Ülkemizin geldiği nokta çok korkunç ve düşündürücü.Lise öğrencisi kızlarımızın yaşadıkları kan donduran cinsten. Bize ne oldu da bu kadar kötü olduk? Yada hep böyle miydik anlamıyorum...
Gelinen noktada durumun vehametini anlatan bu durum üzerinde durulmalı ve aileler çok dikkat etmeli.
En son İstanbul'da 17 yaşındaki bir kız çocuğunun, 1 yıldır fuhuşa zorlandığını,kendisinden 1,5 yaş küçük kız kardeşinin de aynı durumda olduğunu haberlerden öğrendik. Bu çocuklar, günde 150 ila 180 kişinin cinsel saldırısına maruz kaldığını anlattı.
Ne kadar korkuç bir olay! Bu yaşta ki bir çoçuğun kaldırabileceği bir şey değil.Öte yandan, Türkiye'de kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar olayları giderek artmaya devam etmekte.
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve diğer toplumsal şiddet olayları, derin bir üzüntü, öfke ve endişe kaynağı olmuştur. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı vakalarındaki artış, özellikle kadın ve çocukların güvenliğine ilişkin kaygıları güçlendirmekte ve toplumsal bir travma haline dönüşmektedir. Bu vahim tablo, kaçınılmaz olarak toplumdaki adalet duygusunun yara almasına da neden olmaktadır.
Demokratik ve adaletli bir toplumda yaşamanın en temel koşullarından biri insanların kendini güvende hissettiği bir ortam yaratmaktır. Ancak ne yazık ki;içinde bulunduğumuz koşullarda kadınlar ve çocuklar toplumun en dezavantajlı kesimlerini oluşturmaktadır.
Kadınların ve çocukların maruz kaldıkları her türlü şiddet ve istismar, insan hakları ihlalinin en acımasız biçimlerinden biridir. Yaş, eğitim ve sosyal sınıf farkı gözetmeksizin kadınları ve çocukları her geçen gün tehdit eden bu durum toplumsal açıdan da büyük bir tehlike niteliğindedir.
Yaşanan olaylar sadece bireysel trajediler değil, ciddi sonuçları olan toplumsal sorunlardır. Biran önce yeni yasalar, kanunlar ve caydırıcı cezaların işlenmesi ve gereken en ağır cezaların verilmesiyle bu sorunun önünü alacağını öngörüyoruz.