Türkülerimiz, en samimi ve en içten duygularımızın sesi. Çoğunun yazarı bile belli değil! Bazısı bir ağıttan gelme bazısı bir aşktan! Ancak bir ağıttan ya da bir aşktan gelmiş olsa da aslında hepsi bir tarihsel süreci anlatır bizlere… O dönemki ruh halini, varlığı, yokluğu, savaşı hepsini sıralar türkülerimiz. Şanlıurfa’da “Kolumu salladım”, Gaziantep’te “Karayılan” Balkanlarda “Bozdoğan” , “Çanakkale Türküsü”, “Bitlis’te beş minare” gibi memleketin doğusundan batısına her yerinde yaşanılanları anlatır türkülerimiz.
*****
Hal böyle olunca benimde aklıma son yıllarda yaşadığımız süreç geldi. İçerisinde bulunduğumuz durum o dönem yaşanılan savaşlardan pek farklı bir durum değil. Ülkemiz zor bir durumda.
*****
Bir siyasi parti liderinin kaseti çıktı istifa etti.
Bir siyasi partinin yaklaşık 6 genel başkan yardımcısının kasetlerle adı anıldı hepsi istifa etti.
Genelkurmay başkanı terör örgütü iddiasıyla tutuklandı.
Kozmik odamıza girildi devletin sırları çalındı.
MİT yöneticilerine operasyon yapılmaya kalkışıldı.
Bunları yapanların devletin içine sızmış bir örgüt olduğu anlaşıldı.
Devlette ve bürokraside birçok kişinin bu örgütün üyesi olduğu ayyuka çıktı.
Bu suç örgütünün başının herkesin muhterem sandığı bir din adamı (!) olduğu fark edildi.
Devlet bu örgütle mücadele ederken bu örgüt darbe yapmaya kalktı, kendi insanına kendi asker ve polisine kurşun sıktı.
Devlet Başkanımızın en yakınında bulunan yaveri dahi bu örgütün üyesi çıktı.
Bir siyasi parti liderinin darbe ile örtüşür söylemleri olduğu iddia edildi.
Yazarın birisi “Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı” dedi.
Bir siyasi parti lideri karşı partilerin ittifakını ihanet uzantısı olmakla suçladı, suçladığı ittifak yaklaşık % 50 oy aldı.
Vs…
*****
Değerli okuyucularım kısaca süreci anlattım. Buyurun türküsünü siz söyleyin…