Teknoloji çağındayız ve MOBISAD’ın verilerine göre nüfusumuzun %77 ‘si akıllı telefon kullanıyor.Tabi ki bu telefonları kullanmak için bir GSM hattına ve hattınızın da belli bir pakete sahip olması gerekiyor.Bu paket konuşma,mesaj ve interneti içeriyor.Bu yazımda son günlerde sıkça gördüğüm ve Yargıtay’ın emsal bir karar vererek birçok ihtilafı çözüme kavuşturacağına inandığım bir karardan bahsedeceğim.
Yurtdışına çıkmadan önce GSM hattına bir paket tanımlayan vatandaş , yurtdışında bu paketin kotasını aşıyor ve Türkiye’ye geri döndüğünde 7.000 TL’lik bir borçla karşılaşıyor.Adana 1. Tüketici Mahkemesi’nde GSM firmasına karşı dava açıyor ve davası reddoluyor.Daha sonra temyiz aşamasına geçiliyor ve bunun sonucunda ;
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2014/20558 E. , 2015/16478 K. Sayılı ilamında ;
‘’Taraflar arasında abonelik sözleşmesi imzalandığı, davacının müşteri hizmetleri ile yaptığı telefon görüşmesinde yurt dışı konuşma ve İnternet paketinin hattına tanımlanmasını kabul ettiği ortadadır. Ses kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporuna göre de, kota aşımı halinde uygulanacak ücret tarifesinin davacıya bildirildiği ancak kota aşımının gerçekleştiğine ilişkin bilgilendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği'nin 6/1-b ve 12/3 maddeleri uyarınca GSM firmasının kota aşımı halinde tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğü bulunmasına rağmen bu yükümlülüğe uygun hareket etmemiştir. O halde; mahkemece davalı iletişim hizmetleri şirketi tarafından kota aşımı nedeniyle davacı tüketiciyi bilgilendirmediği anlaşılmakla; davacının yurt içi tarifesi üzerinden hesaplama yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Karar oy birliği ile bozulmuştur." Şeklinde hüküm kuruyor ve GSM şirketini kota aşımını bildirmediği gerekçesiyle kusurlu buluyor.
Milyonlarca abonesi olan GSM şirketlerinin çok düşük meblağlardaki borçlar için bile vatandaşları icraya verdiklerini biliyoruz. Bu icra takiplerinden vatandaşın çoğu zaman haberi bile olmuyor.Borç muaccel hale gelince anlaşmalı bir hukuk firması aracılığıyla taciz boyutlarına varacak şekilde defalarca aranıyorlar.Bu konu hakkında da Yargıtay’ın emsal bir kararı var onu da başka yazımda detaylıca açıklayacağım.Ülkemizin bu zor ve sıkıntılı dönemlerinde temel bir ihtiyaç olan ve anayasal bir hak olan haberleşme özgürlüğü bu şekilde kısıtlanmamalı ve bu yetki kötüye kullanılıp , vatandaş mağdur edilmemelidir.