İşbu raporun konusu AYM tarafından verilen 2021/82 E., 2022/167 K. , 29/12/2022 tarihli iptal kararıdır.
2918 sayılı Kanun’un cümle ve fıkranın eklendiği 90. maddesi şöyledir:
“Maddi ve manevi tazminat: Madde 90- (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.) Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak, b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. (Ek fıkra:9/6/2021-7327/18 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir." |
İlgili maddenin yeni hali ise aşağıdaki gibidir:
"Maddi ve manevi tazminat: Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.) Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) (İptal cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 tarihli ve E.: 2021/82, K.: 2022/167 sayılı Kararı ile.) Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda (…)(2) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.(3) (Ek fıkra:9/6/2021-7327/18 md.) (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 tarihli ve E.: 2021/82, K.: 2022/167 sayılı Kararı ile.) "
|
AYM’ninson iptal kararı ile tüm formülasyon hesaplamaları iptal edilerek değer kaybı tazminatı talepleri, destekten yoksun kalma tazminatı, sürekli ve geçici sakatlık tazminatları taleplerinin Borçlar Kanununun haksız fiil hükümlerine göre hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Uygulanması gereken hesaplama şekli zamansal olarak şu şekilde değişmiştir ;
17.07.2020 tarihli AYM iptal kararından 04.12.2021 tarihli sonraki genel şartlar düzenlemesine kadar, herhangi bir şart, sınır ve formülasyona bağlı kalınmaksızın Türk Borçlar Kanunu uyarınca - reel değer kaybı hesabı, piyasa - aracın ikinci el satış piyasasında kaybettiği gerçek değer, hasarlı hali ile hasarsız hali arasındaki gerçek fark, |
04.12.2021 tarihli genel şartlar düzenlemesinden son Anayasa mahkemesi 29/12/2022 tarihli iptal kararı uyarınca, 04.12.2021 tarihli genel şartlar ekindeki formülasyon ve kriterler baz alınarak, ‘’değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,..’’ |
29.12.2022 tarihli Anayasa mahkemesi E. 2021/82, K. 2022/167 sayılı 14.02.2023 tarihinden itibaren ve işbu tarihten sonra düzenlenecek zorunlu trafik mali mesuliyet sigorta poliçesi tanzim tarihleri dikkate alınarak, eskiden olduğu gibi TBK kanun hükümleri uyarınca, herhangi bir şart, sınır ve formülasyona bağlı kalınmaksızın değer kaybı tazminat hesaplaması / ödemesi yapılması gerekecektir |
.AYM, E. 2021/82, K. 2022/167 sayılı kararında iptal sebeplerinden biri ise :” Buna göre tek bir fiilden kaynaklı haksız fiil eylemlerinde mağdurun sigorta şirketine başvuru hakkı olduğu gibi, sigortaya da başvuru /dava hakkı bulunmaktadır. Bazen poliçe limitlerinin dolmasından ötürü, mecburen dava hakkını kullanmak zorunda kalmaktadır. İşte bu durumda, 3.kişi işleten, ruhsat sahibi, sürücülere karşı açılan davalarda TBK 49.maddesi uyarınca tazminat kapsamı belirlenirken, sigorta şirketinin taraf olduğu davalarda farklı dayanak noktaları, kanun maddeleri ile tazminat kapsamı belirlenmektedir. Bu durum tek haksız fiilden kaynaklı uyuşmazlıklarda, AYM’ye göre farklı ve tutarsız tazminat sonuçlarını doğurabilecektir. Buradaki sorun iki taraflıdır. Hem mağdur davacı taraf hak ettiği gerçek tazminatı alamayabilir, hem de davalı taraf özel veya tüzel kişi gereğinden fazla / az tazminat borcu ile karşılaşabilir. Aradaki bu dengesizliğin giderilmesini tartışan AYM, tek fiilden farklı sorumluluk doğurduğu gerekçesi ile düzenlemeyi oy birliği ile iptal etmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin destek verdiği kişilerin hayatlarının ölüm nedeniyle kötüleşmemesi için kabul edilmiş bir maddi tazminat davası türüdür. Hak sahipleri, bu maddi tazminat davası ile birlikte aynı dava içinde manevi tazminat davası da açabilirler.
Sürekli sakatlık tazminatı, haksız fiil sebebiyle beden gücü kaybına uğrayan kişinin bu beden gücü kaybı sebebiyle hayatı boyunca harcayacağı fazladan efor sebebiyle talep edebileceği tazminat türüdür. Sürekli sakatlık oranı ise kişinin uğradığı beden gücü kaybını belirleyen orandır.
AYM tarafından iptal kararı alınmadan önce hesaplama yapılırken ;
Sürekli sakatlık tazminatı konusunda kanunlarda bulunan genel şartlar uyarınca belirlenmiş olan ilkeler dikkate alınarak ve zarar gören kişinin özelliklerine göre bir hesaplama yapılmaktadır. Bu şekilde alınacak tazminat toplu para şeklinde ödenmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında kullanılan TRH 2010 tablosu diğer konularda da hesaplamalar için dikkate alınmaktadır. Tabloda yer lan verilen belirli periyotlar ile güncellenmektedir. Bu güncelleme ile tazminat tutarı kaza tarihi itibari ile güncel olan tablodaki veriler üzerinden hesaplama yapılmaktadır. Hesaplamada geçerli olan iskonto oranı yani teknik faiz 1,8 oranında olmaktadır. Bu iskonto oranı yani teknik faiz belirli zamanlarda ve gerek görülür ise Hazine Müsteşarlığı tarafından güncellenebilmektedir. Yapılacak olan hesaplamalarda belgelenmiş olması durumunda ölen kişinin vergilendirilmiş olan geliri dikkate alınmaktadır.”
|
Ancak bu durum AYM tarafından KTK md 90 ile ilgili alınan iptal kararının ardından bu durum tamamen değişmiştir. AYM destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatıyla alakalıiskonto oranları, hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak hesaplanan tazminat için bu oranları kaldırarak yeni bir bakış açısı geliştirmiş olup ilgili fıkraları iptal ederek bunu Anayasa’da düzenlenen kişinin dokunulmazlığı , maddi ve manevi varlığı ile mülkiyet hakkı kapsamında temellendirmiştir.
AYM destekten yoksun kalma tazminatı, sürekli sakatlık tazminatı konusuyla alakalı karar gerekçesinde şu noktalara değinmiştir:
“ Karayolunda motorlu taşıt işletilmesi, üçüncü kişilerin yaşam, maddi ve manevi varlıklarını koruma ile mülkiyet haklarının ihlali riskini içeren bir faaliyettir. Başka bir ifadeyle motorlu taşıt işletilmesi, kişilerin ölümüne, bedensel zarara ve eşya zararına uğramasına yol açma olasılığını barındırmaktadır. Ölüm sebebiyle ölenin desteğinden yoksun kalan kişinin bu zararının tazmini ile sürekli sakat kalması sebebiyle bedensel zarara uğrayan kişinin bu zararının tazmini ve eşya zararına maruz kalan kişinin zararının tazmini esasen motorlu taşıt işletenin hukuki sorumluluğu kapsamındadır. Bununla birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketinin bu zararlardan dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulmuş olması, zarar gören kişinin Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarının Anayasa’nın 5. maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını göstermektedir.
56. Motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin değer kaybı, destekten yoksun kalma ve/veya sürekli sakatlık zararına uğraması hâlinde işletenin ve kazadan dolayı olası sorumlu diğer kişilerin tazminat borçlarının kapsamı 6098 sayılı Kanun’a göre belirlenmektedir. Uğranılan zararın gerçek tutarının ne olduğu anılan Kanun kapsamında açılan davalara ilişkin yargı kararlarıyla şekillenmiştir. İşletenin tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sözleşme yapılmış olan sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamı ise dava konusu kurallara göre belirlenmektedir. Başka bir ifadeyle haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından doğan söz konusu zararların tazmininden dolayı sorumlu olan kişilerin tazminat sorumluluklarının hesaplanması farklı kurallara tabi kılınmaktadır. Bu da zarar görenin gerçek zararının karşılanamaması riskini ortaya çıkarmaktadır.
57. Bu çerçevede işleten ve olası diğer sorumluların 6098 sayılı Kanun’a göre hesaplanan tazminat borçlarının kapsamı ile sigorta şirketinin dava konusu kurallara göre hesaplanan tazminat borcunun kapsamı farklılaşabilecektir.
58. 6098 sayılı Kanun’a göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının dava konusu kurallara göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarından yüksek bir miktara tekabül etmesi hâlinde üçüncü kişinin zararının, bu zararı teminat altına alması için öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanamaması söz konusu olabilecektir. Bu durumun zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı ve karayolu zorunlu trafik sigortasının öngörülmesinin temelinde yatan mağdurun gerçek zararının karşılanması amacıyla bağdaşmayacağı açıktır.”
Sonuç itibariyle AYM’nin vermiş olduğu iptal kararı neticesinde araç değer kaybı tazminatı TBK hükümlerine göre hesaplanacak olup, Destekten Yoksun Kalma ve Sürekli Sakatlık Tazminatları için ise iskonto oranları ve ilgili maddelerdeki diğer hususlar uygulanmayacak olup tbk hükümleri esas alınacağı anlaşılmaktadır.
Yukarıda bahsedilen AYM kararından da anlaşılacağı üzere AYM ilgili maddeyi iptal ederken birçok hususla alakalı yorumda bulunmuş olup öncelikli olarak mağdurun yararını koruma amacıyla ilerlemiştir. Bir hukuk devletinde tek bir hukuki olaydan birden fazla sonuç ve hukuksal durum ortaya çıkması hukuka güven ve hukuk devleti ilkelerini zedelemektedir. AYM ilgili maddeyi iptal ederek tek bir hukuksal durumda birden fazla sonuç ortaya çıkmasının önüne geçmiştir. Bu kararın hukuki güven ve AY’nın diğer maddeleri uyarınca AYM tarafından çok iyi bir gerekçelendirme yapılmıştır. Keza her olay özelinde haksız fiil kapsamında yapılacak hesaplama kişilerin haksızlığa ve zarara uğramasının önüne geçecektir. AYM’nin vermiş olduğu karar da bu amaçla verilmiştir. Bir hukuk devletinde olması gereken de budur . Ancak ilgili kararın yargısal uygulamalarda ne şekilde ilerleyeceği asıl belirleyici nokta olacaktır. Bunun için ise beklenmesi ve ilgili norm ile istenilen ve temellendirilen amaca ulaşılıp ulaşılmayacağını incelemek gerekmektedir. Şahsi kanaatim ise yasal olarak AYM’nin iyi bir gerekçelendirmeyle hukuki yönden güzel bir karara imza atmış olduğudur.