Tarih sayfaları yüzyıllardır erkeklerin siyasetteki, ekonomideki ve savaşlardaki başarılarını anlatan hikayelerle doludur. Bunca zafere, bunca başarıya rağmen dünyada dengeler halen sağlanamamıştır.
Dünya her geçen gün barıştan ve adaletten daha da uzaklaşmaktadır.
Bunun nedeni, tarih boyunca karar mekanizmalarında kadınlara yer verilmemiş olmasıdır.
İnsanlık, kadın bakış acısı dikkate alınmadan sadece erkekler tarafından alınan kararlarla yönetilmeye devam edildiği sürece, dünyada hiçbir zaman dengeler sağlanamayacak, arzu edilen insanlık hiçbir zaman oluşturulamayacaktır.
Tanrı insanı kadın ve erkek olarak yaratmış; her iki cinse de yeryüzündeki tüm varlıklar üzerinde egemenlik kurma hakkı bahşetmiş ve insanlığı birlikte oluşturma sorumluluğu yüklemiştir.
Kadın ve erkek birbirini tamamlamak üzere yaratılmıştır. Geçmişten günümüze medeniyeti oluşturan, dünya nüfusunun yarısı olan ve diğer yarısını da yetiştiren kadınlar olmasına rağmen, kadınlar tarihin biçbir döneminde medeniyetten paylarına düşen hakları alamamışlardır.
Kadınlar halen sosyal, siyasal ve iktisadi alanlarda eşit haklara kavuşamamışlardır.
Günümüzde kadın mücadelesinin çabaları sonucunda pek çok ülkede yasalar karşısında kadın-erkek eşitliği sağlanmış ve artık kadınlarda tarih sayfalarında yer almaya başlamış ise de, toplumsal hayatın pek çok alanında halen yer alamadıkları gibi, en temel insan hakları olan yaşam hakları dahi erkekler tarafından ihlal edilmektedir.
Dünyada her yıl binlerce kadın, bir erkeğin uyguladığı şiddet sonucu yaşamını kaybetmektedir. Kadına ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz vakaları tüm dünyada ürkütücü boyutlara ulaşmıştır.
Erkekler tarafından alınan kararlar sonucunda çıkan savaşlar nedeniyle, dünyada birçok yerde insanlık ağır bedeller ödemektedir.
Son günlerde yaşanan Rusya Ukrayna savaşı, her an 3. Dünya savaşının başlamasına sebebiyet verecek potansiyeli taşımaktadır.
Dolaysıyla dünyanın gidişatı sadece kadınlar açısından değil, tüm insanlık açısından endişe vericidir.
Tüm bu kötü gidişata rağmen erkekler, kadınları karar süreçlerine dahil etmemek için direnmekte, tarihsel süreçte elde etmiş oldukları gücü paylaşmamaktadır.
Oysa kadın ve erkek, tıpkı birbiri için tasarlanmış bir çift ayakkabı gibidir. Eşit olmalarına rağmen, aynı değillerdir; birinin işlevini bir diğeri tam olarak yerine getiremez ve her ikisi de var olmadığı takdirde denge sağlanamaz.
Sağduyunun, merhametin ve vicdanının temsilcisi kadındır; bu yüzden adaletin sembolü kadındır.
Karar mekanizmalarında kadınlara eşit oranda yer verilmediği sürece, insanlık doğru yolu bulamayacak, barışçıl ve adil bir dünya oluşturulamayacaktır.
Bu nedenlerle Türk kadınları olarak;
8 Mart dünya kadınlar günü vesilesiyle dünyadaki tüm kadınlar adına; SAVAŞA VE ŞİDDETE HAYIR diyor, şiddetin ve savaşların sona erdirilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Artık geçmişten ders alınmasını, insanlık tarihinin sadece erkekler tarafından yazılabileceği yönündeki tarihi hatadan vazgeçilmesini istiyoruz.