‘’Her istediğini ağlayarak yaptırmaya çalışıyor, istediği bir şey olmayınca hemen ağlıyor.’'
Polikliniğe ağlamalarla ilgili gelen en fazla şikayet bu şekilde oluyor. Bu sürece nasıl geliyoruz, nerede yanlış yapıyoruz şimdi biraz bunlardan konuşalım.
Çocuklar neden ağlar, her ağlama şımarıklık mıdır, ağlamalar birer ihtiyaçtan mı doğar?
Bana kalırsa çocuklar ağlamayı keşfediyor. Nasıl mı? Şöyle ki bebeklikten itibaren hemen hemen çoğu anne babanın doğal olarak yaptığı şeydi bu. Ağladı kucağımıza aldık, ağladı meme verdik, ağladı altını değiştirdik. Çocuk bu esnada neyi keşfetti: ‘’Ben ağladığım zaman istediğim her şeyi elde edebilirim, ağladığımda ihtiyaçlarım ve isteklerim karşılanır.’’ Evet, doğru fakat ta ki çocuk kendini ifade etmeye başlayana kadar. Çocuğunuz isteklerini kelimelere döktükten sonra hala ağlamalar pekiştiriliyorsa sıkıntı burada başlıyor aslında.
Gelen danışanlarımıza bunu söylüyoruz fakat şu noktada yanlış anlaşılabiliyorum; çocuğun bütün ağlamalarını görmezden gelin(!)… Hayır hayır bundan bahsetmiyorum. Sanıyorum ki bu da sağlıklı bir yaklaşım olamayacaktır. Şimdi gelin konuya biraz daha yakından bakalım.
Ağlama nasıl oluşuyor? Bir ihtiyacı olan ve ihtiyacı karşılanmayan çocuk gerilmeye ve öfkelenmeye başlar, ardından ise ağlamalar gelir. Biz anne babaların ilk tepkisi ise dikkat dağıtmak, susturmak, ceza vermek ya da istediği şeyleri önüne koymak oluyor.
Bazı ağlamalar duygusal yoksunluktan bazıları fizyolojik sebeplerle bazıları ise sebepsiz olabiliyor. Çocuğun ne için ağladığını analiz ettikten sonra doğru olan tutumu sergilememiz gerekiyor.
Hangi anlarda tepkisiz kalacağız, hangi anlarda teselli edeceğiz, hangi anlarda sadece gözlerine gülümseyerek ağlamanın bitmesini bekleyeceğiz bunları ayırt edelim.
O an ağlayan çocuğunuzun fizyolojik bir sıkıntısı mı var? Uyku saati geçti mi, açlık mı, ilaç kullanımı mı, ağrı vs. gibi temel ihtiyaçlarını karşıladınız mı? Öncelikle bunları gözden geçirelim.
‘’Hocam ne zaman oyuncak mağazasının önünden geçsek tutturuyor oyuncak diye.’’ 2 oyunca hakkı olmasına rağmen 3.-4. Oyuncak için ağlıyorsa ağlamasını görmezden gelmek ve ortamdan uzaklaşmak gerekiyor. Bu gibi durumlarda takvim yapın ayın belli bir günü oyuncak alma zamanı olsun. Evden çıkarken takvimi hatırlatın ve oyuncak alma gününün gelmediğini söyleyin. Oyuncakçının önünde muhtemelen yine isteyecek ve ağlayacaktır, tavrınız net ve tutarlı olmalı, o gün eve oyuncağı almadan dönün. Bunu bir süre tekrarladıktan sonra gözlerinizdeki kararlılığı gören çocuk birkaç itiraz ve ağlamadan sonra istediği olmadığı için diretmeler azalacaktır. Bunu almak istediği her şey için uygulayabilirsiniz.
Yukarıda da belirttiğim gibi bazen de sebepsiz ağlamalarla karşılaşıyor olabilirsiniz. Bu aşamada çocuğun duygusal yoksunluk yaşadığı için ağladığını varsayabiliriz. Yapmanız gereken şey eğer izin veriyorsa ona sarılmak, izin vermiyorsa yanında sakin bir şekilde beklemek. Bir süre sonra sakinliğinizin çocuğa da geçtiğini fark edeceksiniz. Şimdi çocuğunuza sarılıp güvenli bağlanmayı onarabilirsiniz.
Gecenin bir vakti dondurma diye tutturmalar, ağlamalar yaşıyor olabilirsiniz. Yani o an yapılması mümkün olmayan şeyler istiyor olabilir. Dizinizin üzerine çöküp ellerini tutup ‘’biliyorum şu an canın çok fazla dondurma istiyor fakat artık kapandığı için gidemeyiz’’ deyip kenara çekilebilirsiniz. Daha fazla ağlamak ve itiraz etmek istiyorsa izin verin ve tepkisiz kalın. Sakin bir tonla ‘’ Ağladıktan sonra yanıma gelebilirsin, ben oturma odasında olacağım’’ demeniz yeterli olacaktır.
Yapılan bazı araştırmalara göre duygusal nedenlerle ağlamanın idrar yapmak gibi atık maddelerden kurtulma amacı olduğu saptanmıştır.(Dr. William Frey). Gözyaşı ile vücudumuzdan atılan maddeler stres sonucu biriken maddelerdir. Gözyaşımızı baskıladığımızda çeşitli fiziksel ve psikolojik sorunlara yatkınlığımızı arttırmış oluyoruz. Bilimsel araştırmalarda da ağlamanın gerginliği azalttığı ispatlandığına göre bazı zamanlarda çocuklarımızın ağlamasına izin vermekte fayda görüyorum. Ağlamayan ya da başka şekillerde kendini ifade edemeyen, kendini rahatlatamayan çocuklarda daha fazla alt kaçırma problemi gördüğümüzü de hatırlatmak istiyorum.