Okul döneminin de gelmesiyle uyku ile ilgili şikayetleri daha fazla almaya başladık. Yine uykunun da, yemek yeme gibi tuvalet ihtiyacı gibi fizyolojik bir ihtiyaç olduğu mantığıyla hareket edersek bu tür krizleri yorulmadan atlatmış olacağız.
Sizce çocuklar neden uyku saatlerine bu kadar direniyor olabilir? Şimdi gelin zorlamak yerine uykuya nasıl zemin hazırlayacağız onları konuşalım.
Öncelikle uykusu gelmediği halde uyutmaya çalışıyorsanız burada direnç gösterecektir. Vücudun belli saatlerde uykuya ihtiyacı var, çok erken ya da geç uyutmaya çalışıyorsanız dengeyi bozuyor olabilirsiniz. Uyku rutininiz olmalı, akşam saat 9-10 aralığı gelişimi için de en ideal saatlerdir.
Bir başka sebep, her problemin çözümüne değinirken de mutlaka belirttiğim gibi eğer evde uyku problemi çok fazla söz konusu oluyorsa, bu konuya çok fazla dikkat çekiyorsanız çocuğun eline bir koz vermiş oluyorsunuz. Hatta ebeveynin bu konudaki hassasiyetini bilen bazı çocuklar uykusu gelse de sırf sizden intikam almak için uykuya direnip bu durumu kullanmaya başlayacaktır.
Her çocukta rastlamasak bile uykudan korkan çocuklarla karşılaşabiliyoruz. Uyku bazı çocukları kaygılandırabiliyor. Öncelikle neden korktuğuna bir bakın: karanlık korkusu mu, anneden ayrılma korkusu mu, gün içinde maruz kaldığı durumlar mı… Bunları analiz ettikten sonra süreci atlatana kadar sınırlı sürede yanında uzanabilir, hislerini dinleyebilir, ellerini tutarak güven verebilirsiniz.
Çocuğunuz gün içinde ne tür ruhsal saldırılara maruz kalıyor? Uyku problemi yaşayan çocuklara baktığımız zaman; izlediği programlardan, haberlerdeki ölümlerden, felaketlerden, cin şeytan gibi soyut terimlerden etkilendiğini görüyoruz. Bunlar da yine uykuya direnci arttırabilmektedir. Bunların kontrolü de yine ebeveyne düşüyor.
Çocuklar gün içinde hareket ihtiyacını karşılamalı, enerjilerini atmalı fakat çok fazla yoruluyorsa eklem ağrıları, boyun-kol ağrıları gibi sızılar çocuğun uykuya geçişini zorlaştıracaktır. Bunun dışında gelişim çağındaki çocuklarda kemik ve eklem yerlerinde uzama varsa, midede gaz varsa, diş gıcırdatma varsa bunlara da dikkat etmekte fayda var.
Ve en büyük sebeplerden birisine kulak verelim şimdi. Çocuğa ‘’haydi bakalım yatağa’’ derken evde ışıkların hepsi açıksa, televizyondan ya da telefondan gürültü-ses geliyorsa yani evdeki o rutin şenlik ortamı devam ediyorsa çocuğu oradan koparmak hem haksızlık hem de zor olacaktır. Yani çocuk o ortamı bırakıp uyumaya gitmek istemeyecektir. Çocuğun uyku saati yaklaşırken ışıklar azaltılmalı, ekranların sesi kısılmalı, mümkünse herkes kendi odasına çekilmelidir. Ebeveynin uyku saati düzenliyse çocuk da buna uyum sağlayacaktır.
Uykuya çok fazla direndiği günlerde ılık bir duş aldırabilir, ılık bir süt verebilirsiniz(gece kaçırmaları yoksa). Bu çocuğu sakinleştirir, uykuya geçişi kolaylaştırır.
Gece yatmadan önce yapılan rutinler de işe yaramaktadır. Yani çocuğu uykuya hazırlamak durumu daha kolay kabul etmelerini sağlıyor. Diş fırçalamak, geceliğini giymek, sütünü içmek gibi minik rutinler oluşturabilirsiniz.
Ayriyeten gece çok fazla uyanan bir çocuğunuz varsa, ağlayarak yanınıza geliyorsa öncelikle korkularını araştırmak sonrasında ise elinden tutup yatağa götürmek, uyuyana kadar yanında beklemek kaygıyı azaltacaktır. Aksi halde her ağlayıp yanınıza geldiğinde yatağınıza alırsanız bir süre sonra bu durumu kullanmaya başlayacaktır.
Biraz da gece terörüne değinip sohbeti bitirelim. Gece terörünü daha çok boşanan ailelerin çocuklarında ve ekranda olumsuz içeriğe çok fazla maruz kalan çocuklarda görüyoruz. ‘’Ağlıyor ama gözleri yarı açık-kapalı hocam, uyandırayım mı?’’ Çocuk bu krizi yaşarken uyandırırsanız korkuya bağlı travma gelişebilir. Gece terörü yaşan çocuğun kendisinin uyanmasını beklememiz gerekmektedir. Uyandıktan sonra sarılıp teselli etmek en doğru tutum olacaktır.