Hiç kimseye anlatmayacağım seni arayanın sen olduğunu.
Hiç kimseye Söylemeyeceğim onlarda acı çekenin sen olduğunu.
Hiç kimse bilmeyecek, hiç kimse duymayacak, hiç kimse işitmeyecek, hiç kimse göremeyecek seni gerçekten.
Çünkü; hiç kimse bilemeyecek seni senden başka görenin olmadığını.
Ve hiç kimseye söylemeyeceğim bunları.
Senin şah damarımımızdan yakın olduğunu, gözlerimizden gördüğünü, kulaklarımızdan işittiğini hiç kimseye söylemeyeceğim.
Hiç kimseye söylemeyeceğim karşıma geçip küfürler ettiğini, benimle alay ettiğini, dalga geçtiğini.
Beni mecnun, deli şizofren yerine kattığını, hiç kimseye söylemeyeceğim.
Hiç kimseye söylemeyeceğim kıyametin insanda kopacağını, yeryüzünün insan olduğunu, Âdem’in insan olduğunu hiç kimseye söylemeyeceğim. Bu sırrını çok iyi saklayacağım.
Hiç kimseye söylemeyeceğim Cemal safiden (iki Ece benim adım aşk ) şiirini okuduğunu.
Hiç kimseye söylemeyeceğim Edip Harabi'den Vahdetname’yi yazdığını
Ve hiç kimseye söylemeyeceğim Hallacı Mansurdan enel-hak dediğini
Hiç kimseye söylemeyeceğim Hazreti Ali’den görmediğim Allah’a iman etmem dediğine.
Hiç kimseye söylemeyeceğim İsa’da İncil olduğunu, Musu'da tevrat olduğunu, Davut’ta Zebur olduğunu ve Hazreti Muhammed Muhammed'de Kur’an olduğunu.
Hiç kimseye söylemeyeceğim bu sırrını çok iyi saklayacağım.
Hiç kimse bilmeyecek seni
Çünkü söylemeyeceğim
Hiç kimse görmeyecek seni çünkü göstermeyeceğim
Hiç kimse duymayacak seni çünkü iştirmeyeceğim
Ve hiç kimse bilmeyecek hiç kimse bilmeyecek diyenin de sen olduğunu ve hiç kimse bilmeyecek Hazreti Muhammed-ül Emin'in Miraç’ta gördüğü ruhun sen olduğunu
Hiç kimse bilmeyecek ete kemiğe bürünüp yunus olup göründüğünü
Hiç kimse bilmeyecek emin ol hiç kimse bilmeyecek!
Söylemeyeceğim hiç kimseye
Ateistten, deistten, agnostik‘den, panteist’ten kendini inkar ettiğini!
Hiç kimseye söylemeyeceğim dağlara çıktığını mücahit olduğunu hiç kimseye
Söylemeyeceğim çocukların başını kestigini ve başı kesilen çocuğun sen olduğunu hiç kimseye asla söylemeyeceğim!
Hiç kimseye söylemeyeceğim Filistin’i senin vurduğunu
Ve hiç kimseye Söylemeyeceğim Kudüs’ün sen olduğunu
Hiç kimseye Söylemeyeceğim livaul hamd Sancağının sen olduğunu
Hiç kimseye Söylemeyeceğim güneş ay ve yıldızın sen olduğunu
Ben çok iyi sır tutarım. Görüyorsun hiç kimseye söylemiyorum ve söylemeyeceğim.
Hiç kimse bu yazıyı okuyamayacak sana söz
Çünkü bu yazıyı okuyan gözlerin de senin olduğunu biliyorum şimdi bu ekrandan bakan gözlerin sen olduğunu biliyorum
Seni senden başka hiç kimsenin okuyamayacağını biliyorum. Biliyorum seni senden başka hiç kimsenin duymayacağını da biliyorum seni senden başka hiç kimsenin bilmeyeceğini de biliyorum
Senden başka hiç kimsenin bulmayacağını da
Ve emin ol ki bunu egodan kibirden söylemiyorum
Çünkü bir ben var benden içeri dediğin o benin de bende olduğunu yine bendeki ben ile biliyorum
Sen öyle bildirdin ki bana beni ben zannettiğim bana unutturdun sen öyle bir hatırlattın ki beni bana
Her yerde yüzünü her seste sesini işittim
Ve şimdi bana diyorsun ki in oradan orası durulacak yer değil sen de Hazreti Muhammed gibi ben de sizin gibi bir beşerim deyip şeriatını yaşa diyorsun yaşamına dön diyorsun
Sana söylüyorum ben var mıyım ki yaşayayım?
Ben var mıyım ki bulayım ben var mıyım bileyim
Benim aradan çekildiğimi bilmez misin?
Ne zaman diye sorma çünkü zamansızlığın içindeki bir anda çekildim aradan
Ve şimdi ortaya çıkmış yaradan
Yazıyor yaradan okuyor yaradan hatırlıyor yaradan
Ve yaradan diyor ki yaradan ve yaratılan diye bir şey yoktur boş işlerle uğraşmayın kendinizi oyalamayın!
Sadece ben varım ve hep ben olacağım diyor
Ve şimdi bu yazıyı okuyan;
Şimdi sana bana laf düşer mi laf kalabalığına gerek var mı söyle inandığın gördüğün bildiğin şahit olduğun Allah için söyle
Başka söze gerek var mı? Ne gerek var be’nin altındaki noktayı çoğalmaya Hazreti Ali noktaya indirmedi mi senin ne haddine noktayı çoğaltmak ey Ali Demir Evrensel anlıyor musun?
Anlamıyorsan, anlatırlar.
Bilmiyorsan, bildirirler.
Görmüyorsan, gördürürler.
İşitmiyorsan, işittirirler.