Yaklaşık 25 yıl önceydi… Gerek Ülkeyi yönetenler gerekse onlarla iç içe geçmiş olan büyük medya seçimlerin merkez noktasını iktidar partileri olarak kabul ediyor ve elde edilen başarıyı ve başarısızlıkları sadece bu merkez üzerinden yorumluyorlardı. Asıl dikkat etmeleri gereken konuyu hala fark edememişlerdi! Oysa asıl görülmesi gereken Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğiydi…
*****
Amerikalı iktisatçı sosyolog Wallerstein’in “İnsanlar tarihsel bir süreç içerisinde yaşar ve o dönem olan olayları o süreç belirler’’ sözü aslında Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu anlamada rehber edinilebilecek bir sözdü. Tarihe dönüp bakıldığında Alparslan’dan Osman Bey’e; Fatih’ten Mustafa Kemal’e kadar öncü olarak gördüğümüz liderlerin aslında içinde bulunduğu tarihsel süreci doğru okuyan ve bu süreçte cesur davranan kişiler olduğu bir gerçektir. Ancak bu gerçeğe rağmen itaate meyilli medya ile nakarat söylemli siyasetçilerimiz Türkiye için yeni bir tarihsel sürecin başladığı gerçeğini görmek yerine ilerleyen zamanda Türkiye’de söz sahibi olacak değerleri ve bu değerleri taşıyan insanları görmezden gelmeye devam ediyorlardı.
*****
İşte bu siyasal atmosfer içinde bu sürecin önemli aktörlerinden biri bir şiir okudu ve bu şiirle mahkûm edildi. Aslında okunan şiir bırakın mahkûmiyeti kamuoyunu bile günlerce meşgul edecek bir konu değildi. Ama değişimi geç fark edenler değişimin öncüsünü cezalandırmak istiyorlardı. Sırf bu amaçla bir şiir yüzünden tutsak edildi. Ancak O’nun tutsaklığı Türkiye’de bazı şeylerin özgürlük kapısını araladı.
*****
Bu şiirden tam 22 yıl sonra başka biri şiir okumadı da bir defter imzaladı. Bu yaptığından dolayı bir kısım medya ve siyasetçiler tarafından gereğinden fazla eleştirildi. Ancak konuşulanlara baktığımızda “tarih tekerrürden ibarettir” sözünü hatırlamamak elde değil! Garip olan şu; bu tekerrürün vesilesi bazen bir şiir bazen de bir imza…