Kadınlara haklarını tanımayan hiçbir rejimi ve hiçbir yönetimi tanımayız.
Bir sivil toplum kuruluşunun öncelikle yapması gereken şey, temsil ettiği pozisyonu doğru tayin ve tarif etmektir.
Bu kapsamda, STK’lar kendi pozisyonunu tarif ederken referansını bilgiden almalı, kendi spesifik alanına ilişkin bilgi üretmeli; ve o bilgiyi pozisyonunun dayanağı haline getirmelidir.
Ancak zaman zaman üzülerek görüyoruz ki, bazı STK'lar bundan çok uzak hareket etmektedir; ve bu durum STK’ların itibar sorununu gündeme getirmektedir.
Sivil toplum kuruluşlarının itibarının sadece kendi tüzel kişiliği açısından değil, üyeleri açısından da önemli bir konu olduğunun unutulmaması gerekir.
STK’larda para, pul, makam, mevki, alkış, sempati veya siyasi ideoloji adına kişisel menfaat sağlayanlar veya bunlara göz yumanlar toplumda haklı olarak ağır eleştirilere maruz kalırlar.
Kimi bu eleştirileri nisan yağmuru sanır; üyelerini ve övündüğü sıfatlarını bir bir kaybeder. Kimi deve kuşu misali kafasını kuma gömer; olayı geçiştirmek için ‘bu tür şeyler her yer de olabiliyor’ der…(!)
Oysa, doğru tekdir; tanımı kişiye veya duruma göre değişmez; ancak bazıları geç fark eder. Bu nedenle, bu tür yanlışlara geçmişte olduğu gibi bugünde itiraz ediyoruz, gelecekte de itiraz edeceğiz;
STK’lar kişisel menfaatler uğruna kullanılamaz, hiçbir partinin sözcüsü ve destekçisi olamaz.
Bildiğiniz üzere Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği (CKD) “Bağımsız Afganistan'ı tanıyor ve selamlıyoruz” başlıklı bir bildiri yayınladı.Üstelik bunu ‘Türkiye'de bazı kadın derneklerinin ‘Taliban'ı tanımıyoruz, Taliban'ı tanıyanı da tanımıyoruz' şeklindeki sloganına cevaben yaptığını belirtti…
Bu bildirinin kabul edilebilir yanı yoktur..!
Zira bildiride, amacı kadın haklarını savunmak ve geliştirmek olan bir kadın derneğinin, dünyanın gözleri önünde kadınların hemen hemen tüm haklarının elinden alındığı, kadına yönelik şiddetin her türlüsünün alenen uygulandığı terörist bir yönetimi, Afgan halkının iradesiymiş gibi göstererek övmüş ve desteklemiş olduğu görülmektedir.
Oysa cumhuriyetçi kadınlar; Atatürk ilke ve devrimlerini sadece lafzıyla değil, ruhuyla bilirler; ve bu ilke ve devrimlerin bir bütünlük içinde ele alınması gerektiğini ve en önemli halkasının laiklik olduğunu kavramış kadınlardır.
Cumhuriyetin en önemli devrimleri ve reformları da kadın haklarıyla alakalıdır. Üstelik bu derneğin yöneticileri de cumhuriyetin yetiştirdiği kadınlardır.
Bu bildirinin ise, cumhuriyetçi kadın ruhuyla hazırlanmadığı çok açıktır.
Ata’mızın ifade ettiği gibi “Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin !”…
Akın akın göç eden, korkudan uçağın kanadına tutunup hayatını kaybeden, açlığı, salgını, ölümü göze alıp vatanını terkeden Afgan erkeklerinin sayısını bilmiyor olsak bile, Afgan halkının yarısının kadın olduğunu hepimiz biliyoruz;
Halkının yarısının hakları yok sayılıp esaret altına alınan bir topluma, bağımsızlık geldiğinden nasıl bahsedilebilir; ve bu nasıl olurda ‘anti emperyalizmi savunmak’ olarak açıklanabilir.
Üstelik bir kadın derneğinin yapması gereken şey; Afgan, Türkmen, Rus, İngiliz farketmez, hakları elinden alınan tüm kadınların sesi olmaya çalışmak ve kadın haklarını savunmak değil midir ?
Bu nedenle, CKD’nin Afganlı kadınlarının uğradığı zulme dikkat çekmek ve bunun düzeltilmesi yönünde zemin geliştirmeyi hedeflemek yerine, böyle bir bildiri yayınlamasını normal kabul edemeyiz.
Derneğin kendi spesifik alanına ilişkin bilgi üretmek amacıyla hareket etmediği, kişisel menfaat uğruna hareket ettiği açıktır.
Bugüne kadar derneğe iyiniyetle hizmet etmiş üyelerin emeğine de, derneğin adına da yazık etmişlerdir. Dolayısıyla, dernek üyeleri istifa etmekte yerden göğe kadar haklıdır. Kalanların utancı kendilerine, gidenlerin vebali dernek başkanına ve yönetim kuruluna aittir. Artık başkan ve yönetim kurulu üyeleri bu ayıpla devam etmeyi mi tercih ederler, yoksa onurlu bir davranış sergileyip istifa mı ederler yada genel kurulmu gereğini yapar ? bunu zaman gösterecektir.
Netice olarak Ata’mızın belirttiği gibi ‘Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için; en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir…’
Afgan halkının bağımsızlığına kavuşması en büyük dileğimizdir. Ancak bu uğurda onlara yol gösterecek olan yönetimin ‘kadınlara, yani ülkenin yarısına çalışmayı, eğitimi, ilmi ve fenni yasaklayan, onların haklarını yok sayan’ Taliban rejimi olamayacağı açıktır.
Bu nedenle;
Tüm devletler ülkelerinin menfaatlerini dikkate alarak Taliban’ı tanısa bile, biz temsil ettiğimiz pozisyonu doğru tayin ve tarif eden bir kadın örgütü olarak Taliban’ı tanımıyoruz…kadınlara haklarını tanımayan hiçbir rejimi ve hiçbir yönetimi kesinlikle tanımayız…ve tanımayacağız……!