İster siyasi gündem belirleme ya da saptırma, ister ilmi cihet ya da evhamlar olsun, niyetler sahiplerinindir. Gerek adına yenilik, değişim, ilerleme, gerek güncelleme, atılım veya çağa uyma diyelim aksaklıklar inkar edilemez. İnsanımız kim dini anlamak istemiş ise din ötekinin aktardığı gibi değil benim gibidir diye imza atmış: ya zam ya da indirimde bulunup nokta koymuştur. İslam’ı kişi, alim, ekol temsil edebilir, lakin tamamını tek şahıs (Nebiler hariç) dile getiremez. İslam bütün alemler, insanlık, tabiat, bilgi, yaşam şartları ve yeryüzü genişliğinde anlamını bulur. ‘Bütün ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa kelimeler tükenmez’(31/27, 18/109) ayetleri bir bakıma bu gerçeğin ifadesidir. Unutulmamalı ki peygamberler gönderildikleri kavimlerin geleneksel dinini tasdik değil inkar etmişlerdir, fakat Müslümanlar bunu başaramadılar. Cemiyetimiz insanı okuyamadı, ahlakı önemsemedi, statik dine hayır diyemedi, psikoloji-psikanaliz alanda çalışmalarımız yoktur. Yapmamız gerekli, 1) ilimleri bir kenara koyup ilk söze dönmek, 2) ahlakı din direği saymak ve değerler ölçüsüyle insanı tanımak, 3) değilse, din ‘artık beni rahat bırakın’ diye haykırmaktadır.
*****
Şark kültürü sığınmacı, aklanma, araç değiştirme, eleştirisiz ve taabudidir. Güya cesaret doğruyu haksız olana söylemektir bu bir bakıma doğrudur ama kurnazlıkta barındırır, asıl cesaret öz taraftarlarına gerçeği söylemektir. Hakikat için çarpan yürekler gerçeği ilkin kendileri ve taraftarlarına söyleyip acılar içinde tövbeye davet ederek onarmışlardır, burada ‘yakınlarını uyar’(66/6-26/214) ayetleri açıktır. Karşıya hakikatleri söylemek alkış, takdir, çıkar, yanındakine söylemek yalnızlık, madden zarar ve dışlanmaktır. Hz. Peygamberin içinde bulundukları ordu Uhud’da yenildiğinde inananlar hatalı arıyorlardı ayet ‘yenilginiz kendi ellerinizle yaptıklarınızdan dolayıdır’ (3/165) diye iletti. A. Camus ölümümüzün dahi ellerimizle olduğunu aktarmıştır, kutsallık ve kader risaleleri harici baktığımızda haksız da sayılmaz.
*****
Kesin verilerle ispatlanmıştır ki insan değişmeden din güncellenmez, buna, uydurulmuş dinler tarihi ve varlığımız şahittir. Hz. Ömer, Hz. Ebu Zer, Hz. Halid taraf değiştirdiklerinde tamamen değiştiler ki değişim onlardan haya etti. Ayetler değişmeyenleri sadece dua ve ibadetlerle Allah’ında değiştirmeyeceğini (13/11-8/53) ifade etmektedir. Fakat insanımız kendisi yerine tali, aldatıcı olanlarla uğraşır ve yorulduğunda da araç değiştirir. Uyuşturucu kullananları evlilik ve çocuk sahibi olmaya, şiddet seven narsistleri şeyh ve hocaya, geçimsiz kişiyi iş kurma ve muskaya, ahlaklı olmayan birini ilim, bilgi veya tahsile havale ederek değişim bekleriz ve sonuçta hepsi ters teper, çünkü insan değişmemişti. Bir başka veri, bölgelerimiz insanlarından dini benimsemeyen ya da dine karşı olanlarında sosyal tercihlerinde geleneksel dindarların benzeri oldukları gerçeğidir.
*****
Ahlak yoksunu birine nazar değmiştir, ağacımıza büyü yapılmış, cimri olanın cebinde akrep var, geçimsiz aile ev değiştirir; bunları bize şeytan yaptırıyor? İlişkilerimizde öncelik para ve unvan değil midir, her tarafımızdan kibir akmıyor mu? Allah sevdi diye nefsimize zor geleni yapıyor muyuz, aile ilişkilerimiz sakat değil mi? Telefonlarımıza işi düştü, işim düştü diye isimlere göre cevap verip, doğruluğu mumla aramıyor muyuz? Ebedi yaşayacakmışız gibi materyalist değil miyiz; bunları bize iktidarlar mı yaptırıyor? Adalet, af, barış, sevgi taleplerimizi başkalarına sıralarken ya aramızda nasılız demiş miyiz? Kutsal kişi, bilgili veya akademik kişilik yerine yetimlere, madde bağımlılarına, geçim için bedenlerini pazarlayanlara, sokaklarda sabahlayanlara, kimsesizlere yardıma koştuk mu? Söylemlerimiz oyunculuk, eylemlerimiz güce odaklı, düşüncelerimiz yenmek-yenilmemek ile eleştirisiz inada dayalı değil midir? Her fert ve millet acısı içinde kavrulmuyor mu? İslam medeniyetinde kim İslam ile tanışmışsa zengin iken ekmeğe muhtaç kalmış, sonraları dinden söz edenler servetine servet katmıştır, bu bile kıblemizi gösterir; bunları bize emperyalizm mi yaptırıyor? Bu kategoriler değişmeden insandan umut saflık ötesidir ve okunan, söylenen ne olursa faydasızdır ki Kur’an, hadisler aramızda. Benzer konularda herkes ötekini işaret eder, benden değil senden başlanmalı diye; kültürümüz bu. Domuz eti yemedik bu doğru olandı. Ancak keçi, koyun, dana, deve, tavşan, kaz, ördek, hindi, keklik etlerini çok tükettik yan etkilerine dikkat edelim!
*****
Allah indinde din İslâmdır. Lakin bu, insanlığın geçmişi, beklentileri, zihniyetleri ve alıştıkları din değil bunların reddiydi. Ne zaman ki İslam’a salt din gibi bakmak ve sahip olmaktan vazgeçtik İslam anlaşılacaktır. İslam hayat, vazife, ahlak, iyilik ve bunların felsefi boyutudur. İslam kişinin kendisine itirazıdır, hangi doğruyu savunursak onun tersidir, İslam adına ne yaparsak onun üzerinde, sonraki ve ilerleten adımıdır.