126 x 81
Eşittir 10 bin 206!
Düşünün!
Adana’da kamuya yararlı bir işte çalışma cezasını çeken 17 hükümlü, 126 okulda 2 bin 700 derslik, 450 koridor, 520 idare odası, kütüphane, mescit gibi yerleri boyayıp tadilatını yapıyor.
Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, cezaevindeki insanların topluma kazandırılması için proje üzerine proje gerçekleştiriyor.
İnsanların ceza çekmek için geldiği cezaevini adeta verimli bir fabrikaya çeviriyor.
Düşünün… 81 kentte 126 okul böyle boyansaydı, 10 bin 206 okul boyanmış olacaktı.
*****
Tabii bu ilk değil!
Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, daha önce de gördüğü bir tablodan esinlenerek verdiği öneri üzerine, iki usta öğretici ve hükümlüler, çam kozalağından kuş yapmışlardı.
Çam kozalağından kuş mu olur?
Başsavcı Ali Yeldan kozalaktan bile kuş yaptırdı bu kentte…
Sonra da yaptırdığı birbirinden değerli kuşları, hediye haline getirdi. Şimdi kim bilir cezaevinde yapılan kanatlı kozalaklar kimlerin evini süslüyor. Avrupa’da kimler bu kozalakları görünce hayretler içerisinde kalıyor.
Ve kimler o kanatlı kozalaklara baktıkları zaman Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan’ı hatırlıyor.
*****
Tabii bu da ilk değil!
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu, yargı yükünün azaltılması amacıyla yapılan yasal değişiklik sonrasında 6 ayda 3 bin 389 dosyada kitap bağışı, okul boyama, giysi yardımı gibi anlaşmalarla tarafların uzlaşması sağladı.
Bu rakamla Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, kentte toplumsal barışa katkı sağlanan uzlaşmalarla Türkiye genelinde Cumhuriyet Başsavcılıkları arasında 3’üncü oldu.
*****
Tabii bu da ilk değil!
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan sayesinde 500 hükümlü, tarım açık ceza infaz kurumunda organik ve sertifikalı üretim yaparak hem ekonomiye katkı sağlıyor ve cezalarını çekiyor.
Çukurova’nın verimli toprakları hükümlüler tarafından daha verimli hale getiriliyor.
*****
Başsavcı Ali Yeldan’ın Adana’ya geldiği günden bu güne kadar yaptıklarını ‘Tabii bu da ilk değil’ diye yazmaya kalksak sayfalar yetmez.
Hangi birini yazalım.
Çünkü o cezayı fedakârlığa dönüştürüyor.
Çalıştığı ortamı ‘çekilmez bir kurum’ değil, gül bahçesine çeviriyor.
Düşünün… Türkiye’nin hangi adliyesinde hâkim ve savcılar kapıdan girenleri aşure ile karşılıyor!
Bu da ilk değil…