‘’ Aaa hem televizyon izliyor hem de bir şeyler öğreniyor, aman ne iyi ! , ‘’Ben şu kahvemi bitirene kadar aman sesleri bana gelmesin ‘’ , Çocuğum misafir var, alın şu tableti sırayla oynayın, sakın yaramazlık yapmayın . . . ‘’
Nasıl da güzel yetişiyor zor zamanımızda. Evet, çekilin! Anne babaların kurtarıcısı ve kahramanı geliyor; ekranlar: televizyon, tablet, telefon, bilgisayarlar… Yeri gelince kurtarıcı yeri gelince anne babanın kabusu olup çıkıveriyor. Gelin şimdi biraz okul öncesi ekran bağımlılığından bahsedelim.
Çalıştığımız polikliniğe gelen vakalardan, 10 çocuk hastadan 7-8 tanesi ekran bağımlısı. Yani aslında en çok alınan vakalardan önde geleni ekran bağımlılığı oluyor. Araştırmalara göre ekrana fazlaca maruz kalan küçük yaş grubu çocuklarda; düşük dil becerisi, atipik otizm belirtileri, hayal gücünü daha az kullanma, şiddete ve saldırganlığa daha meyilli olma gibi davranış problemleri olduğu saptanmıştır. Bunların yanı sıra programların arasına yerleştirilen reklamlar ise çocuğu intihara meylettirecek kadar zarar verici olabiliyor. Gerçek ve hayal olanı ayırt edemeyen 0-6 yaş grubu çocuklar, ekranda izlediklerini gerçek hayatta da uygulama potansiyeline sahiptir. Kaldı ki zaten 0-3 yaş arası ekran önerilmemektedir.
Peki ya pandemi sürecinin getirdiği yasaklar ile birlikte ekrana olan ilgilerin daha da artması ? Hadi biraz onlara hak verelim. Biz de fazlasıyla ekranlara yönelmedik mi? Okulların kapanması, dışarı çıkma yasaklarının olması, bir dönem parkların dahi yasaklanması çocukların alternatifini azalttı. Bunların getirdiği sonuçlar da ekran bağımlılığına zemin hazırlamış oldu.
Ee hep mi olumsuz bu ekranlar? Hiç mi olumlu tarafı yok? Olmaz olur mu hiç. Olumsuz tarafları olduğu gibi olumlu yönleri de var tabii. Ekranlar eğitici, öğretici ve eğlendirici bir araç olarak sınırsız olanaklar da sunabiliyor. Kavramları, sayıları, renkleri, paylaşmayı, arkadaşlığı vb birçok şeyi de kavramada yardımcı olan bir araçtır, tabii ebeveynin de çocuğun izlediği programlara eşlik etmesi koşuluyla. Burada dikkat çekilmesi gereken bir diğer şey de bu teknolojinin kölesi olmamaktır, yani dengeyi sağlamak , dengede kalmaktır.
Gelin çocuklarımızı uyuşturan ve koşullayan ekranları birlikte kısıtlayalım, şiddeti ve saldırganlığı normalleştirmesinin önüne geçelim. Peki ya nasıl ? Çocuklarımızın vücudunun bir ihtiyacı haline gelen ekranları ‘’ alternatiflerle’’ azaltalım. Ne demiştik vücudun ihitiyacı haline geliyor, bu yüzden bir anda tamamen hayatlarından çıkarmak zor olacaktır. Bunu kademeli bir şekilde yapacağız, bugün totalde ekrana 4 saat maruz kalıyorsa yarın bu 3 saat olmalı ve yavaş yavaş 1,2 saate sabitlemeliyiz. Alternatifler demiştik. Yazın gelmesi ile beraber hobi kursu sayılarında da artışlar olmaya başladı. Yüzme, basketbol, el işi, enstrüman, resim gibi daha birçok aktif kurslara yönlendirmek hem ekranlardan uzak tutacak, hem yeteneğini ve ilgi alanını keşfetmesini sağlayacak hem de özgüven tazeleyecektir. Ücretsiz verilen gençlik ve halk eğitim kurslarından da faydalanabilirsiniz. Bunun yanında bu ve bunun gibi davranış problemleri için bizlerden danışmanlık alabilirsiniz.
<[email protected]>
Yararlı bilgi için çok teşekkürler. Çok güzel ve faydalı bir paylaşım olmuş.
Harika bir yazı olmuş bura hanim bilgiler için tesekkurler
Çook doğru Kesinlikle katılıyorum Teşekkür ederiz duyarlılığınız için ve bu konuya dikkat çektiğiniz için