Sultan 2. Abdülhamit içinde bulunduğu siyasi ortamın ve uluslararası koşulların etkisiyle devlet idaresini Yıldız Sarayı’nda topladı. Ülke çapında meydana gelen olayların önlenebilmesi için ise güçlü bir istihbarat ağının olması gerektiğinin farkındaydı. Bu bağlamda ülkenin her yerinde aktif olarak faaliyet yürüten bir hafiyelik teşkilatı kurdu. Bu hafiyeler sürekli olarak Yıldız Sarayı’na jurnal (ihbar yazısı) gönderiyorlardı. Bu hafiyeler sadece devlet memurlarından ibaret değildi. İçlerinde sadrazamlar, nazırlar, valiler, memurlar, elçilik görevlileri, esnaflar, din adamları gibi toplumun her kesiminden kişiler vardı.
Bu hafiyeler içinde devletin bekası için hareket edenler vardı ama bu durumu tamamı için söylemek mümkün değildi. İçlerinde şahsi menfaati için hareket edenler azımsanmayacak kadar çoktu. Bu menfaatperestler saraydan nemalanmak için her türlü yalanı, iftirayı jurnal adı altında saraya yollamaktan çekinmiyorlardı. Aslında Sultan 2. Abdülhamit de jurnalciliği pek sevmiyordu ancak o dönem için bu zorunluydu.
Gün geldi Sultan 2. Abdülhamit tahttan indirildi ve geriye bir miras bıraktı. Ancak sultan 2. Abdülhamit'in bıraktığı miras maddi değeri olan şeylerden ibaret değildi. O dönem hafiyelerin saraya yolladığı tüm jurnaller arşivlenmişti. Bu durum sultan 2. Abdülhamit'i devirenlerin karşısına beklenmedik bir sorun olarak çıktı. Çünkü saraya jurnal yollayanlar arasında 2. Abdülhamit'e karşı gibi görünen kişiler de vardı. Evet maalesef devlet yönetiminde ve siyasette etkili olan bazı kişiler ikili oynamıştı. 2. Abdülhamit'e karşı faaliyet yürütürken aslında 2. Abdülhamit'e bilgi aktarıyorlardı. Böyle bir durum elbette halka anlatılamazdı. Yapılması gereken şey belliydi ve yaptılar. Hafiyelerin gönderdiği jurnallerin çoğunu yaktılar. Belki o gün için ikili oynayan, güçlüden yana olan isimleri gizlemeyi başardılar. Ama öyle karakterlerin varlığı hiçbir zaman son bulmadı.
Şimdi bu olayı kısaca neden anlattığımı düşünüyor olabilirsiniz. Son günlerde kim “Fetöcü? Kim değil? “ tartışması yeniden alevlendi. Ekranlarda konuşanları, açıklama yapanları izledikçe benim de aklıma Sultan 2. Abdülhamit'in jurnalciler olayı geldi. Ve şu soruyu sormadan geçemedim.
Sizce Fethullahçı Terör Örgütünün bir isim arşivi olsaydı bunu ilk kim/kimler yakardı?