz ki neden Türkiye’de böyle olmasın, neden Türkiyede ki çocuklar da bu başarıya ulaşmasın? Bilimde, sanatta, teknolojide… Çünkü bu yaptığımız doğada eğitimin bunlara çok katkısı var. Ve birçok da faydasını gördük. VELİLERDEN DESTEK GÖRÜYOR MUSUN?Velilerimiz de bunu benimsediler bu çok önemli. Çünkü biz eğitimciler doğada eğitim diyoruz ama ilk etapta anne babalara bunu inandırmak da çok zor oldu. ‘Ama hava yağmurlu nasıl olacak? Hava soğuk hasta olur. Bizim çocuklarımızın bünyesi buna alışkın değil’şeklinde. Ama biz onlara şunu öğrettik yani dört duvar arasında bir okul ortamında ya da sınıfta hastalıkların birbirine geçmesi daha kolay. Çünkü birçok farklı mikrop var, aynı anda ve aynı sınıfta mikrop bakımı oluyor. Ama açık havada bu yayılıyor dolayısıyla çocuklar hastalıklardan korunmuş oluyor. Bu şekilde götürüyoruz. İyi olacağını düşünüyorum. Velilerimizde alıştı ama istiyoruz ki bu tür eğitim sistemini benimseyen kurumların çoğalması. ANAOKULLARININ ÇOCUK GELİŞİMİNE NE GİBİ KATKILARI OLUYOR? Artık günümüz çocukları özellikle üç yaş gruplardaki çocukları evde tutmak çok doğru bir davranış değil. Çünkü çok meraklılar öğrenmeye çok açıklar çok ilgililer dolayısıyla biz çocukları evde eğitim anlamında doyuramıyoruz. Ondan sonra evde bir bakıcının anneannenin babaannenin yaptığı tek şey aslında aman yesin doğru beslensin işte hasta olmasın hasta olduğunda iyi bakalım oluyor. Bir süre sonra da çocuklar telefon, tablet gibi teknolojik aletlere yöneltiyorlar. Dolayısıyla artık çocuklar aktif olmuyor. Dikkat ederseniz çoğu çocuk robotlaşmış durumda komutlarla hareket ediyor. Çocuk ayakkabıyı görüyor ama komut bekliyor. ‘Hadi giy’ ama bu yapmamalı çocuk ayakkabıyı giyeceğini, çıkartması gerektiğini, montunu giymesi gerektiğini kendi küçük sorumlulukları alması gerektiğini bilmeli. Bu da okul öncesi eğitim kurumları ile oluyor. Çünkü biz burada çocuklara çok fazlaca küçük sorumluluklar veriyoruz. Evde olduğu sürece çabuk yesin, hızlı bitsin bu iş diye ona refakat eden kişi yedirecek. Ama biz burada onu yapmıyoruz. Çocuklara diyoruz ki kaşık sizin istediğinizi gibi tutabilirsiniz, dökün, saçın iç problem değil. Çünkü bir süre sonra dökerek dökmemeyi öğrenecekler. Ama kendiniz yiyin, kendiniz yemeyi öğrenin. Okul öncesi kurumlar çocuklara fıratlar veriyor. Bu fırsatları çocuklar değerlendirdikleri sürece başarılı oluyorlar. Günümüzde kesinlikle şart... Üç yaşındaki bir çocuk evde oturmamalı… GÜNLÜK PROGRAMINIZ NASIL? Haftanın beş günü İngilizce, beş günü jimlastik dersimiz var. Öğretmenimiz Letonya’dan geldi. Kendisinin sanat okulu vardı. Artık işine burada devam ediyor. Biz normalde büyük bir yanlış yapıyorduk hocamız bize bunun yanlış olduğunu anlattı. Dans dersilerimiz var baleden başlıyoruz diyorduk. Ama her çocuk dans edecek diye bir kural yok. Her çocuk bale yapacak diye bir kural da yok. Kasları hazır mı esnek mi yumuşak mı? Jimlastik öğretmenimiz bir dönem boyunca çocukların kaslarını açacağım, esneteceğim sonrasında danslara geçeceğiz dedi. Birçok dans dersi olacak. Kimi baleye uygundur kimi halk oyunlarına kimi tangoya… Bunları da gruplara ayıracağız. Bilinçli biriyle yolalıyoruz. Bu çok önemli...İngilizce dersimiz de anadili ingilizce olan bir öğretmenimiz ile ilerliyor.Drama, satranç, üzik kendi bünyemizde olan dersler… Bunları kurum içinde fazlasıyla yapıyoruz. Haftanın üç günü de doğada öğreniyoruz. VELİLERİN TALEPLERİ OLUYOR MU? Velilerin de talepleri oluyor. Herkes çocuğunun özel olmasını özel yeteneklerinin olmasını ister. Bunun da keşfedilmesini ister. Velileri de doğru yönlendirmek lazım. Evet siz çocuğunuzun bale yapmasını istiyor olabilirsiniz ama çocuğunuzun kaslarının buna uygun olup olmadığı önemli… Çocuğa zorla yaptırdıktan sonra çocuk haz almadığı sürece mutlu olmadığı sürece bunun gereği yok. Yönlendirmelerimizi branş öğretmenlerimizle birlikte yapıyoruz. Dilde çok başarılıysa çok doğru telaffuz ediyorsa bunun sürekliliğini sağlayın diyoruz. Müzik dersinde çok iyi piyanoyu çok sevdiyse, ritim kulağı çok iyiyse yönlendirmelerimiz oluyor. KURUMUNUZDA PSİKOLOJİK DESTEĞİ NASIL SAĞLIYORSUNUZ? Kadromuz sekiz kişiden oluşuyor. Haftanın bir günü psikolog günümüz var. Psikoloğumuz her Perşembe günü gelir ve burada çocukları gözlemler. Her sınıfa girer ve çocuklara getirdiği materyallerle testler yapar. Çocuklar oyun oynadıklarını zannediyorlar. Psikoloğumuz gerekli notlarını bu şekilde alır. Çocukta bir takım sorun hissettiysek mutlaka veliyi buraya davet ederiz. Üstünü asla kapatmayız. Çünkü ticari bir kaygımız yok. Biz bunun üstünü kapatalım veli çocuğunu alır gider diye bir korkumuz yok. Ben işimi en iyi şekilde yaparım yine giderse gider. Psikoloğumuz sorunları çözüme kavuşturmak için var. Velilerimizle konuşup kendilerine bir yok çiziyoruz. Önce sorunu anlatıyoruz sonra hem kuruma hem öğretmene hem veliye düşen görevleri dağıtıyoruz. Veliyle birlikte yol aldığımız zaman kalıcı hiçbir sorun kalmıyor. Önemli olan velilerin kabul etmesi… Velilerle de birlikte ilerliyoruz.
ADANA
11 Şubat 2017 - 08:53
"Yaşamı dokunarak öğretiyoruz"
Türkiye’de ikinci Adana’da ise tek olarak doğada eğitimi başarı ile uygulayan Mutlu Çocuk Anaokulu kurucusu Gülistan Yaşar, doğada eğitimi ve yararlarını anlattı.
ADANA
11 Şubat 2017 - 08:53