Yeni bilinen her nesil çeşitli faktörlerin geçmişten devraldığı gelenekçi yapıların kültürel ürünüdür. Çoğu zaman, bölge ve toplumlarda insanların fiziki yapısı gibi ahlak tutumları da birbirini silsile yoluyla takip eder. Kur’an, atalarına uymayı din olarak seçenleri örnek göstererek toplumları mütemadiyen uyarmakta ve bu tercihte bulunmayı ret etmektedir. Zihinsel olarak bizim taraf; ‘atalarım gazaba uğrayanların atalarıyla aynı mıdır?’ diyerek diğer alanlarda olduğu gibi işin içinden çıkmayı başarır. Atalarımız aynı değil, bu doğrudur. Lakin atalarımızı örnek aldığımıza dair bir emare görünmemektedir, bunu geçersiz sayacak kapasiteye de sahip değiliz. Her geçmiş doğru yaşanmış olsa da zaman ve şartlarına aittir. Geçmiş ve atalar, inanç, yeterlilik, ahlak, şahsiyet ve değer olarak örnek alınıp izlenebilir fakat şartlar, tercihler, tabular, sosyal aktivite, zihniyet ve bilinç olarak ne kişi o güne gidebilir ne de izlenenler yaşanılan ortama getirilebilir. Bu olsa da ancak hikmet ve sadakatle mümkün olacaktır. Yeni bir nesil geçmişi taklit etmeleri terk edebilen ve özgür irade ile yeni bir ben olabilecek kuvvet ve yetkinliğe atılmakla kendine gelebilir. Eğer durum tersini yaşatıyorsa o zaman toplumda değişen sadece bedensel faktörler ile barınma ihtiyacı, konfor olur ve şu an var olanda budur.
*****
İslam çözüm demek ve bunu başardığına tarih şahittir. Bir neslin dinamik haline atıf olabilecek şey, yaşadığı çağda çözümler geliştirerek yaşayabilmesidir. İslam, söz konusu başarılı çözüm geliştirme mekanizmasında toplumların sosyal durumlarını göz önüne alarak denenip yenilmiş veya başarılı olmuş argümanları akıl sahiplerine sunar. En güzel örnek diye iki peygamberden Hz. İbrahim as. ve Hz. Muhammed sav. yaşamlarını da referans olarak gösterir. Lakin iştiyakımız örnek alma, yolundan gitme, izini sürme yerine taklit, muhafaza, gelenekçi kültür, töre, adet ve tarzdır. Eğer ortada örnek teşkil edecek şahsiyet ve yaşamı varsa bu her yönüyle örnektir demek. Çözüm geliştirme örnekliğinde bir örneği alıp ötekinden vazgeçmenin dürüstlükle ilgisi yoktur. Örneklik çocukluktan başlanarak ömrün sonunda bitirilir. Bunun böyle gelişmediği bilinen gerçektir, dolayısıyla Hz. Muhammedin nübüvvetten önceki yaşamı çok az işlenmiştir. Oysa peygamberliğe giden yol 40 yaş öncesidir; sadece sadık rüyaları kim görebilir diye bir anlama zahmetine dahi girseydik bile yeterli olabilirdi. Hz. İbrahim ilk mücadele savunmasını neden babasına karşı vermiştir?
*****
Yine Hz. Muhammed yönetimde, ailede, mescitte, Mekke ve Medine’de neden farklı tercihlerle yaşamıştır? Burada da sadece saçlarını tarama şeklinde neleri protesto ettiğini anlamaya çalışsaydık yeterli olabilirdi. Çocuk yaşlarda Hz. Ali ve Hz. Zeyd aileleri yerine Hz. Muhammedin yanında kalmayı neden tercih etmişler ve öz çocuklarımız niye yanımızda kalmak istemiyor?
*****
İslam, devlette adalet, ailede sadakat ve saygı, toplumlarda barış ve kardeşlik, kurumlarda liyakat, medrese ve akademilerde ilim, camide ibadet ve meşveret, nesil yetiştirme de edep, sevgi ve ahlak, ticarette ölçü ve dürüstlüktür. Aile ortamı veya devlet yönetiminde güzel kıraat bir sonuç vermediği gibi ticaret ve yeni nesil için ritüellerde sonuç vermez. Kur’an, dindar nesil için yol göstericidir. Fakat yaşadığımız dindarlık, dindar nesil için yetersizdir. Eğer Kur’an’daki İslam nazarıyla bir nesil yetiştirilmek istense bu ebeveynlerden başlar ve şu ayet yeterlidir: “Yapmadığınız/yapamayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında ağır sonuçları olan nahoş bir durumdur.” (61/3) Yani yapamayacağınız şeyleri söylemeyiniz. Ebeveynler yapamadıkları şeyleri söyledikleri, söylediklerini yapmadıkları için çocuklarda onları izlerler. Bu izlemeden sonra çocukların kime benzediği yarışı başlar ki siyah beyaz olmadığı gibi çocuklarda soy olarak kime ait ise ahlak olarak da onlarındır. Sanki farkına varmak istemediğimiz acı gerçek biraz şudur: çocuklar söze inanmaz.
*****
Daha sonra, çocuklara edep yerine milliyetleri, doğruluk yerine şekil dindarlığı, sevgi yerine okul tahsil ve ticaret yolu gösterilir. Sonuçta bu izlenimlerle büyüyen nesil hangi aşamaları geçerse geçsin bilinçaltını yaşamak zorunda kalıyor. Yeni nesil için çocuklara yalanın felaketi, sevgisizliğin yozlaşmışlığı, ahlaksızlığın götürüleri yaşanarak gösterilmeden nesil değil eski biz yenilenmiş olacağız. Denenmeyen bir şey suçsuzdur ancak denenip sonuç alınmayan her şey toplum için hüsran ve tahribat demek ve başka alanlar için nesil yetiştirmektir.