Haziran ayına yine zamlarla beraber girdik.
Artık ülkece ayrılmaz ikili olduk tabii.
Her gün olmazsa sanki biri çıkıp 'Bugün neden zam yapmadınız?!' diyecek gibi.
Artık o kadar çok alıştırıldık ki, tepki bile ver(e)miyoruz.
Ne yöne dönsek zam, işsizlik, ruhsal buhran...
Nereye döneceğimizi şaşırdık artık!
**
Belki biraz daha iyiye gideriz diyoruz ama yok.
Gittikçe kötüye gidiyoruz.
Zamlar, yoksulluk, kaçak göçmenlerin kaosları derken önümüzü göremez olduk.
Üstüne birde zamlar tuzu biberi değil acısı oldu!
Her güne zam olur mu?!
İğneden ipliğe, gıdadan akaryakıta kadar her şeye!
Fırsatçılar hiç vakit kaybetmiyor, hiç!
**
Vatandaş ne yapsın peki?
Tek kişiyle evini geçindiren, asgari ücretle çalışan, kirada oturan vatandaş napsın?
Halk artık bu zamlar altında ezilmekten yoruldu.
Önünü görememekten, maddi yetersizlikten, işsizlikten ve daha bir çoğundan.
Eline geçen üç kuruş para da zamlarla beraber eridi hatta yok oldu.
**
Artık yeter!
Borçlar yetmezmiş gibi bir de zamların altında ezilmekten yorulduk.
Halk boğazına kadar borç batağında.
Üstelik borç üstüne borç eklenmeye de devam ediliyor.
Herkes ruhsal çöküşte..
Birileri de çıkıp dur desin artık!
Oturduğu yerden değil icraate geçerek yapsın bunu da!