Bir siyasi “oylar çalındı” dedi.
Diğer siyasi “koltuk çalındı” dedi.
Vatanperver diyerek öpülen elin komşunun ineğini çaldığı anlaşıldı.
*****
Adalet Bakanlığı en fazla mala karşı (çalmak)suçunun işlendiğini açıkladı.
Tüm bunlardan anlaşılıyor ki “çalmak” en yaygın meslek ve “çalanlar” her yanımızı kuşatmış durumda. Hal böyle olunca bize düşen çaldırmamak…
Peygamber Efendimiz (s.a.v) en kalabalık ordu ile katıldığı Tebük seferini 'küçük cihat” olarak tanımlarken insanın kendi nefsi ile yaptığı mücadeleyi' 'büyük cihat" olarak tanımlar.
*****
Yani asıl mücadele ve kazanım insan iradesi ve nefsi üzerinden yapılandır.
Bu bakış açısıyla vatan kavramına baktığımızda vatanı da "büyük vatan" ve "küçük vatan" olarak ele almak pek yanlış olmaz dive düşünüyorum. ”Küçük vatan“ içerisinde yaşadığınız toprak parçası yani coğrafya, "Büyük vatan” ise irademiz aklımız ekmeğimiz ve namusumuzu içine alan öz benliğimiz olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Şimdi diyeceksiniz ki bunların konumuzla ne alakası var?
*****
Anlatayım;
Bugünlerde en çok duyduğumuz söylemler "vatan" üzerine kurulu söylemler. Ancak bunu dile getirenlerin büyük çoğunluğu vatan denilen olguyu sadece coğrafya paçası olarak gördüğünü düşünüyorum. Şayet az önce saydığımız gibi başkasının iradesini, aklını, malını, namusunu ekmeğini de vatan olarak görse bu ülkede “çalmak” bu kadar kolay işlenen bir suç olmazdı.
*****
Bu sebeple değerli okuyucularım şu soruyu sorarak yazımı sonlandırıyorum. Bizim irademizi, aklımızı, ekmeğimizi yani “büyük vatanımızı” çalan ya da çalmaya teşebbüs edenler bizim “küçük” vatanımızı yani bir toprak parçasını savunabilir mi?